Türkiye siyasetinin son üç gündeki en popüler tartışma konusu nedir derseniz; ilk sırada Federe Kürdistan Bölge Başkanı Barzani’nin ziyareti ve gönderdeki Kürdistan Bayrağı derim. Özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli’nin derin gayretleriyle bir krize dönüştürülme çabalarına sahne olan konu; ilk etapta tipik bir milliyetçi refleks gibi algılansa da Diyarbakır’dan bakan olanları daha farklı olasılıklar içinde değerlendiriyor.
Hiç uzatmadan Ankara’nın merkezinde ülke gündemine tahvil edilen tartışmaya ve Barzani’nin ziyaretinin nedenlerine dönük Kürtler nezdinden bölgede tartışılan olasılıkları hemen kayda düşmek isterim.
İlk olarak Barzani’nin ziyaretine yüklenen anlamlara bakalım. Genel olarak Cumhurbaşkanı’nın “El Bab’dan sonra sıra Minbiç ve Rakka’da” dediği ve Şengal’i de hedef gösterdiği bir zamanda ve “Kürt oyları kritik önemde” dendiği bir referandum sürecinde yapılan ziyarete, her iki bağlama uygun anlamlar yüklendiğini belirtmeliyim. Minbiç’de YPG varlığını reddeden, Koalisyonu Rakka’ya YPG’siz girmenin yollarına zorlayan Türkiye’nin YPG yerine, ÖSO ve Peşmerge’yi önermiş olduğuna dair geniş bir kanaat var. Barzani’nin Almanya’da Başbakan’la bu konuda gizli bir görüşme yaptığına dair haberleri de yakından takip eden bölge halkı için peki bunun gerçekleşme olasılığı ne anlam ifade eder? Doğrusu YPG’ye karşı Peşmerge’nin öne çıkarılmasını, Kürde karşı Kürdün öne çıkarılması yani “brakuji”* olarak okuyacak ve bundan huzursuzluk duyacak, tepki gösterecek geniş bir kesim bulunuyor.
Tartışılan ikinci olasılığı; Federe Bölge ile Türkiye iktidarı arasındaki petrol ticareti mevzusu oluşturuyor. Özellikle Musul operasyonundan sonra Bağdat-Hewler arasında yeniden alevlenen petrol kaynakları sorununun Türkiye’yi ilgilendirdiği düşünülüyor. Zira her iki iktidarında başat aileleriyle anılan ticaretin büyük parsası, ciddi bir ekonomik krizin içinde olan Türkiye için oldukça önemli.
Üçüncü tartışılan olasılık; referandum sürecinde Kürt oylarının “evet”e mobilizasyonunu Barzani üzerinden sağlamak. İktidarın, bölge halkının son yıllarda yaşadığını varsaydığı kırılma, umutsuzluk ve kararsızlık halini Barzani ile evet lehine mobilize etme arzusu, oldukça geniş bir kesimde dillendirilen bir olasılık. Barzani’nin ziyaret nedeni gerçekte bu olmasa da, ziyaretin gerçekleştiği zaman dilimi, Erdoğan ve “Evet” cephesine bir destek olarak algılanıyor ve tartışılıyor.
Bu noktada “Referandum sürecinin mimarlarından olan, “Evet cephesinin en istekli ortağı MHP ile AKP’nin arası tam da bu ziyaret nedeniyle bozuldu. Bu nasıl destek?” diye sorulabilir. Ancak esas olarak bu yaratılan ve suni bulunan krizin kendisinin, Kürtlerin “Evet”e ya da “Evet” lehine olabilecek bir boykota yönelimini kolaylaştırmayı amaçladığını düşünülüyor. Üstelik “Gönderdeki Kürdistan bayrağı” kriziyle sadece Kürt oylarının mobilizasyonu değil, milliyetçi oyların mobilizasyonu da hedeflenmiş gibi görünüyor. Zira Kürtlerin ulusal ve kültürel simgelerine dönük saldırganlığın 100 yıllık sistemin tüm günahlarını Kürdün belleğinde canlandırabileceği belli ki birilerinin aklına gelmiş.
Öte yandan yarattığı krize rağmen “Evet’den vazgeçmedik” diyen Bahçeli’nin ciddi anlamda tabanıyla ters düşmüş olduğu, MHP’ye oy vermiş seçmenin referandum ve partili cumhurbaşkanlığı konusunda Bahçeli’yle aynı düşünmediği, Bahçeli’nin tabana rağmen bu ittifakı geliştirdiği tüm saha araştırmalarının ortaya çıkardığı sonuç. Bizim SAMER olarak salt bölgede yaptığımız saha çalışmasının kendisi dahi bu konuda çarpıcı sonuçlara sahip.
TIKLAYIN - DOĞU VE GÜNEYDOĞU'DA HAYIR OYLARI YÜKSEK
Alın size birkaç örnek:
Araştırmaya göre; HDP seçmenlerinin yüzde 89,1’i, CHP seçmenlerinin yüzde 80’i ve MHP seçmenlerinin yüzde 76’sı anayasa değişikliğinin Türkiye’nin sorunlarını çözeceğine inanmıyor. Bu oran AKP seçmenin de sadece yüzde 22,3’dür.
Yine parlamenter sistemin değişmemesi gerektiğini düşünenlerin toplam oranı; CHP seçmeninde yüzde 75,7, HDP seçmeninde yüzde 71,1, MHP seçmeninde yüzde 68 iken AKP seçmeninde bu oran yüzde 22,6’dir.
Peki ya Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine katılmayanların oranı ne? HDP seçmeninde yüzde 88, CHP seçmenlerinde yüzde 77,1, MHP seçmenlerinde yüzde 72 oranındadır. Yine CHP seçmenlerinin yüzde 81,4’ü, HDP seçmenlerinin yüzde 90,4’ü ve MHP seçmenlerinin yüzde 64’ü OHAL koşullarında yapılacak referandumu doğru bulmadığını belirtiyor. AKP seçmenlerinde bu oran yüzde 21!...
Bu örneklerden de anlaşılacağı üzere MHP seçmeni, tabanı AKP seçmeniyle veya liderliğinin kurmuş olduğu ittifakla değil; HDP ve CHP seçmeniyle aynı kulvarda ve benzer eğilimdedir.
Doğrusu Kürdistan Bayrağı ve Barzani üzerinden oluşturulmak istenen kriz veya polemik; aynı zamanda MHP tabanının mobilizasyonunda da kullanışlı bir enstrümandır.
MHP’nin bu krizle yapmak istediğine dair yürütülen bir diğer son tartışma ise; yeni bir ulusalcı-askeri cephe darbesine zemin hazırlama olasılığı üzerinden yürütülüyor.
Son krizin çok ya da az bölgede ortaya çıkardığı tartışma ve olasılıklar böyle özetlenebilirken; mevcut tartışmanın henüz yüzde 57,4’lük hayır cephesini etkilemiş görünmüyor… (YG/HK)
* Kardeşin kardeşi öldürmesi (Kürtçe).
Fotoğraf: Ali Balıkçı - Ankara/AA