Bu yazı samimiyetinden şüphe etmediğim, bir Küresel Isınma konferansı için yaptığım Diyarbakır gezisinde tanışmış ve bir kitabını almış olmaktan dolayı mutlu olduğum Şeymus Diken'e bir yanıt değildir.
Tam tersine onun yazısını olumlu ve olumsuz algılamamla irdeleyecek ve bir özgür yazılımcı olarak tüm kimlik mücadelesi yapanlara belirttiğim gibi sizi siz yapmak için üretilmekte olan özgür yazılım araçlarına ve üretim sürecine yönelmeye davet edeceğim.
Barzani ve Bill Gates
Haber ve yazı şu şekilde. Güçleri bir şekilde elinde tutan iki adam aralarında anlaşmışlar. Windows Kürtçe olarak pazara çıkacak. Bill Gates'in elemanları Windows'un Kürtçe sürümünü hazırlayacaklar. Şeymus Diken bunu kutlanacak bir konu olarak yazısında sunmuş.
İki adamdan birisi kapitalist sistemin en merkezinde kar temelli ve bugünün en büyük şirketine sahip bir iş adamı. Diğeri halkına devlet, bağımsızlık ve en önemlisi yerel kimliklerinin dünya çapında tanınabilirliğini vaad eden bir lider. Bir sosyal lider ile daha fazla para kazanmak için ülkelerin kaderine hükmedebilen bir iş adamı. Halkına sorumlu bir lider kendinden mesul bir patron.
Önce Olumlayalım
Birinci bakışı olumlu yönden görürsek, Şeymus Diken ile aynı yere varırız. Kimlik mücadelesindeki Kürtler dillerini Microsoft'a kabul ettirdi. Yılların mücadelesinde bazen bir arpa boyu yol almışlığın yılgınlığında bir Kürt ve diğer yerel kimlik savunucuları için bir gülümseme anı bu cümle. Bu cümle kapitalist dünyada Kürt'lerin sağladığı mekanın boyutları açısından da önemli bir gösterge.
Kapitalist olmayanlarca bu gösterge hemen endişe konusu edilse dahi, yerel kimlik savunucuları artık Kürt varlığının hafife alınmaması gereken bir faktöre dönüşmesinden ve yok edilememesinden dolayı mutlu olacaklardır.
Ancaklar
Hemen ilk soru geliyor. En az Kürtler kadar kalabalık bir çok etnik grup bunu neden başaramadı. Diğer bir deyişle Neden 'iyi kalpli Bill Gates' Kürt'lere gösterdiği bu nazik jesti diğer kimliklere göstermedi. Hatta bazı küçük devletler kendi dillerine neden dönüştüremediler.
Windows'un, Microsoft ürünlerinin ve hatta bir çok kapalı kodlu yazılımın kendi dilimize dönüştürme erkinin bize ait olmaması sorunun belki en derin noktası. Rica edeceğiz iyilik yapacaklar ve dilimize çevrilecek.
Yanıtı belli sorulara devam edelim
Barzani Neyi Başardı? Barzani öncelikle bir şirketin tekelinde bir ürünü kendi diline dönüştürmeyi başardı. Şirketi ikna etti. Dedi ki, siz çevirin biz pazar olarak size o masrafı kat kat çıkartacak parayı sağlayacağız.
Barzani'ye ve Şeymus Diken'e başka bir soru. O bölgede yaşayan ve farklı dil ve/veya lehçe kullananlar ne olacak? Barzani'nin kendi ülkesinin azınlıkları için bir çözümü var mı?
Barzani bu anlaşma ile ülkesinin ya da bölgesinin tamamına çözüm sağlayamadı. Barzani ülkesinin teknik gücüne bu anlaşma ile ne kazandırdığı ise aslında Irak Kürtleri ya da Kürdistan için başka bir soru? Eminim Barzani'de biliyordur ki teknik güç sizde değilse sizin de sizde kalmanız söz konusu olamaz.
Barzani geleceğini kendi halkı ile kendisi mi belirleyecek, yoksa bir yerden gelecek iyilik hareketi ile mi geleceği şekillenecek ona karar vermek zorundadır.
Barzani'ye bu soruları Tayyip'e ve Türkiye'deki yöneticilere de sorabiliriz. Binlerce insanı özgür yazılım sürecine kanalize eden ülkeleri görürken, 15 kişilik özgür yazılım üretim kadrosu olan Türkiye'den bu soruları Barzani'ye sorma hakkını aynı düzeyde vahim durumda oluşumuzdan alıyorum. Tek farkım ben farkındalık yaratma çabasında bir özgür yazılımcıyım.
Yazılım ve Kimlik
Aslında başlıbaşına bir konu kimlik. Ben Kürt mücadelesinin egemenlik kurma sevdası ile değil bir kimlik mücadelesi olması ile ilgileniyorum. Egemenlik kuranlardan çok çektiğimiz için bu tarz sevdalar beni endişelendiriyor.
Egemenlik kurmayı başarmış Türklerin ne kadar kimliklerine sahip oldukları ya da olamadıkları bana egemenlik kurmanın bir kimlik mücadelesinde önemli köşe taşı olamadığını düşündürmüştür. Bunun yanı sıra devlet aygıtını ele geçiren kimlik gerek etnik gerekse dini yönden kimliğini dayatma ve coğrafyasındaki azınlıklara benimsetme, onların kimliğini ezme aracına her yerde dönüşmüştür.
Bu uzun ve büyük tartışma benim esas konum değil. Konum ve konumum bir kimlik varoluşunda yerel grubun kendini ortak renge katabilmesinden ibaret. Yani benim konum ben'de başlıyor, bizde devam ediyor ve hepimizde sonlanıyor.
Benim de dahil olduğum birçok biz kümesinde hepimiz herkes için (ki burada hepimiz yeryüzündeki her insan) yazılım üretirken, üretilenin üreteni ve tüketeni baskı altına almaması için gayret sarfediyoruz ve bunun adına özgür yazılım hareketi diyoruz.
Özgürlük sadece özgür üretim ve özgür paylaşım ortamında değil, üretilenin tüketen tarafından istendiğinde değiştirilebilir, kendi dilini konuşabilir olabilmesinin de altını çiziyoruz. Neden? Çünkü aslolan yerelin kendi dilini, kültürünü kısaca kimliğini eklediği hatta buna göre tamamen sıfırdan şekillendirebildiği ürün ortaya çıkarmak ve ürün ortaya çıkarma yeteneğine sahip olabilmektir.
Bu üretim tarzı, piyasa ve devletler mantığı nedeni ile yok olmaya yüz tutmuş bir çok yerel kimliği en azından bilişim alanında var edecek olabilmesi umudu özgür yazılımcılarında temel motivasyonlarından biridir.
Diğer motivasyonun da bu yerel katkıların ortak aklı ve geleceğimizi daha iyi noktalara götüreceğinin artık özgür yazılımcılarca kavranmış olmasıdır.
Özgür yazılım yerel kimlik için var olma fırsatıdır. Bu sadece Kürtler gibi büyük etnik grupları değil adını bilmediğimiz binlerce etnik grup için fırsattır.
Oysa Windows bir piyasa aracıdır. Kapitalist sisteme uyan, kar getiren devletleşmiş ya da devletleşme boyutunda olan halkların dillerine çevrilir. Kapitalizmin mantığı içinde merkezde üretilen ürün, yerelin unsurlarını tamamen satıcı ve pazarlamacı boyutuna indirger ve ödenen tüm paranın yüzde 90 oranlarında merkeze akmasını sağlar. Yerelin gücünün çoğunluğunun merkeze akmasını ve otorite olarak geri dönmesini sağlar.
Windows gibi kapalı kodlu ürünler için insan bir tüketim nesnesidir. Kimliği yoktur. Tüm Windows kullanıcıları aynı tip sistemi kullanan ve dolayısı ile aynılaşmak zorunda olan insanlardır. Kimlik, bırakın kişiden kişiye, ülkeden ülkeye dahi değişmez. Sizin ülkeniz, aklınız, teknik gücünüz bu sistemde görünmez.
Mc Donalds Hamburgeri'de ve Kürtçe/Türkçe Windows'ta Obez Yetiştirir
Mc Donald bir tat değildir. Mcdonald yerel bir lezzet de değildir. Türetilmiş ve insan mekanizmasını haz merkezinden vuran bir toplu ve hızlı beslenme sistemidir. Bu sistem hızla yemek yedirir ve yerel yiyecek kültürünü bozar. Benimsettiği haz merkezli tat yöresel tatları bastırır ve yok eder. İnsanlar tat bağımlısı ve obez olur.
Mc Donalds bir tüketim mantığıdır ve insan nesnesi temelli bir planlama üzerinden çalışır. Daha çok tükettirebilmek ve daha çok kar elde etmek için insanı kullanır.
Mc Donalds bir titan modelidir. Yörenizdeki et ve malzeme dahi kullanılsa paranın bir bölümü sadece isim hakkından dolayı merkeze akar. Yerelin gücünü dışarı akıtır ve çevre kirliliği yapar.
Mc Donalds bir kültürsüzleştirme hareketidir. Temel güdüsü ya da itkisi kardır.
Aynı cümleleri bir benzeri ile Windows ya da Microsoft ürünleri için kurabiliriz. Çoğunu yukarda sıraladığımızdan sadece şunu belirtelim ki, Microsoft firması kültürsüz, yerel gücü yok eden (emen) ve tamamen merkezi güçlendiren tamamen Mc Donald'laştırma mantığının bilişimdeki devamından başka birşey değildir. Burada da insanlar üretim aczi içinde olur ve obezleşir. Buradaki obezlik beynin üretime değil, tüketime çalışmasıdır.
Microsoft'un şu an sattığı ürünlerin çoğu ele geçirdiği firmaların ürünleridir. Yerel firmalar kapitalist sistemin benimsettiği tek değer olan para karşısında zayıf kalmışlar ve firmalarını Microsoft'a satmışlardır. Zaman zaman Lisans yasasında istediği değişiklikleri yaptıramayan Bill Gates yerel ürünlerini ele geçirdiği ülkeleri çok rahat tehdit edebilmektedir.
Türkiye'de bu tehditlerin yaşanmaması bizi yanıltmasın çünkü biz bir dediğini iki etmeyen en uslu ülkelerden biriyiz.
Kürtlerin Yazılımları Hep Vardı
Artırılabilir olan soruların yanıtı aslında belli. Öncelikle Barzani'nin yanıtlayamayacağı sorular bunlar. Şeymus Diken gibi bir entellektüel'in sevinci ise bizim kendisine özgür yazılımı anlatamadığımızı gösteriyor. Belki bir Diyarbakır gezisinde de 'Yerel Kimlik ve Özgür Yazılım' çalıştayı yaparız.
Kürtlerin Microsoft'un iyiliğine gereksinimi zaten yoktu. Çünkü Kürtlere ait binlerce yazılım var. Ellerinin altında ve hemen kullanımlarına hazır olan binlerce yazılım. Genel Kamu Lisansı ile herkese ait olan ortak aklın ürünü bu yazılım süreci bir çok Kürt yazılımcı ile içinde Kürt emeğini de barındırmakta.
Bu yazılımlar toplumlar adına bir şekilde gücü eline almış insanlar olmadan dahi kolayca hem yerel dile çevriliyor, hem de yerel önermeleri içine alabiliyor. Sizinle daha da büyüyüp daha da size ait olabiliyor.
Özgür yazılım sömüren-sömürülen ilişkisini bozar diye başlamıştık söze. Bu söz hem sömürülen olmaktan kurtulabilmeyi, hem de sömürme utancına sahip olmama durumunu anlatıyor.
Ne siz bir yazılım kullanırken bir başka merkeze para akıtacaksınız, ne de sizin katkınız ya da tamamen sizin üretiminiz başkası tarafından kullanılınca size para akacak. Hep birlikte ve herkese ait bir üretim ile insanlık hatta tüm doğanın tek bir bütün olduğunu kavrayacak ve başka bir dünya için hep birlikte çaba sarf edeceğiz. (AA/EÖ)