Boyunduruk altındaki halkların ya da toplumların farkındalık sahibi insanları genelde bir kurtarıcı beklentisinde olurlar.
Bir kurtarıcı çıkacak, onları boyunduruklarından kurtaracak ve özgürleştirecektir. Nitekim kurtarıcılar da halklarına özgürlüğü vadederler.
Kurtarıcılar, halklarını taşıdıkları boyunduruktan kurtarabilirler, nitekim tarihte bunun nice örnekleri vardır.
Ama, kurtarıcılar özgürleştir(e)mezler.
Çünkü bir boyunduruktan kurtulmak başka, özgürleşmek başka şeydir.
Mustafa Kemal’in Türk halkını sultanın boyunduruğundan kurtardığı söylenebilir ama özgürleştirdiği söylenemez. Lenin’in Rus halkını çarın boyunduruğundan kurtardığı söylenebilir ama özgürleştirdiği söylenemez.
Örnekleri çoğaltabiliriz.
Verdiğimiz örneklerin muhtevasına baktığımızda boyundurukların yenilenmiş olduğunu görmek zor olmayacaktır.
Türkler Kemalist boyunduruğunun, Ruslar ise Komünist parti boyunduruğunun altına girmişlerdir. Yani eski boyunduruktan kurtulmuşlar ama yeni boyunduruğun altına girmişlerdir.
Yeni boyundurukları eskileriyle kıyaslamak ya da bir tutmak elbette ki doğru ve adil bir yaklaşım olmayacaktır. Biçimleri, boyutları ve ağırlıkları farklı olabilir. Yeni boyunduruk eskisine kıyasla fazla incitmeyebilir –ki bazen tersi de olabiliyor- ama yine de boyunduruktur.
Ve, boyunduruğun biçimi, boyutu ve ağırlığı nasıl olursa olsun özgürlükle tezatlık arz eder.
Kurtarıcılar özgürleştiremezler; çünkü özgürleştirme fiilinde halkın nesne hali gizlidir. Ki, ancak özne olabilen halklar özgür olabilirler.
Yani halklar özgürleştirilmezler, özgürleşirler.
Ya da Montesquieu’nun başka bir ifade ile dile getirdiği gibi , “Özgür bir millet bir kurtarıcıya sahip olabilir; boyunduruk altındaki bir millet ancak yeni bir zorbaya sahip olabilir.”
Özgürlük
Özgürlük, tanımlanamaz.
Onu tanımlamak, ona bir kimlik vermektir. Ona kimlik vermek ise onu hapsetmektir.
Özgürlük, çekirdeğin tanımına hapsedilmiş olsaydı çekirdek, kabuğunu çatlattıktan sonra filizlenip boy vermez, meyveye durmazdı; tırtılın tanımına hapsedilmiş olsaydı tırtıl, kozasından çıktıktan sonra kelebek olup gökyüzünde kanat çırpmazdı; insanın tanımına hapsedilmiş olsaydı insan, köleci çağdan kurtulduktan sonra feodal çağa çakılıp kalırdı.
Özgürlük tanımları, özgürlüğün sonsuzluğa uzanan yolculuğunda, ancak kısa molaların verildiği etrafı çitli istasyonlar olabilirler.
Tanımında inkârı da saklı olan özgürlüğün ulaştığımız her istasyonuna yabancılaşır ve ileri bir istasyona doğru yol alırız. (AB/APK)