Dün TV100’de bir görüntü yayınlandı. İzlemişsinizdir.
Sunucu Kübra Par, Kürt opera sanatçısı Pervin Çakar ile ilgili yorum yapıyor.
Yorum demek biraz zor, bir bütünen tavrına ve tarzına bakılırsa kızgınlıkla bir şeyleri ifade ediyor.
Bu yorumdan öğrendiğimiz bazı şeyleri hızlıca check edelim:
- Adını duymaması sorun imiş,
- Opera, baleden arkadaşları aramış, ‘gerçekten ünlü mü’ diye test yapmış, değilmiş; bunu söylerken de yanındakiler gülüyor tabii.
- Katıldığı yerlere de Kürt kimliği üzerinden katılmış.
- Eli öpülemezmiş.
***
Kübra Hanım telefon görüşmesi üzerinden yaptığı çok önemli araştırmalar ve vardığı sonuç itibariyle de CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sanatçının elini öpmesini eleştiriyor.
Elini öpemezmiş… Aaa! Neden?
Çünkü söylendiği kadar ünlü değilmiş.
Şimdi bu mesele trajik tabii, nereden tutsan elinde kalıyor.
Mesela programın adı “Farklı Açılar”…
Tövbeler olsun, bırak farklıyı ne dik açı, ne geniş açı var… Tek bir açı bile olmadığı anlaşılıyor. Fakat yüz yıllık bir açı var ortada. Hani Kürdü paranteze alan açı var ya, o işte.
Devam edelim ve programdan öğrendiklerimize bakalım ve insanlık için bilgi dünyamızı genişletelim.
1) Kürtler soprano müzik yapabilir mi, yapamaz mı?
Programdaki çok derin ve nitelikli tartışmaya göre yapamazmış… Bu acı kaybı öğrenmenin üzüntüsü ile müzik camiasına bildirmiş olalım. Özellikle Batman İpragaz Mahallesi’nde ‘içimde bir soprano var’ diyen düğün sanatçısı arkadaşa sesleniyorum, işte o gün bugündür. Çık ve açıklama yap, bu olaya el at.
2) Muhalefetten bir parti başkanı hangi sanatçı önünde eğilir ya da eğilmez, bunun listesi gerekiyormuş…
Sunucu hiddetle CHP’yi eleştiriyor. Kültür-sanat alanında sınıfta kaldığını söylüyor. Yani bıraksalar programda, canlı yayında kanun hükmünde kararname ile eli öpülebileceklerin listesini açıklayacak.
3) Telefon araması ile herkesin kaderini anında çizilebiliyormuş…
Tabii bunun için çok farklı yerlerde arkadaşlarınız olmalı. Bağlantılar gerekli falan.
Tamam bu kadar bilgi ve öğrenme yeterli, biraz da sindirme aşamasına geçelim.
Acaba şuradan mı baksak meseleye!
Bir siyasetçi, bir sanatçı önünde eğilebilir, elini öpebilir ama bir gazeteci iktidarın, egemenin dünyası, dili önünde eğilemez, boyun eğemez.
Önce bunu netleştirelim.
İkincisi, bir gazeteci ne zaman ünlü ölçer olabilir?
Tam da burada kendisini tebrik ediyorum. O da Kürt ölçerler grubuna girmiş oldu. Evet, bu ülkede ekseriyetle gazetecilerin görevi Kürt ölçümü!
Ne kadar Kürtsün? Ne kadar Kürt karşıtısın?
Bunun ispat oranı ile kariye yükselişi arasında doğru bir orantı var. Çünkü ölçü birimi Türklük sözleşmesi. Hafif faşizm soslu, az imtiyaz baharatlı, biraz da sirke.
Hele hele ne kadar üstenci, ne kadar nezaketten yoksun ve hırçın isen o kadar etkili oluyor.
Sonucu olmayan sonuç kısmına gelirsek;
Aslında Kürtler her şey olabilir ama Kürt olamaz mantığının sonucu bu durum.
Kübra Hanım’ın kızdığı esas mesele öznenin burada Kürt olması! 'Kürt sanatçısının eli öpülemez' diyor. Yoksa mesele burada el öpülmesi de değil.
Bu yaşanan durum, önümüze güncel bazı soru ve sorunlar da getiriyor.
Kürtler halay çekebilir mi?
Kürler bale yapabilir mi?
Kürtler insan mı? Şeklinde araştırmalarını bekliyoruz.
Toplumu aydınlatsın.
Not: Açıklamasından sonra bir diğer zorunlu açıklama da yaptı Kübra Par ama pek de önemi olan bir şey değildi.
(ÖA/VC)