Yarın 21 Mart, Newroz. Bu yıl da özellikle Güneydoğu'da binlerce insan yarın meydanlarda olacak. Farklı olansa kutlamaların Kuzey Irak'a düzenlenen askeri operasyonların yoğunlaşmasının, kapsamlı bir kara operasyonunun arkasından gelmesi.
Yüksekova Haber'de gazetecilik yapan Erkan Çapraz, operasyonların işe yaramadığının bir kez daha açıkça görüldüğünü düşünen halkın geçmiş yıllara göre çok daha coşkulu ve kalabalık bir şekilde "barış taleplerini" dillendireceğini söyledi.
"Çünkü kendilerini haklı görüyorlar ve bundan dolayı cesaretlenmiş durumdalar."
İlk defa havaifişekli kutlama
8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerine de katılımın geçen yıllara göre fazla olduğunu hatırlatan Çapraz, özellikle gençlerin hareketlendiğini belirtti.
"Mahallelerde ateşler yakılıyor, kutlamalar yapılıyor. İlk defa bu yıl havai fişekler atıldı Yüksekova'da."
Güneydoğu'daki ana kutlama yarın, Diyarbakır'da. Çapraz, yaşanan hareketlenmenin, uluslararası kamuoyunun ilgisi de katılınca, Demokratik Toplum Partisi'ni (DTP) güçlendireceğini düşünüyor.
"Aşkın yerini özgürlük talebi aldı"
Aslında Newroz tarihi oldukça gerilere giden, Ortadoğu'nun farklı yerlerinde kutlanan; baharın gelişini, doğanın canlanmasını, hayatın başlangıcını simgeleyen bir gün. Kürtler için, tiranlıktan kurtulmayı simgeleyen bir efsaneye dayanıyor.
İstanbul'da yaşayan, 32 yaşındaki tiyatro oyuncusu Mehmet, bugün Türkiye'de Newroz'un ilk anlamının neredeyse tamamen yok olduğunu anlattı.
"Aslında iki gün öncesinden başlar kutlamalar. Evlerde hazırlık yapılır, yemekler pişirilir. Genç kızlar süslenir kınalar yakılır. Erkekler en güzel kıyafetlerini giyer. Geceden ateşler yakılır. Sabah herkes meydanlarda toplanır. Orada kızlarla oğlanlar tanışır, birbirine aşık olur."
Ölüm, gözaltı, şiddet
Fakat Kürt sorunun yükselmesiyle Newroz şiddet haberleriyle anılmaya başladı. 1991'de 31, bir sonraki yıl 94 kişi öldürüldü kutlamalarda.
O yıllarda toplu kutlamalara izin verilmezken, devlet kurumları alternatif, resmi "Nevruz" etkinlikleri düzenlemeye başladı.
Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının ardından 2000'de Diyarbakır'daki kutlamaya 20 bin kişi katıldı. 2001'de bu sayı 500 binden fazlaydı. 2002'de Sezen Aksu, 2005'te Ciwan Haco ve İbrahim Tatlıses Diyarbakır'da konser verdi. 2006'da öne çıkan talep "Operasyonlar durmalı"ydı.
Her sene farklı illerde gözaltına alınanlar, polisle çatışanlar oldu. Afişler, davetiyeler üzerinden süren mücadeleyse hala devam ediyor. Bu sene Yenişehir Belediyesi, yargı baskısını protesto etmek için Çince afişler bastırdı. Geçen yıl "w" harfi nedeniyle açılan dava geçtiğimiz günlerde beraatle sonuçlandı.
Valilik izin vermedi
Devam eden baskıyı Çapraz, Yüksekova'da yaşanan bir örnekle açıklıyor. Valilik birkaç gün önce bir karar alarak 21 Mart dışında kutlama yapılmasına izin vermemiş. Bunun üzerine DTP'li tertip komiteleri de farklı günlerde planladıkları etkinlikleri iptal etmiş.
"Sonuçta halk kutlamasını yapacak, mahallelerde korsan gösteriler olacak ama sanatçıların, milletvekillerinin katılacağı kutlamalar olmayacak."
"Konuşmaya başlamak gerek"
Mehmet ne istediğini kısaca anlatıyor: "Hükümetin Kürtlerin ne istediğini dinlemesi gerekli. Kürtlerin var olduğu tanınsın, çözüm için konuşulsun."
Ama ne o, ne de Çapraz hükümetin bu yolda adım atacağını düşünüyor. Mehmet, "Yoksa bu sorun yüzyıl daha sürer. Yeterince acı çekmedi mi herkes?" diyor. (EÜ)