Görsel: Sosyal Medya
Günümüzde "küreselleşen güzellik" kavramı evrensel güzellik ikonları yaratıyor. Her ne kadar kadınlar, ideal ölçülere ulaşmanın imkansızlığının farkında olsalar da tüketim kültürü ve medyanın baskılarıyla dayattığı kısır döngü içinde adeta gönüllü kurbana dönüşüyorlar.
Popüler sistem tarafından tüketimin bir nesnesi durumuna gelmiş olan beden ölçüleri sürekli değişiyor ve yeniden üretiliyor. Burada temel amaç, sağlık, estetik, spor merkezleri gibi belirlenen ideal ölçülere ulaşmayı sağlayacak güzellik endüstrisinin ayakta kalabilmesi.
Kadınlar, medyada gördükleri imajın illüzyon olduğunu bilirler ancak uzun boylu, uzun bacaklı, büyük göğüslü kadınlarla dolu olan görsel arena kadınların arzularını yeniden üretirken, popüler söylemin ve medyanın sürekli canlı tuttuğu uyarıcılar yardımıyla kadın, kısıtlı bir beden tipine, ikon tarzı imaja ve dar güzellik çerçevesine sıkışıp kalıyor*.
Medya kullanımı ve beden İmajı
Medya, insanların güzellik ideallerini nasıl içselleştirdiklerini, başkalarının onları nasıl gördüklerini, nasıl kontrol etmeye çalıştıklarını ve başkalarından nasıl farklı göründükleri hakkındaki geri bildirimlerini değiştiriyor.
Hem sosyal medya kullanımının hem de beden memnuniyetsizliğinin ergen ve genç erişkin kadınlar arasında yaygın olduğu göz önüne alındığında, son yıllarda medya ve beden imajı araştırmalarının sayısal artışı şaşırtıcı olmasa gerek. Son beş yıla kadar, internete maruz kalma, güzellik algıları ve beden imajı endişeleri üzerine yapılan araştırmalar neredeyse hiç yoktu.
Geleneksel kitle iletişim araçları ve beden imajı biçimleri üzerine yapılan araştırmalar, sosyal medya kullanımının hem erkekler hem de kadınlar arasında beden imajı ve görünüm kaygılarıyla bağlantılı olduğunu ortaya koymaktalar.
Ayrıca, sosyal medya kullanımı ile beden imgesi arasındaki bağlantı basit bir ilişkiden ibaret değil; kişinin görünüşünü diğerlerininkiyle karşılaştırma eğiliminde, bireysel farklılıkların yanı sıra, çeşitli psikolojik faktörler de etkili oluyor.
İnsanların, kendilerinden üstün gördükleri diğer insanlarla kendilerini kıyaslamaları, “yukarı doğru sosyal karşılaştırma”, kendilerinden aşağı gördükleri ile kıyaslamaları ise “aşağıya doğru sosyal karşılaştırma” olarak adlandırılıyor. Sosyal medyadaki sosyal karşılaştırma süreçlerini tam olarak hangi bireysel ve durumsal faktörlerin belirlediğini ortaya koymaya çalışan ampirik araştırmalar halen devam etmekte…
Televizyon, filmler ve dergiler gibi geleneksel medya biçimlerinin aksine, sosyal medya siteleri kullanıcının katılımını sağlamak üzere tasarlanmış olsalar da, kullanıcıların medyayla etkileşime girmesinin birçok yolunun olması -sosyal medya sitelerinde gezinme, kullanıcıların gönderilerine yorum yapma, kimlerin hangi paylaşımları beğendiğini veya yorumladığını görme veya kendi içeriklerini oluşturma vs. gibi- güzellik algılarıyla ne tür bir ilişki içinde olduğunu tam olarak anlamak kolay değil.
Medya ve güzellik algısı
Medya güzellik algısı yaratırken, ‘incenin güzel olduğu’ fikrini pekiştirmek amacıyla ince ideal olarak bilinen çok zayıf (sıfır beden) modelleri kullanır.
Geleneksel medya biçimlerinin (örneğin dergiler, müzik videoları), kadınları ideal veya güzel olarak çok ince bir vücut tipini içselleştirmeye yönlendirerek güzellik ve görünüme dair kaygılarını attırdıklarına dair güçlü bir görüş birliği vardır.
Kadın beden imajının medyadaki tasviri bir süredir tartışma konusu olmakla birlikte araştırmalar genç erkeklerin de medya ve reklam görüntülerinden olumsuz etkilendiğini gösteriyor.
Medya, süper ince kadınlar ve kaslı erkeklerin en çok dikkat çektiği vücut imajının gerçekçi olmayan bir resmini sunuyor. Çoğu insan bu görüntü manipülasyonunun farkında olsa bile, ten tonunu açma veya koyulaştırma ile vücut şeklini değiştirme vs. gibi oynamaların her zaman farkında olamıyor.
Erkeklerin ve kadınların kendilerini sosyal medyada nasıl tanımlama eğiliminde olduklarına bakıldığında, genç kadınlar cinsel görünümleri tercih ederken, genç erkeklerin saldırgan veya “delikanlı kültürüne” dayalı içeriklere odaklandıkları görülmekte.
Son yıllarda artık kadın güzelliğinin klasik tanımından saptığına sıklıkla tanık ediyoruz; büyük beden modellere daha fazla rastlıyoruz, Kim Kardashian gibi ünlülere sosyal medyada daha fazla yer verilse de akıllara güzel ve çekici kadın deyince zayıf kadın geliyor.
Diğer yandan, son yıllarda tüm dünyada yaygınlaşan obezitenin medyada yer alış biçimi, damgalamaya katkı sağlarken ayrımcı davranışları da körüklüyor.
Bir başka olay yakın zamanda yaşandı. 2013’de, New York’ta tatil yaparken geçirdiği trafik kazası sonucunda bacağını kaybeden bir çocuk annesi İngiliz model Sian Green-Lord, İspanya Eşitlik Bakanlığı’nın ‘kadınların plajda bedenlerinden utanmamasını’ sağlamayı amaçlayan kampanyasında, kendi fotoğrafının yer aldığını arkadaşlarından öğrenmiş ve İnstagram hesabından şu şekilde tepki vermişti: “Ne kadar kızgın olduğumu ifade etmem olanaksız. İznimi almadan görüntümü kullanıyorlar, o da yetmiyormuş gibi bu kez beden görüntüme müdahale ediyorlar.”
Teknolojik dokunuş ile Green-Lord’un hem protez bacağı yok edilip yerine bacak eklenmiş, hem de mayosunun rengi değiştirilmişti. Engellilerin olumlu temsiline kendini adayan Green-Lord’dan daha sonra kampanyayı tasarlayan Arte Mapache fotoğraflarını izinsiz kullandığı için özür dilemişti.
Ünlü psikanalist Sigmund Freud’un torunu ressam Lucian Freud neredeyse daha otuz yıl önce “Sosyal Yardım Denetçisi Dinleniyor” adlı tablosunda iş ve işçi bulma kurumunda denetçi olarak çalışan 120 kilo ağırlığındaki Londralı Sue Tilley'i model olarak kullanarak adeta kadın bedenine dair ayrımcılığa meydan okumuştu. Tabloda kadının bedenindeki kıvrımlar, sarkmalar tüm defolar apaçık biçimde ortaya konuyordu. Böylelikle kınamanın, yargılamanın ne derece empatiden uzak olduğu mesajı veriliyordu.
Neler yapılabilir?
Araştırmalar, geleneksel medyada idealize edilmiş görüntülere karşı eleştirel bir yaklaşım benimseyen, bir başka deyişle iyi bir medya okur yazarı olan gençlerin beden imajı üzerindeki olumsuz etkilere karşı kendilerini koruyabileceklerini ortaya koyuyor. Öncelikle yapılması gereken medya görselinin doğruluğunu sorgulamak, bu görüntü belli bir biçimde görülmesi için mi değiştirildi veya manipüle mi edildi ? Bu görüntü neden bu şekilde sunuluyor?
Ayrıca önemli olan, insanların sosyal medyada ne tür bir etkileşimde bulunduğunu anlamak, kendilerinin ve yaşamlarının en iyi versiyonunu sunmak için kendi görüntülerini en itinalı biçimde seçtiklerini ve hatta düzelterek değiştirdiklerini unutmamaktır.
Sosyal medya şirketlerinin, kullanıcıların zorbalık ve ayrımcılığı bildirmeleri için açık sistemlere ve rahatsız edici içeriği kaldırmak için etkili araçlara sahip olmaları gerekir.
Kullanıcılar da gördükleri içerik üzerinde daha fazla kontrole sahip olmalı, beğenileri ve yorumları gizleyebilmeli ve istenmeyen içerikleri filtreleyebilmelidir.
Sosyal medya kullanımının artması, güzellik kavramımızı biçimlendirirken, birçok bireyde beden imajının oluşmasına ve yeme bozukluklarının gelişimine de neden olmakta.
Araştırmalar, medyaya fazla maruz kalmanın beden memnuniyetsizliğine ve düzensiz beslenmeye neden olduğunu ortaya koymakta. Bireyler, sosyal medyadaki ideal vücut tipi görüntülerine -çoğu “photoshop” ve filtreler ile oynanmış- maruz kaldıklarında, kendilerini bu görüntülerle karşılaştırıp, olumsuz bir beden imajına sahip olmakla kalmıyorlar aynı zamanda, gerçekçi olmayan beklentiler içine giriyorlar.
Araştırmalar, sosyal medyada geçirilen zaman ile olumsuz beden imajı arasında bir paralellik olduğunu ortaya koyuyor, bu özellikle katılımcıların örneğin; Instagram'da bir pilates eğitmeni veya bir modelin hesapları gibi görünümle ilgili içeriklerde gezinirken geçerli.
Diğer yandan sosyal medyanın beden imajı üzerinde bazı olumlu etkileri de var şüphesiz, örneğin beden imajına dair baskın normlara meydan okuyan içerik oluşturmaları için ortam sunar; medya beden olumlamayı özendirebilir; sosyal medya platformlarında beden olumlama içeriklerin görüntülenmesi, bireylerin bedenlerini oldukları gibi kabullenmelerine ve bedenlerinden hoşnut olmalarına yardımcı olabilir.
Nitekim 2019 yılında Avustralya’da yapılan bir araştırmada (**) 18-30 yaş grubu arasında rastlantısal olarak seçilen 195 kadının İnstagramda görüntülediği olumlu içerik sonrası özelliklegenç kadınlarda olumlu ruh hali ve beden memnuniyeti izlenmiştir. Şüphesiz daha fazla ek araştırmaya ihtiyaç duyulmasına rağmen, olumlu beden içeriğinin genç kadınların beden imajını iyileştirmede verimli bir yöntem sunabileceği sonucuna varılmıştır.
(YGİ/EMK)
*Yasemin İnceoğlu, Altan Kar (2010), Dişilik, Güzellik ve Şiddet Sarmalında Kadın ve Bedeni, Ayrıntı Yayınları, 2.basım.
**R.Cohen, Jasmine Fardouly, Toby Newton John, (2019), New Media&Society, “#BoPo on Instagram: An experimental investigation of the effects of viewing body positive content on young women’s mood and body image”