"Kuaförde çalışmayı sevmiyorum. Akşam eve gittiğimde gürültüden başım ağrıyor, boya kokusundan da hoşlanmıyorum."
16 yaşındaki Ali, kuaförde çalıştırılmaya dört yıl önce, ailede yaşanan ekonomik sıkıntılarla başlamış. Ali diyor ki:
"Okuldayken derslerim çok iyi değildi ama yine de keşke okulda kalsaydım."
Genellikle...
Ali her gün işe saat dokuzda geliyor, mesaisi yine akşam dokuzda bitiyor; biri çocuk beş iş arkadaşıyla birlikte bu koşullarda çalıştırılıyor. İşe ilk başladığında yerleri süpürmek, fön makinesi tutmak, getir-götür işlerine bakmakla görevli Ali artık daha "kıdemli" olduğundan fön de çekiyor, boya yapmasınaysa daha zaman var:
"İşe ilk girdiğimde fön makinesi tutmaktan kolum ağrıyordu. Günde yaklaşık 10 kişiye fön çekiyoruz. Benim de o zamanlar boyum daha kısaydı. Fön makinesini havaya kaldırmak zor oluyordu. Ama en kötüsü perma yapmak, çok kötü kokuyor. Kazandığım para babama gidiyor. Ben bahşişleri alıyorum. Bahşiş almak için de güler yüzlü olmak lazım. Canım çok sıkılsa da, müşteriler kapris yapsa da bir şey diyemiyorum."
Türkiye'de Ali gibi yaklaşık 80 bin çocuk var. Bu nedenle hikayesi çok rastlanır. Medyaysa bu "genel"le değil, istisnalarla ilgileniyor. İstisnai durumlar çoğunluğun hikayesinin üstünü örtüyor, "mutlu" olan "son"lar, başlangıçları unutturuyor. İstisnalar kahramanlaşırken, diğer çocuk işçiler "kahraman olamamalarından" sorumlu tutuluyor.
Ali gibiler ailelerine destek olmak zorunda kaldığından okullarından ayrılıyor ve bu sebepten kuaförlükten başka şansları ileride de pek olmuyor:
"Başka şey yapmayı bilmiyorum. İleride kendi salonum olursa daha güzel olur. Ben çocukları çalıştırmam, çocuklar okula gitsin..."
İstisnai olarak...
İstisnai bir "kahramanlık" öyküsü: Erdem Kıramer.
"Kıramer, kuaförlüğe 13 yaşında zorunlu olarak attığı adımın ardından bugün dokuz salonlu, 300 kişilik bir kurum. O gece 'Efsaneler'den biri olarak sahne aldı ve iki saatlik gösteri boyunca gözlerinden başardıklarının haklı gururu okunuyordu."
Oğlu Emre, "Sosyetenin kuaförü" Erdem Kıramer'in öyküsünü böyle anlatıyor. Anlatı, Kıramer'in uzun yıllar çocuk işçisi olarak çalıştırıldığı gerçeğini görünmez kılıyor. Oğlunun da dediği gibi Kıramer, aslında mesleğe girdiğinde 13 yaşındaydı ve girişi Ali gibi "zorunlu" olarak gerçekleşmişti.
Bu hikayede normalleşen çocuk işçiliği
Medyanın Kıramer'in öyküsünde atladığı Türkiye'de ve dünyada çok yaygın olan "çocuk işçiliği". Binde bir çıkan başarı öyküsü, Ali gibilerin hikayesinin üstünü örtüyor, insanların itiraz etme duygusunu bastırıyor, toplum konuya duyarsızlaşıyor.
Türkiye Berberler ve Kuaförler Federasyonu Başkanı Mustafa Gündoğan'ın bianet'le görüşürken belirttiği gibi ekonomik işlerde çalışan çocukların kaçının erkek/kadın berber ve kuaförlerinde olduğunu tahmin etmek zor. Ancak bianet'in konuştuğu kadınların da aktardığına göre hemen hemen her kuaförde en az bir çocuk işçi bulunuyor.
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün (DİE) 1999'da gerçekleştirdiği Hanehalkı İşgücü Anketi'ne göre Türkiye'de 6-17 yaş grubunda bulunan 16 milyon çocuğun yüzde 10'u ekonomik işlerde çalışıyor. Ticaret ve hizmet sektöründe çalışan çocukların sayısıysa aynı araştırmaya göre 327 bin. 2006'daki Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) araştırmasına göreyse 10-17 yaş grubundaki 958 bin çocuk çalışıyor.
Kıramer'in öyküsü gibi öyküler, 80 binde bir çıkıyor
bianet'e Türkiye'deki berber ve kuaförlerle ilgili bilgi veren Gündoğan, Federasyon'a bağlı yaklaşık 80 bin civarında işyeri bulunduğunu söylüyor. Bir işyerinde çalışan toplam kişi sayısıysa ortalama 5. Çocuk çalışan sayısının ortalama bir olduğunu düşünürsek yaklaşık 80 bin çocuğun bu sektörde çalıştığını tahmin etmek mümkün.
"Kıramer'inki gibi bir öykü binde bir çıkıyor" cümlesi de bu tahmini yapınca iyimser kalıyor; hata "80 binde bir" diyerek düzeltilebilir. Diğer yandan Gündoğan'ın da dediği gibi "İlköğretim sekiz yıl zorunlu olunca sektörde çalışan çocuk sayısında azalma var".
Çocuklar 12 saat çalıştırılıyor
Peki 12 saat çalıştırılan bu çocuklar kişisel gelişimleri için zaman buluyorlar mı? Çocuklar sigortalı mı, güvenceleri var mı, çalışma koşulları denetleniyor mu? Konuştuğumuz kadınların, çocukların sigortasız çalıştırıldığı konusunda deneyim birliği var.
Sektördeki yaklaşık 80 bin çocuğun kaçı Kıramer olabilecek, bu biraz tesadüflere kalmış görünüyor. Çünkü bu alanı düzenleyen, çocukların geleceğini önemseyen veya korumaya alan bir devlet figürü ne yazık ki Türkiye'de bulunmuyor.
Oysa Türkiye, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne (ÇHS) taraf olduğunda çocukların durumunu tesadüflerle değil, yasalarla düzenleyeceğini taahhüt etmişti. Ayrıca Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 182 numaralı sözleşmesini onaylayan ülkeler -Türkiye de bunlardan biri- çocuk işçiliğinin kötü koşullarını bertaraf etmeye mecbur tutuluyorlar.
İş kanununa göreyse çocukların bazı işlerde çalışması tamamen yasak, çocuk işçilerin sağlık kontrollerinin düzenli yapılması ve çocukların kendilerini koruyan yasalardan haberdar olması gerekiyor. (GG/TK)