Yeraltı dünyası yani mafya denilince hepimizin aklına hemen "İtalyan mafyası" gelir. İtalya'nın da Sicilya bölgesi akla gelir.
Peki, nedir mafya? Nasıl ortaya çıktı? Nasıl bir tarihsel gelişim sürecinden geçti?
Arapça kökenli bir sözcük olan mafya/mafia sözlük anlamı olarak "kahramanlık, cesaret, kendine güven ve kibir" gibi anlamlara gelir.
Mafyanın çıkış tarihine kısaca baktığımızda Ortaçağ sonlarında silahlı bir yapı olarak ortaya çıktıkları görülse de asıl ortaya çıkış yeri anavatanı diyebileceğimiz İtalya.
İşgalcilere karşı
Mafya ilk kez karşımıza 16.yüzyılın sonlarına doğru Sicilya'nın güney bölgesinde ortaya çıkar. Burada çıkmasının sebebi Sicilya bölgesinin sürekli yabancı işgali altında olmasıdır.
Bölge Arapların, İspanyolların ve Fransızların ve İkinci Dünya Savaşı sırasında da Hitler'in işgaline uğrar. Bu işgallere karşı da halk içinde örgütlenmeler oluşmuş zamanla. İşte halkın bu "direniş" örgütlenmesi ama doğru ama yanlış mafyanın çıkış tarihi olarak gösterilir.
Sicilya'daki çıkışın bir diğer sebebi ise 1789 Fransız Devrimi ile 1830 ve 1848 Devrimleri Avrupa'da büyük bir alt-üst oluşa yol açmıştır. Bu alt-üst oluştan İtalya da etkilenir. Birleşik İtalya'ya katılmayı reddeden Papalık ile İtalyan hükümeti arasındaki çatışmada gizli yeraltı örgütleri ortaya çıkar. Ayrıca Sicilya'nın tarım yapısı 1812'de Napoli Kralı'nın kararnamesiyle alt üst olur. Bu kararname ile Sicilya, Calabria ve Basilicata gibi değişik uygarlık ve toplumlardan oluşan krallığın merkez dışı güçlerinden olan derebeylerin ayrıcalıklarını azaltma ve Sicilya'daki prenslerin iktidarına set çekme amacı vardır. Bu karara karşı derebeyleri birleşir ve gizli yeraltı toplulukları oluştururlar.
"Onurlu insanlar"
Bu gizli yeraltı gücü Napoli kralı ile mücadele edecek "onurlu insanlar"dan oluşan bir güç oluşturur ve mafya olarak adlandırılır.
Bu güç prenslerin egemenliklerinden çıkarak işgallere karşı savaşan bir direniş örgütü haline gelir zamanla. Bu direniş onlara popülaritelik kazandırır. Bundan olsa gerek 1860'da Sicilya'ya gelen Napoli Fransız Devrimi'nden sonra ülkesinin olası işgaline karşı "mafia" adlı bir örgüt kurar.
19'uncu yüzyılın sonu ile 20'nci yüzyılın başlarında mafya evrim geçirmeye başlar. Yoksulluk on binlerce Sicilyalıyı etkiler ve gemilerle göç başlar. Bu gemilerde bulunan mafya örgütü yaşanan göç ile uluslararası bir boyut kazanır.
Mafya, göç edenlerin gittikleri ülkelerde özellikle de Amerika'da (New York mafyanın üs merkezi olur.) haklarını savunur ve ülkenin yasalarına karşı da bağımsız olmak ister. Bu bağımsız olma durumu için de direnirler. Bu direniş onları suça iter. İç çatışmalar da başlar zamanla. Bu suç işleme ve iç çatışmalar mafyanın tarihsel olarak da ikiye bölünmesine yol açar. Bir tarafta "eski" mafyacılar bir tarafta da "yeni" mafyacılar vardır artık. "Yeni" mafya Atlantik kıyısındaki Amerika'nın New York şehrinde gelişirken "eski" mafya ise doğduğu yer olan İtalya'da yani Sicilya'da gelişmesine devam eder.
2. Dünya Savaşı yılları
İkinci Dünya Savaşı'nın yaşandığı zaman dilimi ise mafya için önemli bir zaman dilimidir. Çünkü İtalya'daki mafya örgütü faşist Benitto Mussoloni tarafından acımasız bir baskıya uğramıştır. Bir kısım mafya üyeleri sürgün edilirken bir kısmı da ya öldürülmüş ya da hapse atılır.
İkinci Dünya Savaşı'nın bitimine doğru mafya uluslararası meşruluğa kavuşacaktır. Çünkü Amerikan ordusu 1943 yılında Hitler'e karşı Sicilya çıkarmasına hazırlanmaktadır. Amerikan istihbaratı Sicilyalı mafya babalarıyla görüşür ve anlaşırlar. Anlaştıkları mafya örgütü bu çıkarmanın "beşinci kolu" haline getirilir. Beşinci kolun görevi Sicilya'ya gelecek olan Amerikan ordusuna rehberlik etmektir. Amerikan ordusunun Hitler ordusunun Sicilya işgaline son vermesinde beşinci kolun etkisi büyüktür.
Şanslı Lucky ve karanlık yüz
Bu başarı mafyaya meşruluk kazandırır. Yerel "onurlu insanlar"ı da işgalden sonra Sicilya'nın çeşitli yerlerine belediye başkanı olarak atanır.
Peki bir "direniş" örgütü olan "mafyanın karanlık yüzü" nasıl ortaya çıkar?
"En büyük patron" anlamına gelen "Capo di tutti capi" unvanı ve "Şanslı Lucky" lakabını alan Salvatore Luciano 1918 yılında bir organizasyona ortak olur. İşte bu ortaklık "mafyanın karanlık yüzü"nün ortaya çıktığı andır.
Mafya kapitalizm ile anlaşmıştır artık.
Rivayet edilir ki "Şanslı Lucky" yani Salvatore Luciano günlük işlerini yapmaktadır her zamanki gibi. Yani bir fahişeyi dövmektedir. Kadının çığlıklarını o an sokakta bulunan ve o zamanlar sıradan bir "yurttaş" olan Meyer Lansky duyar.
Lansky, hızlı adımlarla koşarak kadının dayak yediği binaya girer Lucky'i bir temiz döver. Polis olaya müdahale eder ve herkesi tutuklar. Polis aracına konulan Lansky ve Lucky muhabbete tutuşurlar. Lansky, Lucky'yi "eroininin en iyi karaborsa malı" olduğuna ikna eder ve anlaşırlar. Bu anlaşma kapitalizmin ve "mafyanın karanlık yüzü"nün doğuş hikâyesinin efsanesidir de.
Kapitalizm ile anlaşan mafya ABD'de ağırlığını şirketler ve sendikalar vasıtasıyla gösterir. Böyle şirketlerin ve sendikaların "haklar"ını savunan avukatları da vardır. Bu şirketin avukatlarından biri de daha sonra ABD Başkanı olan Richard Milhouse Nixon'dur. ABD Başkanı Nixon başkan olmadan önce ünlü Yahudi mafya lideri Meyer Lansky'e ait şirketin avukatlığını yapmıştır.
Cappola'dan Leone'ye
Soğuk Savaş sürecinde de mafya anti-komünist saflarda kapitalizmle olan anlaşması gereği Gladio örgütlenmesi içinde komünizmle mücadele adı altında cinayetler işler.
İki yüz yıllık bir tarihsel sürece sahip olan mafya olgusu sinemada daima cazip hale gelen bir konu, bir tür olmuştur. Kimi zaman gerçekçi, kimi zaman abartılı, kimi zaman da mitleştirilmiş filmler çekildi. Bu türün aklımıza gelen en önemli filmi duruşu, konuşması, tavırları, replikleriyle ünlü mafya babası Don Vito Corleone'yi büyük bir oyunculukla sergileyen Marlon Brando'nun oynadığı ve Ford Coppola'nın yönetmenliğini yaptığı Baba filmidir.
Yine Quentin Tarantino'nun Rezarvuar Köpekleri ve Ucuz Roman'ı, Brian De Palma'nın Yaralı Yüz, Dokunulmazlar ve Carlito'nun Yolu, Martin Scorsese'nin Sıkı Dostlar, Casino ve Köstebek'i, Sergio Leone'nin Bir Zamanlar Amerika'sı, Matteo Garrone'nin Gomorrah'ı ve Fernando Meirelles'in Tanrı Kent'i gibi filmler mafyanın iç yüzünü, iç çatışmalarını, ulusal ve ulusalarası ilişki ağlarını, uyuşturucu, fuhuş gibi kirli işlerini anlattılar Bu filmler aynı zamanda sinema tarihinde bu türün en unutulmaz filmleri oldu.
Lansky'nin öyküsü
11 Temmuz gecesi de CNBC-e'de "mafyanın karanlık yüzü"nün ortaya çıkmasında rol alan mafya lideri Meyer Lansky'in hayatının anlatıldığı "Lansky" filmi gösterildi.
Yönetmenliğini John McNaughton'un yaptığı 1999 yapımı filmin başrollerinde Richard Dreyfuss (Meyer Lansky), Eric Roberts (Bugsy Siegel), Anthony LaPaglia (Charles Luciano) gibi oyuncular rol alıyor.
Film 1950'ler ile 1960'larda kumarhaneler kralı Meyer Lansky'in çocukluk, gençlik ve zengin, güçlü bir mafya lider olma yıllarını detaylı bir şekilde en ince ayrıntısına kadar anlatarak seyirciye geniş bir okuma/bilgi alanı sağlıyor.
İsrail'de Yahudilere ait bir mezarlık görüntüsüyle başlıyor. Mezarın başındaki kişi Meyer Lansky'dir. Mezarlıkta başlayan film düz bir zaman çizgisinde ilerlemez. Geriye dönüşlerle bize Lansky'in çocukluk, gençlik yıllarına ait bilgiler verir.
Meyer Lansky Yahudi asıllı bir ailenin çocuğudur. Ailesiyle Polonya'da yaşarlar. Ancak bir gün Kazak güçleri yaşadıkları toprakları basar ve herkesi öldürür. Sekiz yaşındaki küçük Lansky ve ailesi de gizlice Amerikaya göç ederler. Bu göç ediş küçük Lansky'yi çok etkileyecektir.
Onun dünyanın en büyük mafya lideri olmasını sağlayan olay annesinin ona ellerinde kalan son parayı verip ekmeğe yollamasıyla başlar. Lansky ekmek almaya gider. Sokakta kolay yoldan para kazanan çocukların zar atma oyunu ile karşılaşır. Bir süre onlara bakar ve annesinin verdiği ekmek parasını oyuna/kumara yatırır ve kaybeder. Eve döner. Evde ekmek bekleyen annesine parayı ekmek almaya gittiğinde kaybettiğini söyler.
Lansky, sekiz yaşından itibaren kolay yoldan para kazanma yolları edinmeye başlar artık. Çünkü göç etmişlerdir ve çok yoksullardır. İşe ilk önce ekmek parasını hile yaparak alan/çalan çocuklarla başlar. Önce onları arkadaşıyla döver sonra da paralarını alırlar. Yanındaki çocuk ilerde en büyük kol gücü olacak olan Yahudi asıllı ünlü mafya liderlerinden Bugsy Siegel'dir. Siegel, Lansky'ye orada ona o ünlü sözü söyler: "Asla oyun oynama, kendi oyunun olmadığı sürece..." Filmin bundan sonrası da Lansky'in "kendi oyununu oynama" mücadelesini anlatır.
Film, geriye dönüşlerle Lansky'in büyük bir kumarbaz ve mafya lideri oluşunun hikâyesini anlatırken şimdiki zamana dönerek onun İsrail'den çıkarılış öyküsü, FBI tarafından aranışı, kaçışı ve yer arayışı öyküsünü de anlatır.
Zamanla çocukluk arkadaşı Bugsy Siegel ve Charles Luciano ile kendi ekibini kurar. Kendisine rakip olacak dönemin ünlü İtalyan mafya babalarından olan Joe Masseria ve Salvatore Maranzano'yu ortadan kaldırır.1960'lara gelindiğinde en büyük mafya örgütünün lideri olur. Lansky, "bir zamanlar" büyük acılar yaşamış olan ve dünyanın dört bir tarafına dağılmış olan Yahudi asıllıların en güçlü ve en zengin mafya lideridir artık. Üç yüz milyona varan parası, Las Vegas'tan Amerika'nın tüm eyaletlerine yayılan Lansky's kumarhaneleri, yüzlerce oteli ve oyun merkezlerine sahip şirketleriyle büyük bir güçtür. Bu gücü şirketlerin avukatlığını yapan Richard Milhouse Nixon'un ABD Başkanı olmasıyla daha da bir artar.
İsrail günleri
Meyer Lansky bu büyük gücü ile 1970 yılında İsrail'e gider ve oraya yerleşir. Ancak ABD'deki bir savcı Lansky'in uyuşturucu kullanmaktan ve vergi bildirimlerinde usulsüzlük yaptığını "farkeder" ve hakkında tutuklama kararı çıkartır. Ancak bu tutuklama kararının Nixon'un ABD Başkanı olduğu bir dönemde olması ilginçtir. Daha ilginç olanı ise tutuklama kararı çıkarıldığı zaman Başkan Nixon'un da "Watergate Skandalı" ile başının dertte olmasıdır.
Lansky'ye açılan soruşturma ve tutuklama kararı ile İsrail hükümeti onu ABD'ye gönderir. Lansky ABD'ye gitmek istemez ve kaçmaya çalışır. Kendisini kabul edecek ülke arar. Paraguay'a, Küba'ya gitmek ister ancak sınırdışı edilir. Kendisini kabul edecek ülkeye para vereceğini de vaat eder. Ancak hiçbir ülke onu kabul etmez.
Miami'ye ineceği sırada FBI tarafından yakalanır. Mahkemeye çıkarılır ve kefaretle serbest bırakılır. Ömrünün sonlarına doğru küçük köpeği ile Florida'da gezintiler yaparak geçirir. 15 Ocak 1983 tarihinde "nitelikli hiçbir suçtan hapis yatmadan" yaşamını yitirir.
"Kahramanlık, cesaret, kendine güven ve kibir" gibi anlamlara gelen ve ilk zamanlarında bir "direniş" örgütü gibi hareket eden mafya zamanla evrim geçirip kapitalizmle anlaşması sonucu yasadışı işlerle uğraşan, zor kullanarak bir takım gizli çıkarlar sağlayan, çoğunlukla açık/gizli devlet desteği ve hiyerarşik bir teşkilatlanmaya dayalı örgüt haline gelir. Kumar, kadın ticareti, fuhuş, inşaat, finans, uyuşturucu, kaçakçılık, gasp, fidyecilik, adam öldürme, insan kaçakçılığı, futbolda bahis-şike gibi yasal ve yasadışı işlerde faaliyet gösterip devlet-siyaset ağının "karanlık yüzü" haline gelen bir yapılanma haline gelmiştir. "Para" ilişkisine dayalı çıkar ilişkilerinin ve "rutin dışına çıkan devlet"in olduğu yerlerde bu tür yapılanmalara rastlanır. Ve mafya olgusu dün olduğu gibi sinemada her zaman yansımasını da bulacaktır. (KT/HK)
* Watergate Skandalı, 1972 yazında beş FBI ajanının Demokrat Parti'nin bulunduğu Watergate binasında yakalanmasıyla başlar. Yakalananlar Başkan Nixon'un ajanlarıdır. Soruşturma 1974 yazında Başkan Nixon'un istifasıyla sona erer.