17 yaşındayken, ne kadar da hoştur on yedisinde olmak, gelecekteki kocamla tanıştım. Ona aşık olunca bir futbol karşılaşmasında ona eşlik de ettim. Maçta, şapkasını havalara fırlatan genç adamı sessice ve hipnotize edilmişçesine seyrettim. O zamanlar gençler şapka giyerlerdi.
Ruhunda bir şeytan vardı.
Ateşli futbol taraftarları
Bu şeytan gücün kanıtıydı. Dört oğlumuzdan üçü ateşli futbol taraftarları oldular. Futbol dışı kalan 2 numara şimdi aktör ve baba. Kardeşleri futbol izledikleri için yemek fırında yanınca beni rahatlatan da o oluyor.
Biz, "Nasıl oluyor" deriz, "Nasıl oluyor da, kendilerinden başka herkesi kahverengi bir deri parçası için bir yana atıyorlar, unutuyorlar?".
Geçen Salı günü, Türkiye'ye hareket etmek üzereydim. Bizim siyah Labrodor köpeğimiz Maja, diğerlerinden daha da ateşli futbol taraftarı olan üç numarayla kalacaktı.
4 numaranın lise telaşı
Maja ve benimle birlikte kalan 4 numara liseyi bitirme telaşındaydı. Arkadaşlarıyla hep birlikte şehir dışına gidip okul bitirmenin tadını çıkaracaklardı. Maja'ya kimin bakacağı ona da dert olmuştu. Her şeyi ayarladığımı, kendisini rahat ve özgür hissetmesini söyledim. Aklı, geride kalmamalıydı. Rahatlamıştı.
Maja'ya ikimiz bakıyorduk. Maja, benim beşinci bebeğimdi.
Maja'ya 3 numara bakacaktı. Dünya kupası maçları dolayısıyla işinden yıllık iznini almıştı. Haziran boyunca, çalıştığı markete gitmek zorunda kalmayacaktı.
2 numara da futbola aldırmadığı için Maja'nın günlük yürüyüşlerini yaptıracaktı. Yani her şey son derece dikkatlice ayarlanmıştı.
Plan çöküyor
Yola çıkmadan iki gün önce, 3 numaranın Maja'ya bakamayacağı ortaya çıktı. Benim harika planım böylece çöktü.
Otuzlarını süren işkolik oğlum 1 numarayı Maja için aradığımda, karısı maç nedeniyle elindeki işleri ertelediğini anlattı.
Mühim değil, zaten coğrafi olarak onların bakması pek de mümkün değil. Çünkü, Stockholm'un batısında küçük bir kasabada yaşıyorlar. Savcı olan bu oğlumun eşiyle birlikte iki köpeği ve 9 aylık bir oğlu var.
"Problem yok, tamam" dediler. Maja'ya bakabileceklerini öğrenince, birkaç saatlik bir tren yolculuğuyla köpeğimi onlara götürdüm.
Türklerde Brezilya üzüntüsü
İstanbul'a geldiğimde ise Brezilya'ya yenilen Türkler çılgın gibiydi.
Gözlemci olarak geldiğim duruşma iyi gitti. Beş buçuk yıldır cezaevinde olan gazeteci serbest bırakıldı. O akşam, onunla unutulmaz saatler geçirdim. Bu genç kadın, benim en büyük oğlumla aynı yaştaydı.
Sabrın sonu selamet!
İsveç Nijerya'yı yendi. Büyük oğlumun iki minik köpeği heyecanla Maja'ya sarıldılar. Şimdi de, İsveç ile Arjantin berabere kaldı. Bu oğullarım bir mutluluk. Takım ikinci tura çıktı.
Bu dünyada ne büyük, ne küçük? Kim nasıl anlayacak? (EZO/NM)