Elektronik ortamı bir "mecara" olarak oldukça erken kullanan kişilerden birisiyim. İki önemli yararını fark etmiştim yıllar önce: İlki ifade etmek istediklerimi, onları dinleyecek, öğrenmek isteyecek kişilere, üstelik de bir rahatsızlık duygusuna neden olmadan dile getirme olanağı vermesiydi. İkincisi de herkesin her zaman ulaşabileceği sürekli güncellenen bir arşiv olma niteliğiydi.
Bunların yanında zaman zaman geriye dönüp, daha önce ne dediğime baktığım ve eğer varsa, kendimdeki değişimi izleyebildiğim bir mecra olması, böylelikle bir anlamda bir bellek oluşturması da önemsediğim diğer olanaklarıydı.
Çeşitli konularda oluşturduğum sitelerde düşündüklerimi, hissettiklerimi, yaptıklarımı, deneyimlerimi, ilgi alanlarımı ve desteklenmesi gereken konuları paylaştım, paylaşmayı da sürdürüyorum.
Servis sağlayıcımın bir hatası sonucu sahipliği benden çıkan sutlas.com adresinden sonra yaklaşık beş yıldır da sutlas.gen.tr adlı adreste bunların hepsini görmek mümkün.
22 Ağustos'ta Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu(BTK) tarafından gerçekleştirilmeye başlanan "filtreleme" konusunu aynı gün araştırırken kurumun sayfasında bir bölüm(1) dikkatimi çekti. Bu bölümde sitelerle ilgili bilgiler yer alıyordu. Deneme amaçlı olarak kendi sitemin adresini yazdığımda siteme dair temel bilgilerin sıralandığını gördüm. Bu bilgilerin arasında bir bölüm daha yer alıyordu. Sizin de eğer incelerseniz görebileceğiniz gibi "KATEGORİ" ara başlıklı bu bölümün sol tarafında İngilizce olarak "Trusted Source (=güvenilir kaynaktan)" biraz ilerisinde de Türkçe "Kötü Niyetli Siteler" ibaresi yer alıyordu.
Kötü niyetli siteler
Bu kez sahibi olduğum ve güncellediğim Sağlık Hakkı ve Hasta Hakları Platformu'nun hastahaklari.org, Sağlık Hakkı Hareketi Derneği'nin saglikhakki.org sitelerini sorguladım. Bunlarda aynı bölümde herhangi bir şey kayıtlı değildi. Ama mezunu olduğum İstanbul Tıp Fakültesi'ndeki arkadaşlarımla birlikte kendimizi anlatmak için oluşturduğumuz itf80liler.org adresiyle, yine güncellemesini üstlendiğim nevinsutlas.net adreslerindeki sitelere baktığımda da aynı ibarenin yer aldığını gördüm. Çok belli ki birileri orada bu veri tabanını oluştururken çözümleyemediği siteler için bu nitelendirmeyi yapıyor.
Şu anda okuduğunuz yazılar ve yukarıda söz ettiğim konuların yer aldığı siteme sizler de bir göz atın ve BTK'nın resmi kanaatini paylaşıp paylaşmadığınızı, çevrenizle birlikte lütfen bana da bildirin.
Bu duruma biraz sinirlensem de, durmadım, iş edindim ve Bilgi Edinme Hakkı kapsamında, elektronik ortamdan BTK'nın sitesine girerek, bu amaçla hazırlanmış bölüme durumu şöyle bir soruyla ilettim(2):
"Başvuru Konusu: sitemle ilgili nitelendirme; Başvuru Detayı: sahibi olduğum sitenin adresini sorgulama sayfanıza yazıp sorguladığımda "KATEGORİ" bölümünde "Trusted Source/Kötü Niyetli Siteler" şeklinde bir nitelendirme ile karşılaştım. Bu ibarenin neye dayanarak konulduğunu ve ne zamandan beri orada yer aldığını konuyla ilgili yasal haklarım saklı kalmak kaydıyla öğrenmek istiyorum. Bilgi edinme yasası çerçevesinde bu soruma yanıt bekliyorum."
Bunları yazıp gönderince bir başvuru numarasıyla birlikte "Başvurunuz başarıyla alınmıştır. İlginiz için teşekkür ederiz" şeklinde bir yanıt aldım.
Henüz Yanıt Yok
Bu durumu bianet hukuk danışmanı ve basınla ilgili hukuksal konularda başımız sıkıştığında her türlü bilgiyi aldığımız uzmanımız, sevgili Av. Fikret İlkiz'e ve yine bianet'te bilişim konusunda yazan, bizi bilgilendiren sevgili Yaman Akdeniz'e de durumdan ve başvurumdan söz ettim.
Bir gün sonra, 23 Ağustos'ta posta kutuma düşen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Tüketici ile İlişkiler Müdürlüğü tarafından gönderilen mesajda "Başvurunuz Kurumumuz ilgili birimi olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının [email protected] adresine yönlendirilmiştir. Yapılan inceleme sonucu söz konusu başkanlığımızca tarafınıza cevap verilecektir. Bilgilerinizi rica ederiz," deniliyordu.
Şu ana kadar Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde yanıt verilmesi için gerekli olan 15 işgünü sürenin 10 günü geçmiş durumda. Hükümetin kararıyla "tatil edilen" dokuz günlük bayram süresinin bu süreden düşülüp düşülmeyeceğini şu anda bilemiyorum. Ama düşülmezse beş gün içinde olumlu olumsuz bir yanıt verilmesi gerekiyor. Ancak söz ettiğim sitelere dair nitelendirmelerde şu ana kadar bir değişiklik yok.
Evimde ve bianet'te herhangi bir filtreleme yazılımı kullanmıyoruz, dolayısıyla internete girdiğimde yukarıda söz ettiğim sitelerin filtrelenip filtrelenmediğini bilmiyorum. Ama belirttiğim nitelendirmenin bunun için "yeterli" bir gerekçe oluşturabileceğini düşünüyorum.
Şüyûu vuku'undan beter!
Birisi, bir kurum, üstelik "devlete ait bir kurum" resmi belgelerinde ya da kurumların resmi ortamlarında, herhangi birisi, ya da bir kişinin herhangi bir ifadesi ya da tutumundan yola çıkarak "kötü niyetli" diye bir nitelendirmede bulunuyorsa, normal davranış, bunun kabul edilmesi olacaktır.
Daha doğrudan söylersem "güvenilir sayılan" birileri benimle ilgili böyle bir nitelemede bulunursa, beni kişisel olarak tanımayanların ortalama davranışlarının, bunu "doğru" kabul ederek, en azından böyle olma olasılığından kuşkulanarak bir tutum alması doğaldır.
Söz konusu nitelendirmeye maruz kalan herhangi birisinin, bu ülkede "potansiyel bir tehdit" altında olacağı açıktır. Bunun uç örnekleri bu ülkede yaşanmış, salt böyle nitelendirmelerle yaşamlarından olan kişiler olmuştur.
Hukuk devletinin anlamı
Hukuk devletlerinde idarenin ve bu idarede yeki kullanan ve bir sorumluluk üstlenen tüm idareci ve görevlilerin her eylem ve tutumları "hukuki" ama bununla birlikte en azından "kanuni" olmak zorundadır.
27 yıl devlet memurluğu yapan bir kişi ve devletin bir görevlisi olarak, kimi akla zarar ve nasıl kanunlaştığını çok bildiğimiz "aslında hukuki dayanağı" olmayan kanunlar dışındaki tüm kanunları hizmet verdiğim insanların, vatandaşların lehlerine olacak şekilde, onlara zarar vermeyecek biçimde uyguladım ve uygulanmasını savundum. Bunun da bir kamu görevlisi için her şeyden önce geleceğini düşünüyorum.
Buradan yola çıkarak yurttaşlara hizmet verme konusunda devlet ve görevlilerinin, görevlerini yaptıkları sırada, kişisel ya da herhangi bir hukuki sürece dayanmayan kişisel kanaatlerine göre davranamayacaklarını savunuyorum.
BTK'nın 22 Ağustos 2011'den bu yana uyguladığı "filtreleme" konusunda ne filtrelenmekte olan sitelere ilişkin, ne de bunların nedenlerine ilişkin bir bilgi verilmemektedir.
Şimdiye kadar doğru ya da yanlış ama bir "mahkeme kararıyla" yasaklanan siteler, bu tarihten bu yana, yukarıda yaşadığım kişisel örnekte de görüleceği gibi "hukuki dayanağı olmaksızın" filtrelenerek erişimi engellenebilecektir.
Bu uygulamanın somut karşılığı "düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlâli"dir. Üstelik bu bir kamu kurumu tarafından yani kurumsal olarak ve herhangi bir gerekçeye dayanmaksızın yapılmaktadır.
Getirilen bu düzenleme ile ilgili olarak, yalnızca benim gibi "potansiyel (veya doğrudan) mağdurları" değil, bu ülkede "düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan" herkes tutum almalı, yalnız bu hakkı değil, bununla beraber "bilgiye ve ifadeye ulaşma ve yararlanma hakkını" da aramalı ve hesap sormalı, "bunu neden yapıyorsunuz ve neye dayanarak bu hukuk dışı uygulamayı getiriyor, özgürlükler çağında insanları karanlıklara mahkum ediyorsunuz" demelidir. (MS)