21 Nisan Pazar günü, saat 20'deki ilk şaşkınlığın ardından, Paris'te gençler sokağa dökülürken, tüm siyasi partilerin temsilcileri "Le Pen'in önünü kesmek" adına Chirac'a oy verilmesi çağrısı yapıyor.
Şimdi, Fransa'nın tüm kentlerinde, Jean-Marie Le Pen ve aşırı sağa karşı daha düzenli ve örgütlü gösteriler yapılıyor. Herkes 1 Mayıs günü yapılacak ortak yürüyüşe hazırlanıyor.
Mizah dergileri, kara mizahlarıyla ünlü Web siteleri bile bu havadan etkilenmiş durumdalar. İçerikleri tümüyle değişmiş durumda. Bugüne kadar boy hedefleri olan politikacılar görünmüyor sayfalarında artık.
"Faşo'ya, Le Pen'e değil, Sahtekâr da olsa Chirac'a oy verin." Bir grup genç yürüyüşlerde bu sloganı kullanırken, hemen hemen tüm sol partilerden "Le Pen'in önünü kesmek için Chirac'a oy verin" ve "Gerekirse elinize eldiven takın öyle oy atın ama oy kullanın ve Chirac'a verin" sesleri yükseliyor.
İlk kez ABD'de
"Faşo'ya değil sahtekara oy verin" sloganı ilk kez 1991 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) Louisiane'da kullanıldı. ABD'de iki turlu seçim sisteminin kısa bir süre için uygulandığı tek yer olan Louisiane'da, 1991 yılında Cumhuriyetçi aday, ilk turda açıkça Nazi olduğunu açıklayan adayın ardından üçüncü gelerek elenmişti. Seçimler, yolsuzluklarıyla tanınan Demokratların adayı ile faşist Duke arasında yapıldı.
Bu dönemde, "Faşoya değil sahtekara oy verin" sloganı bizzat demokratlar tarafından kullanıldı ve seçimler faşist adayın kaybetmesiyle sonuçlandı. Bu olay, daha sonra, iki turlu seçimin olumsuzluğu olarak örnek gösterildi ve Anayasa Mahkemesi iki turlu seçimleri anayasaya aykırı bularak iptal etti.
Fransa'daki son seçimlerden sonra birden iki turlu seçim taraftarı kesilenlere, etraflarına biraz daha dikkatli bakmaları tavsiye olunur. İki turlu seçimin çoğulculuğun önünde önemli bir engel oluşturulabileceği de nedense hiç görülmek istenmiyor.
Aşırı solun rolü
Sosyalist ve Komünist Parti militanları, geçtiğimiz hafta sonunda, pazar yerlerinde bildiri dağıtarak vatandaşları oy kullanmaya ve Chirac'a oy vermeğe çağırıyorlardı. Amaç, Le Pen'in oylarının oranının olabildiğince aşağıya çekilmesi.
Seçim sonuçları, Fransız toplumundaki genel bir rahatsızlığın, yaşanmakta olan kimlik krizinin yansıması oldu diyebiliriz.
Aşırı sağ ve sol, çok genel popülist-basit söylemlerin üzerine oturarak, seçimlerden güçlenerek çıktı. Aşırı sağın kök salmaya başladığı açık seçik gözlenirken, aşırı solun önümüzdeki süreçteki rolünün ne olacağı belirsiz: Bu gücünü koruyabilecek mi yoksa tekrar eski marjinal günlerine mi dönecek...
Seçmenin üçte biri de sandık başına gitmedi ve bu tavrıyla sonucu belirledi aslında.
Seçimin gerçek galibi Le Pen elbette. Aşırı sağ hareket, ikinci tura kalmayı başararak çok önemli bir meşruiyet kazandı. Le Pen, bu meşruiyetin verdiği rüzgarla, kendine güveni biraz daha artmış olarak, dolu dizgin ikinci tura giriyor. Seçilme şansı çok az ama alacağı oy oranı, Fransız aşırı sağının önümüzdeki dönemde Fransa'da oynayacağı rolü belirleyecek.
Basın kamuoyu yoklamalarını yayınlamayacak
Seçim sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte kamuoyu yoklama kuruluşları boy hedefi haline geldi. Bu kuruluşlar, sonuçlarla ilgili tahminleri nedeniyle seçmeni yanıltmakla suçlanıyorlar.
Bir çok basın ve yayın kuruluşu, ikinci turda kamuoyu yoklamalarını yayınlamayacağını açıkladı. Chirac'ın kazanmasının kesin olduğu düşüncesinin sandık başına gideceklerin sayısını düşürmesinden korkuluyor.
Herkesin ağzında "bilseydim" kelimesi. "Kadın dayanışması diye Arlette'e oy verdim. Bilseydim...", "Nasılsa Jospin'in ikinci tura geçmesi garanti diye birinci turda yeşillere verdim, bilseydim...". Jospin'in Web sitesi ise özür mektupları yağmuruna tutulmuş durumda. Burada da en çok kullanılan sözcük "bilseydim".
Kamuoyu yoklamaları, İstihbarat Örgütü, dedikodu ve İnternet
Internet'e e-posta ile yayılan bir dedikoduya göre, hükümetin Fransız istihbarat örgütüne yaptırdığı anket sonuçları Jean Marie Le Pen'e, ikinci turda, yüzde 42 oy şansı veriyor. Kazanma olasılığı bile var. Bu dedikodu hemen yalanlandı.
İstihbarat örgütünün verdiği bilgilere göre, Fransa çapında yapılan bir simülasyon çalışmasına göre Chirac oyların yüzde 70'ini, Le Pen ise yüzde 30'unu alacak.
"Kurban olma" psikolojisinden sonuna kadar yararlanan Le Pen'in oylarında, Pazar gününden bu yana sürekli bir artış gözleniyor. Aynı zamanda birinci tur ile ikinci tur arasında oyların kompozisyonunda da önemli kaymalar var. Soldan Chirac'a olduğu kadar, aşırı soldan Le Pen'e önemli bir oy akışı saptanıyor.
Le Pen'in oylarının bir kısmı Chirac'a kayarken, Chirac'ın oylarının bir kısmı da aşırı sağa gidiyor. Oy kullanmayanların oranının birinci tura göre daha da artış göstereceği öngören rapora göre, 5 Mayıs'ta oy kullananların oranının yüzde 65 civarında olacağı ve beyaz veya geçersiz oyların ikiye katlanacağı varsayılıyor.
9 ve 16 Haziran, Milletvekilliği seçimlerine hazırlık
Parlamenter solun şu anda sürdürdüğü kampanya aslında daha da ileriye dönük. Amaç, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, gerçek bir seçimden yoksun kalan Fransızları, 9 ve 16 Haziran tarihlerinde yapılacak milletvekilliği seçimleri için şimdiden harekete geçirmek. 5 Mayıs'ı Cumhuriyet için aşırı sağa karşı bir referanduma çevirmek ve solu 9 - 16 Haziran milletvekilleri seçimleri için harekete geçirmek. (SŞ/NM)