Fotoğraflar:burakozguner.com
Kötü olmak bir oluş iken iyi kalabilmenin bir mücadele hali olduğuna inanıyorum. Herkesin kendi hayatıyla fazlasıyla meşgul olduğu böylesi bir devirde, başkalarının da sesini duyabilmek, özellikle konuşamadığı için biz insanlar tarafından anlaşılmayan, görülmeyen hayvanlar adına dik bir duruş sergileyebilmek, iyi olma mücadelesinin en ilham verici hali.
O zamanlar küçüktüm, oturduğumuz sitede herkes tarafından “tuhaf” olarak nitelendirilen bir kadın vardı.
Sokakta ne zaman zor durumda bir hayvan görse evine alır, tedavisini üstlenirdi. Bir gün yavru bir kediyi sevmek için merakıma ve heyecanıma karşı koyamayıp, kadının evine gitmiştim.
O anda, o küçük yaşımda, kadının hayvanlar için verdiği emeğe ne kadar hayran kaldığımı ve toplum tarafından “tuhaf” olarak damgalanan bu güzel kalpli kadın sayesinde, kafamda “tuhaf” olma halinin benim için olumlu bir anlam ifade etmeye başlayışını unutamıyorum.
Tüm canlıların sesi olmak
Bundan seneler sonra, Burak’ın hayvan hakları için verdiği mücadeleyi okuduğumda da yine aynı hayranlığı hissettim. Burak’ın, hak ihlaline uğrayan tüm canlıların sesi olma yolculuğunu annesi Eray Özgüner'e sordum.
Şu yanıtı aldım:
“Burak bu dünyaya özel bir amaçla gelmiş bir çocuktu. Bir görevi vardı. Sekiz yaşında kocaman insanların, yöneticilerin yapamadığı, yapmak istemedikleri, yaşam haklarını hiçe sayan davranışları karşısında çok büyük bir mücadele yürüttü.
"Sekiz yaşındaki Burak, canı kanı, kalbi olan hayvanları yaşatmak için gecesini gündüzüne katmıştı. Mücadelesi sonuç vermişti, belediye artık hayvanları zehirlemeyi bırakmıştı ama ne yazık ki insanlar zehirlemeye devam ediyordu. Burak’ın yüreği, daha sekiz yaşındayken bu acıları gördü, derinden hissetti.”
Burak Özgüner Teşvik Bursu
Yaşından çok daha büyük bir farkındalığa sahip olan Burak, 15 yaşına geldiğinde ise, Hayvanların Yaşam Haklarını Koruma Derneği’nde gönüllü olarak çalışmaya başladı.
“Ergenliğe geldiğinde, bütün hak ihlallerine karşı, bütün aktivitelere katılmayı kendine bir görev bildi. Sekiz yaşından otuz iki yaşına kadar, ben annesi olarak, hiç dinlendiğini, tatil yaptığını, kendine vakit ayırdığını hatırlamıyorum.
"Hep bir acelesi vardı, zaman yetmiyordu Burak’a. Bu kötülüklerle dolu dünyada ayakta kalmaya çalışırken, hep bir umudu vardı.”
Burak’ın 9 Kasım 2019 tarihindeki vefatından sonra, mücadelesi ve fikirlerinin başkalarına da ilham vermesi amacıyla ailesi ve sevenleri BurHak Çalışma Merkezi'ni kurdu. Burak gibi yaşadığı dünyayı değiştirmek için ayağa kalkan 17 aktivist öğrenciye de “Burak Özgüner Teşvik Bursu” veriliyor:
“BurHak’ı kurduktan sonra öncelikle aktivist üniversite öğrencilerine burs vermeyi planladık. Bu bizim için çok değerliydi çünkü bu seçtiğimiz öğrenciler niyet mektuplarını bize gönderdikleri zaman, günlerce ağladık.
"Hangisine vereceğimiz konusunda günlerce düşündük. 17 aktivist öğrenciye burs verebildik. Burak’ın doğum gününde bu aktivist öğrencileri davet ettik. Hepsini BurHak’ta ağırlayacağız ve onlarda Burak’tan bir parça bulacağımı düşünüyorum hep.”
Bursiyerler Burak'ı anlatıyor
17 Eylül’de gerçekleşecek olan “Burak Özgüner Hayvan Hakları Buluşması” için davetli olan Burak Özgüner bursiyerlerinden Taha Gökçe, Burak’ı şöyle anlatıyor:
“Benim Burak’la tanışmam Burak'ı kaybedişimizden yaklaşık bir yıl sonra sevgili Aslı Alpar'ın Burak'ın doğum günü için Kaosgl.org'a yazdığı köşe yazısı sayesinde olmuştu.
"Daha sonrasında Burak'ın hayatını araştırmamla birlikte yaptıklarını ve düşlediği dünyayı her duyduğumda heyecanlanmış, düşlediği dünyanın içinde yaşamanın ne kadar huzurlu olacağını düşünmüştüm. Hiç tanışmasam da vegan olmamda onun da payının olduğunu düşünüyorum.
"Yaptığı aktivizmin hayvan özgürlüğü için gerçekten hareket içerisinde çok değerli bir yerde olduğunu yıllar içerisinde hep gördüm. Şimdi Burak'ı düşününce içimde sadece onunla küçük bir sohbet edemeyişimin hüznü dışında, o beni hiç tanımasa bile hayatıma nasıl katkıda bulunduğunu görünce mutlu oluyorum.
"Aslı'nın Burak'ın doğum gününü kutlamak için yazdığı yazı ile tanımam ve onun adına yapılan bursun bursiyerlerinden olmam ve tam da şimdi, doğum günü için yapılan etkinliğe davet edilmenin şaşkınlığı içerisindeyim.
"Her ne kadar Burak'ı kaybetmiş olsak da mücadelesinin devamını sağlamak için verdiği çabanın tohumlarından biri olduğumu hissediyorum. Aydın'da 8 Martta ‘Kadına, hayvana, yeryüzüne özgürlük’ sloganını atarken hissettiğim o güçlü duygunun eseri ve bütünleşik mücadeleyi örmek için verdiği mücadele gerçekten çok değerli.
"Vegan, kuir feminist bir yaşam sürme zorluklarını yaşadığım ve iktidarların kendinden olmayana saldırdığı zamanlarda Burak Özgüner bursu hayatımın en sıkışık ve zor olduğu bir aşamasında resmen bana yeniden nefes alabileceğim bir alan açtı.
"Belki de somut anlamda çok gözükmese bile burs sayesinde yapabildiklerimi, güç aldığımı, hayatıma devam ederken aktivizmimi yapmama olanak sağladığını düşününce benim için bu bursun sadece ‘belirli bir para’ olmaktan çıktığını düşünüyorum. Bu yüzden samimi bir şekilde iyi ki Burak bu dünyadan geçmiş, iyi ki onu tanımışım diyebiliyorum. İyi ki doğdun Burak!”
“İyi ki doğurmuşum, iyi ki doğdun canım ciğerim. Seni unutturmamak için ömrüm boyunca mücadele edeceğim. “
Biz de bianet olarak başta hayvan hakları olmak üzere yapılan tüm hak ihlallerinin karşısında olduğu için, “iyi olma” mücadelesini sonuna kadar verdiği için, doğum günü olan 15 Eylül’de onu bir kez daha anıyor ve “İyi ki doğdun Burak!” diyoruz.
Bu yıl ilki gerçekleştirilecek olan “Burak Özgüner Hayvan Hakları Buluşması” 17 Eylül’de Sarıyer’de, Büyükdere Güzelleştirme Derneği bahçesinde saat 11.00’da başlayacak, gitmek isteyen herkese açık bir etkinlik.
Ayrıca etkinliğin sonuna doğru Burak’ın verdiği mücadeleye dair söyleyecek bir şeyleri olan herkese “açık mikrofon” ile konuşma fırsatı tanınacak.
(EK/EMK)