Kürt müziğinin üretken şahsiyetlerinden olan Hesen Zîrek, 1921 yılında Doğu (İran) Kürdistan’ın Bokan şehrinin Hermêlê köyünde doğar. Çocuk yaşta babasını kaybedince annesinin yeniden evlenmesi üzerine eviyle ve köyüyle bağını koparır. Seyislik, bir ağanın yanında silahlı korumalık gibi işler yapar genç yaşında. Kent kent gezer ve yolu Bağdat’a düşer. Bağdat’da bir meyhanede çalışmaya başlar. Çalıştığı meyhanede sesinin fark edilmesi üzerine müzikle ilişkisi başlar.
Bağdat Radyosu’nda sanatçı olarak beş yıl süreyle çalışır fakat memleket hasreti çeker, Bokanê’ye geri döner. Ama orada da sebat etmez ve o yıllarda Kürtlük değerlerinin hayli ses getirdiği İran Kürdistanı’nın Mehabad şehrine gider ve Mehabad Radyosu’nun Kürtçe biriminde çalışmaya başlar. Sonraki yıllarda Tahran Radyosunda sekiz yıl süreyle çalışıp müzik kariyerini tırmandırsa da Mehabad yılları yaşamında Kürdi manada derin izler bırakır.
1972 yılı Haziran’ında kanserden vefat edinceye kadar ki yarım asırlık yaşamı çok zorlu geçer. Kahvecilikten şoförlüğe kadar girmediği iş kalmaz. Kürtçe söyleme ısrarı sürekli polisle başının derde girmesini ve kaçıp kovalanmasını beraberinde getirir. Aralarında İbrahim Tatlıses’in de kaynak göstermeden Türkçeleştirip seslendirdiği “Yallah Şofêr (şoför)” parçası da dâhil olmak üzere 1500 civarında şarkı ve şarkı sözü geride bırakıp öte yakaya göçer gider Hasan Zîrek (Zîrak).
Hasan Zîrek’in bütün parçaları içinde belki de en anlamlısı İran Kürdistanı’nda Mehabad Kürt Cumhuriyet’inin yıkılmasından sonra 1946 yılında sözlerini yazıp bestelediği “Ey Niştiman” marş / şarkısıdır. “Ey güzel Kürdistan vatanı, Aryen toprağı özgürlüğün için bedenim, ruhumla direniyorum…” diye devamedegelen Kürdi yurtseverlik damarı hayli yüksek bir marş tarzında şarkıdır Zirek’in Ey Niştiman’ı…
“Ey netewekanî delal
Ey Kurdekan ey baskeşêr
Ey niştiman, niştimanî ciwan
Xakî Aryan wetanî Kurdan
***
Ey rozî Kurdî kaşan
Bo Kawekan li her deran
Ey rozî Kurdî ber efşan
Bo Kawekan li her teraf
***
Bo te dikoşim bi dil û bi can
Bo serkewtinî xakî niştiman
***
Ey keynekan ey lawekan
Tê dikoşim cergê qawmekan
Ey niştiman, niştimanî ciwan
Xakî Aryan wetanî Kurdan
***
Bo te dikoşim bi serkewtinî
Pêşmerge hebû lawî qehraman”
Şimdi tarihi bir başka cepheden okuyalım. Hasan Zirek’in 1946-47 yıllarında Mehabad Kürt Cumhuriyeti üzerine yazıp bestelediği Ey Niştimanlı yıllarda 1945’de Kırım Tatar’ı bir ailenin çocuğu olarak çok sonraki yıllarda Türk pop müziğinin öncü şahsiyetlerinden biri olan Esin Engin doğar. Beş yaşında müziğe başlar ve ud, kanun, klasik Türk müziği eğitimi alır; hem de çocuk yaşlarda.
1968’de ilk plağını yapar. Ve sonra eserleri peşpeşe gelir. 1974’de de “Ankara’nın taşına bak / Dönmeyen Yıllar” 45’lik plağı “geleneksel” vurgusu ile çıkar ve çıkar çıkmaz da çok ses getirir. Aslında şarkı, sözleriyle bir aşk şarkısı gibi melodilendirilmiştir. “Ankara’nın taşına bak / Gözlerimin yaşına bak / Aşkına ben esir oldum / Şu feleğin işine bak. / Gözyaşımı döküyorum / Gurbet ele gidiyorum / Aşkına ben esir oldum / Hüngür hüngür ağlıyorum…”
Ama şarkı/marş, melodisiyle sonrasında o denli ünlenir ki muhalif sanatçılardan popüler sanatçılara; yani Ruhi Su’dan, Zülfi Livaneli’ye varıncaya kadar çok sanatçı okur parçayı.
Şarkı marş tarzındadır ve 1920’lere gönderme yapan ve melodiye uyarlanan sözler Türk milli hislerini hayli depreştirmektedir: “Ankara’nın taşına bak / Gözlerimin yaşına bak / Uyan uyan Gazi Kemal / Şu feleğin işine bak / Kılıncını vurdun taşa / Taş yarıldı baştan başa / Uyan da bak Gazi Kemal / Başımıza gelen işe / Ankara’nın dardır yolu / Düşman aldı sağı solu / Sen gösterdin paşam bize / Öyle günde doğru yolu…”
Artık dönemin devrimci mücadelesi de Ankara’nın taşını kendine marş yapmıştır. İşte Dev-Genç’in mitinglerdeki Ankara’nın Taşı’nın sözleri:
“Ankara’nın taşına bak / Gözlerimin yaşına bak / Yanke bizi esir almış / Şu feleğin (düzenin) işine bak / Ankara’nın taştır yolu / Yanki sarmış sağı solu / Sen gösterdin halk savaşı / Devrim için doğru yolu / Zulüm birgün duracaktır / Halk zinciri kıracaktır / İşçi köylü yoksul halkım / İktidarı alacaktır…”
İşte birbiriyle hiç tanışmamış, hiç görüşmemiş iki ayrı coğrafyada yaşamış, biri İran Kürdü, diğeri Kırım Tatar’ı iki müzik şahsiyetinin bir şarkı üzerinden hikâyesi. İkisi de 51 yaşında ve kaderin garip tesadüfü kanserden ölür. Ve yine kaderin garip cilvesi tarih, sahici tarih yeniden yazılırken Kırım Tatarı Esin Engin’in doğduğu yıl İran Kürdü Hesen Zîrek tarafından yazılıp bestelenen Ey Niştiman parçası Hesen Zîrek’in ölümünden iki yıl sonra 1974 Türkiye’sinde “Ankara’nın Taşına Bak” olur.
Hani “Gök kubbe altında hiçbir şey, gizli saklı kalmaz” diye bir Türkçe söz var ya! Aynen öyle. Mazlum ve mağdur ama mağrur Kürt halkının sadece parası, canı, malı, mülkü, toprakları, coğrafyası, tarihi çalınmıyor. Şarkıları, klamları, stranları ezcümle ezgileri sözleri de talan edilip çalınıyor. Tarih bir hakkın deşilse kim bilir daha neler, neler çıkar…
Not: ezgileri merak edip dinlemek isteyenler lütfen youtube ve google’da Hesen Zirek Ey niştiman ve Ankara’nın taşına bak diye yazıp tıklasınlar. (ŞD/EKN)