Resmi tarih tezlerinin, savunuculuğunu yaptığı konuların çoğunluğunda olduğu gibi Horasan ve Alevilik meselesinde de inkar ve asimilasyon politikasının esas alındığını görüyoruz. Kürt varlığını kabul etmeyen resmi politika, bununla bağlantılı olarak Horasan’ı da Kürtler’den soyutlayarak, Orta Asya ile birlikte bir Türk yurdu olarak kodladı. Osmanlı’nın son dönemlerinden başlayarak Cumhuriyet’in kuruluşu ve sonraki yıllarda, “Hemen her Kürt aşiretlerinin, özellikle Alevi inançlı Kürtler’in esasen Horasandan gelen ‘öz be öz’ Türkmenler olduklarını” işledi. 12 Eylül ile birlikte bu durum cunta yönetimi tarafından şu sözlerle ifade edilerek devam ettirildi: “Horasan’dan gelmişiz, hepimiz Türkmeniz, Türküz!”
Peki Horasan ile ilgili bu öne sürülenler ne kadar doğru? Horasan ‘kimin yurdu’? Horasan’dan Anadolu’ya, Kürdistan’a gelen birileri mi vardı? Yoksa buralardan Horasan’a gidiş mi olmuş? Horasan gerçekten de (sadece) Türkler’in yaşadığı bir yer?
Resmi tarih tezine göre yukarıdada belirtildiği gibi elbette “Herkes Türk, herkes Türkmen”. Ancak alternatif kaynaklar bunun böyle olmadığını gösteriyor. Konuya resmi tarih tezlerinin penceresinden bakmayıp alternatif kaynaklardan bulmaya ve bunları irdelemeye çalışan Faik Bulut ve Mehmet Bayrak gibi araştırmacıların kitapları önemli bir boşluğu dolduruyor. Mehmet Bayrak’ın 2013 yılında Öz-ge Yayınevi tarafından yayınlanan “Kürt ve Alevi Tarihinde Horasan”, Faik Bulut’un ilk baskısı 2009 yılında Berfin Yayınları tarafnan yapılan “Horasan Kimin Yurdu?” ve 2018 yılının başında Kor Yayınevi tarafından yayınlanan “Horasandan Nasıl Geldik?” kitapları resmi tarih tezlerine karşı anti-tez üretmeye çalışan kaynaklar.
Her iki yazar da bu alanda çok önemli bilgi ve belgeler sunuyorlar, sunmaya devam etmekteler.
Selim Temo’nun geçtiğimiz ay Alfa Yayınları tarafından yayınlanan “Horasan Kürtleri” kitabı da bu konu başlığı altında yürütülen tartışmalara dair, hem bundan önceki kaynakları tamamlayan, hem de yeni bilgi ve belgeler sunan bir çalışma.
Selim Temo kitapta Horasan’da yaşayan Kürtleri tarihi, sosyolojik, edebi, kültürel ve dini bağlamda sunuyor. Kitap için Almanca, Arapça, Farsça, Fransızca, İngilizce, İspanyolca, Kürtçe (Kurmanci, Sorani, Zazaki) Rusça ve Türkçe yazılmış kaynakları, Arami, Kiril ve Latin harfleriyle yazılmış metinleri bir araya getirerek Horasan ile Kürtler’in nerede, nasıl ve neden buluştuğuna dair bilgiler sunuyor yazar.
Resmi tarih tezlerinin aksine Horasan’dan Anadolu ve Kürdistan’a gelenlerin sadece Türkler olmadığı, Kürtler’in 6. Yüzyıldan itibaren Horasan’a göç etmeye başladığını, en büyük göçün ise 16. Yüzyılda gerçekleştiğini belirtiyor “Horasan Kürtleri” kitabı. Bunların da özellikle Dêrsim ve çevresindeki diğer Alevi Kürt aşiretleri olduğu bilgisini paylaşıyor kitap boyunca. Aynı zamanda bunların bazılarının Anadolu ve Kürdistan’a geri döndüğünü….
Yani Bulut, Bayrak ve şimdi de Temo, resmi tarih tezlerinin özellikle İttihat ve Terakki’nin önemli isimlerinden olan Baha Said Bey’in, sonrasında da Mehmet Fuat Köprülü’nün ve ardıllarının dile getirdiği, Horasan, “Adriyatikten Çin Seddine” kadar yayılmış olan “Türk yurduna dahildir” görüşünün, Anadolu ve Kürdistan’a gelenlerin hepsinin Türk olduğu düşüncesini desteklemek amacıyla öne sürüldüğüne dikkat çekiyor.
Temo Kürt kimliğinin yanı sıra Alevilik, Bektaşilik, Kızılbaşlık kimlikleri etrafında dönen tartışmaya da odaklanıyor ve M. Zahid b. el-Hasan el-Kevseri’nin (1871-1931) “Kürdistanda Bataniğin adı Aleviyye, Türkler arasındaki adı da Bektaşilik ve Kızılbaşlıktır” diye yazdığını aktarıyor.
Temo bundan yola çıkarak Kürt Batınilerini niteleyen kavramın Alevilik olduğunu, o yüzden Kürdistan ve Anadolu’da yaşayan Alevilerin Kürt olduğunu dile getirerek “Alevilerin Kürt olmadığı” tezine karşı argümanlar geliştiyor.
Yazar Temo’nun çeşitli röportajlarından ve kitabın önsüzünden anladığımız kadarıyla, kitap Temo’nun ‘çocukluk hayalinin’ izsürümü sonucunda ortaya çıkıyor. “Küçükken babam hikayeler anlatırdı ve “halen de ara sıra ‘Biz Xoristanlıyız, Rostemê Zal soyundanız. Daha İslam yokken, Xwedanê şev û rojê’ye (gece ve gündüzün Tanrısı) yemin ederdik’ demektedir” bu röportajlarından birinde Selim Temo.
Kitap bir arşiv çalışması olduğu kadar, saha araştırması niteliği de taşıyor. Çünkü kitap ile ilgili araştırma yapmak için Horasan’da bir süre kalmış yazar. Burada yaşayan Kürt toplumu ile görüşmeler yapmış, onların sözlü ve yazılı kültüründen ürünler incelemiş.
Kitap okuyucuya başka bir konuda da bilgiler sunuyor. Horasan’da yaşayan Kürtler’in merkezi İran hükümeti ile ilişkilerinden yola çıkarak İran’ın tarihine dair önemli bilgilere ulaşma imkanı veriyor kitap.
Selim Temo babasının çocukluğunda Horasan ile ilgili kendisine söylediklerinden yola çıkarak çıktığı bu yolculukta Horasan’daki Kürtler’in Kürdistan’da yaşayan Kürtler’le olan bağlarına ulaşıp bu bağın devam ettiğini gözler önüne seriyor.
Selim Temo hakında
Batman’ın Mêrîna (Doluca) köyünde 27 Nisan 1972 yılında dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Etnoloji Bölümü’nden mezun olan yazar, 1997’de Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü, 1998’de Halkevleri Roman Ödülü’ne değer görüldü. 2009 yılında Mardin Artuklu Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmaya başlayan Temo, 2016 yılında Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildi. Temo’nun bugüne kadar dört Türkçe, iki Kürtçe şiir kitabı, bir romanı, iki antolojisi, 12 çocuk kitabı, yedi roman-öykü çevirisi, iki şiir kitabı çevirisi, bir çevrim yazısı, bir gazete yazıları ve iki edebiyat kuramı kitabı yayımlandı. (FD/EKN)