Öğrenciler Cilavuz Köy Enstitüsü bahçesinde ders çalışıyor (Perihan Akçam, oturan grupta sol başta)
Varolan okullardan yetişenler köylere gitmiyordu. Böylece köyden öğrenci alıp köye gönderme fikri şekillenmeye ve kabul görmeye başladı. Kurtuluş savaşı döneminde de aktif görevler almış olan Mustafa Necati’nin bakanlığa getirilmesiyle eğitim alanında yeni atılımlar başladı.
22 Mart 1926 tarih ve 789 sayılı Maarif Teşkilatına Dair Kanun uyarınca, köy ilkokullarının öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere 1927-28 öğretim yılında Kayseri Zincidere ve Denizli’de iki “Köy Muallim Mektebi” açıldı. (1909'da “Öksüzler Yurdu” olarak yapılan Zincidere’deki okul daha çok, savaşlarda ölen asker çocuklarını almasıyla bilinir.)
Köy Enstitülerinin de yolunu açan kurumlardan biri olan bu okullar, ders programları ve işleyişi bakımından özgün bir deneyimdi. Köy Enstitüleri gibi ziraat ve iş dersleri ağırlıklı olarak veriliyordu. Zincidere’de 30 dönüm tarla ve 6 dönüm bağ vardı.
Buradan yetişenler daha çok “başöğretmen” olarak derslere girmenin yanında okuma yazma kursları, teknik ve ziraat konularında köylüye rehberlik ve bölgede ilkokullar açılmasını da üstlenmişlerdi.
Öğretmensizlik
Süreç içinde 36 bin köyün öğretmensiz olduğu Türkiye de on binlerce öğretmen açığının bu iki okulla kapatılmasının olanaksız olduğu görüldü.
Bu açığın ancak eğitmenler eliyle yürütülmesine karar verilerek, eğitmen yetiştirme projesine ağırlık verildi. Köy muallim mektebi mezunları da başöğretmen sıfatı ile eğitmenlere rehberlik ve altyapı çalışmaları yapacaktı.
Bu amaçla, her 10 köye rehberlik edecek bir başöğretmen görevlendiriliyordu. Başöğretmenlerin organizasyonunda, imece usulü köylere okullar yapılıyor, Zorunlu olan masa, oturak gibi basit ders araçları da üretiliyordu.
Sağda Perihan Akçam
Sayısal tablo
Milli Eğitim Bakan Mustafa Necati’nin projesi olan ve cumhuriyet döneminin ilk köy öğretmenlerini yetiştiren Köy Muallim Mektepleri 1932–1933 öğretim yılında gerekli verim alınamadığı gerekçesiyle kapatıldı. Yoğun çabalara karşın, 1933-1934 öğretim yılı, şehirlerde beş sınıflı ilkokul sayısı 1192, köylerde çoğu 3. sınıfa kadar olan 4 bin 999 ilkokula ulaşılabildi.
Çocukların zorunlu olmadığı için, ara sınıflardan okulu terk etmesi de yaygındı. Bunlar, velileri tarafından tarıma, ya da yasa dışı olarak varlığını sürdürmekte olan imamlara yönlendiriliyordu. Tonguç’un aktarımıyla, “1927-28 öğretim yılı şehir ilkokullarına kayıt yaptıran 64 bin 197 öğrenciden beşinci yıla gelindiğinde 22 bin 548’inin kaldığı, bunlarında ancak 17 bin 500’ünün mezun olduğuydu”
Okul binaları genellikle öğrenciler ve halk tarafından yapılıyor devlet araç gereç desteği sağlıyordu. Kullanılmayan bir ev, kahve ya da köy odaları okul olarak kullanılabiliyordu. Yani Sorun okul yokluğu değil, sadece öğretmen yokluğu idi.
Köyden köye
Eğitmen kursundan bir yıl sonra, eğitim süresi ilkokul üzerine beş yıl olan, daha donanımlı öğretmenler yetiştirmek için 1937 yılında; İzmir/Kızılçullu, Eskişehir/Çifteler, Kırklareli / Kepirtepe, Kastamonu / Gölköy’de olmak üzere 4 “Köy Öğretmen Okulu” açıldı.
Köylerden alınan öğrenciler, eğitildikten sonra köye öğretmen olarak gönderilecekti. Köy Öğretmen Okulu’nu bitiren öğretmenler, köylerden alındığı için, köyde yaşayabilecek, halkla kaynaşabilecek ve köy yaşamına olumlu etkilerde bulunabileceklerdi.
1936-37 öğretim yılında açılan ve öğrencilerini köyden alan dört köy öğretmen okulunda yetişen öğretmenler köylere gönderilmeye başlandı. Ardından köye, gene köyden gelen eğitmenler gönderilmeye başlandı. Bunlar köylerde az da olsa bir canlılık yarattı ama yetmedi.
Öğretmenler, eğitim-öğretim çalışmalarının yanında köylüye okuma yazma kursları açıyordu. Köylünün ihtiyaçlarına göre, sağlık, ziraat, demircilik ve marangozluk gibi konularda da onlara rehberlik ediyorlardı.
Köy öğretmen okullarının bünyesinde bir uygulama ilkokulu, bir orta kısım, diğeri de öğretmen okulu olmak üzere üç bölüm vardı. Bu okulların gelişimi sürerken, Köy Enstitüleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle Köy Öğretmen Okulları kapatıldı.
Eğitmen Kursları
İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, kadrosuyla birlikte öğretmen yetiştirmenin yeni yolları bulmak doğrultusunda çok çalıştı. Sonuçta, askerliğini çavuş veya onbaşı olarak yapanların bir yıl kurstan geçerek köye “eğitmen” yapılamasına karar verildi.
Daha yasası çıkmadan bu proje ilk olarak 1936-1937 öğretim yılında Eskişehir-Çifteler'de başlatıldı. Uygulama derslerinde ve gittikleri köylerde başarılı oldular. Sonuç Tonguç ve arkadaşlarını cesaretlendirdi.
11 Haziran 1937'de çıkarılan 3238 sayılı Eğitmen Kanunu'nun birinci maddesinde “… Nüfusları 400’ün altında ve öğretmen gönderilmesine elverişli olmayan köylerin, öğretim ve eğitim işlerini görmek, ziraat işlerinin fenni bir şekilde yapılmasını sağlamak için köylülere rehberlik etmek üzere köy eğitmenleri istihdam edilir,” denmekteydi.
Cılavuz Köy Enstitüsü öğretmenleri
Eğitmen her şey
Anlaşıldığı üzere eğitmenlere, öğretim sorununun dışında da sorumluluklar yüklenmişti. Köye gönderilen eğitmenler ilköğretimin ilk üç sınıfında görev aldılar. Daha ileri sınıflar için Köy Öğretmen Okulu mezunları görevlendirildi.
Yasanın uygulanmasına yönelik talimatnamedeki görev tanımında ise “Eğitmenler köyde hem öğrencilerin hem de yetişkinlerin genel eğitiminde, ayrıca köylüye modern tarım tekniklerinin öğretilmesinde görevlidirler…” diyerek eğitmenlere köyün toplu gelişimi için önemli sorumluluklar yüklüyordu.
Ayrıca bu Eğitim Talimatnamesinde “eğitmenleri iş başında yetiştirmek ve onların işleyemediği zor konuları işlemek üzere sekiz on eğitmen çalışan köylerden oluşan her eğitim bölgesi için bir gezici başöğretmen görevlendirilir,” denerek eğitmenlere mesleki rehberlik yapacak önlemler de alınıyordu.
Eğitmen başarısı
Eğitmenleri yetiştirmek için açılan yerlerin çoğu daha sonra kurulacak Köy Enstitülerine de ev sahipliği yaptılar. Çünkü kısmi alt yapısı, coğrafi konumu ve öğretim kadrosu uygun olan bu yerlerde Köy Enstitülerinin açılması daha kolay oldu.
Açılan Eğitmen kurslarında 30’u kadın, 8 bin 645'i erkek 8 bin 675 eğitmen yetiştirildi. Bunlar Türkiye genelinde 7 bin 90 okul açtılar. Bu üç yıl süreli ilkokullar, 1946-1947 öğretim yılına gelindiğinde 210 bin 863 öğrenci kapasitesine ulaştı. Eğitmenler 1 milyon 600 bin köy çocuğunu eğitim-öğrenim görmesini sağladı.
Eğitmenlerin köylerde uygulayacağı programa ilişkin hazırlanan kılavuz kitapta, haftalık çalışma çizelgesi ve üç yıla yayılmış Türkçe, matematik, yurt ve sosyal yaşama ilişkin derslerin programı vardı. Bu kitap işlenecek konuları ve öğrencilere nasıl aktarılacağı konusunda öğretim yöntem bilgilerini de içeriyordu.
Sol başta Perihan Akçam
Kadın Eğitmenler
Az da olsa kurslara kadın eğitmen adayları da alındı. Kadın eğitmenler köylerde, öğrenci yetiştirmenin yanında köydeki kız çocuklarına dikiş nakış, ev idaresi, sağlık bilgisi öğretiminde daha başarılı olmuşlardır.
Kadın eğitmenle birlikte hükümet demirbaş olarak köylere dikiş makinaları ve gerekli olan diğer araçları da veriyordu.
1939'da toplanan I. Eğitim Şurası'nda, köylüye sadece okuma yazma öğretmenin yeterli olmayacağı, Köy öğretmeninin çok yönlü yetiştirilmeleri gerektiği vurgulanarak, yeni açılacak kurumlara “Köy Enstitüsü” isminin verilmesi uygun görüldü.
Ön Çalışmalar
1926 Kayseri-Zincidere’de ve1927'de Denizli’de açılan “Köy Öğretmen Okulları" ve Eğitmen Kursları gibi çabalar uzun yıllar sürdü, fakat ortaya sağlıklı bir öğretmen yetiştiren kurum çıkarılamadı. Ta ki Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç Köy Enstitülerini kuruncaya kadar.
Köylerde yaşayan nüfusun yüzde 80'i Türkiye’deki gelişmelerden, cumhuriyetin yarattığı değerler ve değişimden pek haberi yoktu, Osmanlı'da nasıl yaşıyorlarsa hayat öyle devam ediyordu.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin 1931 programında hedef “kuvvetli cumhuriyetçi, milliyetçi ve laik vatandaşlar yetiştirme …” idi. Köy Enstitüleri Yasası da “… bu kadar öğretmenin çabuk, kolay ve iyi yetiştirilmesi için yeni ve pratik usullere ihtiyaç vardır,” cümlesiyle gerekçelendirildi.
28 Aralık 1938’de Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı, 31 Ocak 1940’ta İsmail Hakkı Tonguç İlköğretim Genel Müdürü oldular. Köy öğretmen okullarında yetişen öğretmenlerin başarıları, “Enstitü” atılımı konusunda H. Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’u yüreklendirdi. Öğretmen yetiştirmedeki bu deneyimler, bir anlamda Köy Enstitüleri’ni doğurdu.
Çok yönlü çalışmalar
Öğretmen yetiştiren okullara yönelik denemelerin yanısıra çok yönlü araştırmalar da yapılıyordu. Bu amaçla yurt dışından uzmanlar getirildi, Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Macaristan’a eğitim eğitim gezilerinden satır başları şöyleydi.
- Türkiye eğitimde atılımı acilen başlamalıdır; Batı’da 100-150 yıl önce başladı.
- Avrupa’nın uygulamalarının ülke koşullarına uyumu konusunda, araştırma ve ön uygulamalar gerekir.
- Eğitim köyün canlandırılması davası olarak da ele alınmalıdır.
- Planlama ve yasa düzenlemelerle köyde eğitim yaşamsal bir önem taşıyor.
Yasa ve muhalefet
Köye gitmek, köylerde öğretmenlik ve yöneticililk yapmak hiç çekici değildi. Özellikle Köy Enstitülerinin kurulacağı bölgeler mahrumiyet bölgeleriydi.
Daha önce bu bölgelerde denenen köy öğretmen okulları ve yatılı bölge okullarında yoğun sorunlar yaşanmıştı.
Bu zorlu durum Temmuz 1939'da Birinci Maarif Şurası’nda değerlendirildi. Buna göre hazırlanan yasa taslağı Meclise sunuldu. Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Yahya Kemal Beyatlı, Emin Sazak ve Kazım Karabekir taslağa muhalefet ettiler.
Bu kadro içinde yer aldıkları Demokrat Parti'de de Köy Enstitülerinin kapatılmasında etkin rol oynadılar. Kimisi Köy enstitülerine sağlanan olanakları, Sovyetler Birliği'ndeki “Politeknik Okulları"na benzettiler. Kimisi de 1924’ten başlayarak, John Dewey dahil yurt dışından getirilen uzmanların görüşleri doğrultusunda hazırlanan dış kaynaklı okullar olduğunu söyleyerek, cahil halkı, daha kurulmadan Köy Enstitülerine karşı kışkırttılar.
Oysa, Köy Enstitüleri ülke gerçeklerinden kaynaklanan, dönemin eğitim sorunlarını çözmeye yönelik ve Türkiye’nin eğitimcilerince geliştirilen özgün bir projeydi; günün koşulları doğurmuştu.
Bir ilan |
Öznur Yardımcı Dirik ve Akın Dirik'in 20 Nisan 2021'de Birgün gazetesinde çıkan 2020'de kaybettikleri Cılavuz Köy Enstitülü babaları Galip Yardımcı için verdikleri ilanı aynen paylaşıyoruz. Cılavuz Köy Enstitüsü ilk mezunlarından Geçen yıl, Köy Enstitüleri kuruluşunun 80. yıldönümünde, 1920'li yılların başında, Ardahan'ın Saskara (Koyunpınarı) köyünde, yoksul bir ailenin çocuğu olarak doğan ve nüfusa Karip olarak yazdırılan, 1940 yılı Nisan ayında Kars'da açılan Cılavuz Köy Enstitüsü'ne yaşı küçültülerek kaydedilen; okulun en uzun boylusu olarak törenlerde önde bayrak taşıması ile övünen, 1945 mezunu olarak öğretmenliğe başlayıp; köyünden pek çok aydın, ilerici, çağdaş öğretmen, yazar, biliminsanı, avukat, doktor... yetişmesine katkıda bulunan, 60'lı yıllarda çocuklarının eğitimi için İstanbul'a göçen; mahkeme kararıyla adını "Galip" olarak değiştiren; İstanbul'a okumak için gelen köylüsü her gence evinin kapısı daima açık olan; iyi eğitim alan iki torununun başarı ve çalışmalarıyla gurur duyan, Birlikte sofraya her oturuşumuzda, tabağına konan yemeklere bakıp çok olduğundan şikayetle; "Akın, Akın;... sen 945'de neredeydin ?!... O zamanlar olacaktın ki !...." nakaratı ile takılıp; 2. Dünya Savaşının sürdüğü zor günlerde Enstitü yemekhanesinde çıkan tek kap yemek ve bir dilim somun ekmeğini hatırlatan, 1977'de, ODTÜ'deki dokuz aylık, 'Rektör Hasan Tan Boykotu' sırasında, öğrencilerin boykot taleplerini haklı bularak kızına; "Ankara'da kal ve okuluna sahip çık" deme yürekliliğini gösteren, Yokluğuna alışamadığımız sevgili babamızı, 30 Yıldır yarenlik, dostluk, arkadaşlık yaptığım "Galip Bey"i çok özlüyoruz... Karip olarak doğdu, Galip Hoca olarak yaşadı, "Pandemi yasakları" içinde, ancak iki yakınının katılabildiği törenle,100 yıllık ömrünü bir "Garib" olarak tamamladı. Köy Enstitülerinin kururuluşunun 81. yıldönümünde; Yaşamları boyunca onurlu mücadele veren sevgili babamızı ve kaybettiğimiz tüm Köy Enstitülüleri minnet, sevgi ve saygıyla anıyoruz. |
Cılavuz Köy Enstitüsü |
Eğitmen yetiştiren okul (1937) Cılavuz (En Güzel Çiçek) Köy Enstitüsü (1938) Kazım Karabekir İlk öğretmen Okulu (1956-1976) Kazım Karabekir Anadolu Öğretmen lisesi (1990-2014) Enstitü’den 1951’e dek toplam 989 öğrenci mezun oldu. Yazar Perihan Akçam, yazar Dursun Akçam, TÖB-DER Genel Başkanı Gültekin Gazioğlu Cılavuz Köy Enstitüsü mezunlarından. Fotoğraflar Perihan Akçam Arşivi'nden. Çok teşekkürlerle. |
(TD/APK)
Köy Enstitüleri 81 yaşında/ Tahsin Doğan
1/ Osmanlı'dan Cumhuriyet'e okullar, okullaşma
2/ Köy Enstitülerinin yolunu açan okullar
3/ Köy Enstitülerinin misyonu neydi?