Bu yazı basın özgürlüğü adına dayanışmayı gerçekleştirenlere teşekkür yazısıdır.
Dünyanın herhangi bir yerinde bir gazetenin yayınlarını ve gazeteciliği suç ve sadece suçlamaları delil sayarak, ceza hukukunu bu amaçla kullanmak isteyen zihniyetlerin tümüne karşı gösterilmiş bir dayanışma örneğini; demokratik hukuk devleti ve insan haklarının korunmasında çok değerli bir adım olarak kabul etmeliyim.
Düşünce ve ifade özgürlüğü hakkından, bu hakkı insanlara vermekten hiç kimse korkmasın.
Çünkü, “Hiçbir şey dokunulmaz değildir.
Herkes, her türlü düşünceyi, ideolojiyi, dini, kendi adına ifade etme ve açıkça söyleme hakkına sahiptir. Hiçbir düşence, en saçma, en berbat olanlar dahi, kabul edilemez değildir.
Her tür düşünce, söz ya da inanç, eleştiriye, mizaha, alaya, parodiye, karikatüre ve taklide konu edilebilmelidir” (Raoul Vaneigem. İfade Özgürlüğü Üzerine Düşünceler. Dost yay., 2018). Bu eserden Cemal Baki Akal’ın sözleriyle; “Dokunulmaz olan hiçbir şey yoksa, bu ifade özgürlüğünün herkese yararı olacaktır. Yalnızca o, insanları kendileriyle ve dünyayla barıştırabilecektir”.
Düşünce ve ifade özgürlüğü suçlanamaz, gazetecilik suç değildir. Ceza hukuku basın özgürlüğünü hiçe saymak ve baskılamak için kullanılan bir araç değildir, amaç insandır.
Cumhuriyet gazetesinin yargıda yolculuğu 18 Ağustos 2016 tarihinde açılan soruşturmayla başladı. 25 Nisan 2018 tarihinde İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi “Cumhuriyet Gazetesi” davasında sanıklar hakkında mahkûmiyet kararı verdi.
26 Aralık 2016’da daha ceza davası açılmadan önce Cumhuriyet gazetesi yönetici ve gazetecileri Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi sadece Turhan Günay başvurusu (2016/50972) hakkında karar verdi.
Mehmet Murat Sabuncu, Akın Atalay, Önder Çelik, Hakan Karasinir, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Hacı Musa Kart, Güray Tekin Öz, Ahmet Kadri Gürsel ve Ahmet Şık bireysel başvuruları hakkında 18 aydır karar vermedi.
Ulusal Mahkemelerin en yüksek derecelisi olan Anayasa Mahkemesi (AYM) başvuru dosyalarını inceliyor, elbet bir gün karar verir. İşleri çok ve başka işleri daha çok.
Bir başka çok meşgul ulusalüstü mahkeme Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)...
2 Mart 2017 tarihinde Cumhuriyet gazetesi gazetecileri ve yöneticileri adına AİHM’ne başvuruldu. Cumhuriyet/Sabuncu and Others v Turkey başvurusu ile Ahmet Şık için AİHM’e yapılan başvuru hakkında henüz verilmiş bir karar yok.
AİHM “uzun tutukluluk nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ve açılmış ceza davasında verilen tutuklama kararları ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiği ve insan haklarının kötüye kullanılma yasağına uyulmayarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 18. Maddesi çerçevesinde ifade özgürlüğü/basın özgürlüğü sınırlandırmalarının Hükümet tarafından amaç dışı kullanılmasının hak ihlali olduğu” hakkında henüz karar veremedi.
Ceza davası bitti. Tutuklu Cumhuriyet gazetesi mensubu kalmadı.
Ne AYM ne AİHM’den henüz bir karar yok… Belki Anayasa Mahkemesi ile AİHM karşılıklı birbirlerini bekliyorlar, kimbilir?
Belki iki mahkemenin de çok çok çok işleri ve çok davaları var. En iyisi ulusal ve ulusalüstü yüksek mahkemeleri basın özgürlüğü, gazetecilik suç değildir dediğimiz bu tür davalarla pek meşgul etmeyelim!
Basın özgürlüğü adına AİHM’ne taşınmış Cumhuriyet gazetesi ve diğer gazeteci davalarında ulusalüstü bir dayanışma örneği gerçekleşti.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks; 29 Ağustos 2017 tarihli başvurusuyla Cumhuriyet/Sabuncu and Others ve Ahmet Şık v. Turkey ve diğer gazeteciler ile ilgili AİHM’de süren davalara “katılma” talep etti. Mahkeme başvuruyu “Üçüncü Taraf Müdahalesi” olarak kabul etti. Komiser görüşü bildirdi ve 19 Ekim 2017’de resmî web sayfasında yayımladı.
AİHM’deki gazeteci davalarına 31 Ağustos 2017’de12 ayrı gazeteci/avukat örgütünden “üçüncü taraf” olarak “müdahale” talebi geldi.
AİHM, Medya Hukuki Savunma Girişimi, Article 19, Avrupa Gazeteciler Cemiyeti, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Sansür Endeksi, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Uluslararası Kıdemli Avukatlar Projesi (ISPL), PEN ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün (RSF) talebini kabul etti.
Bu kuruluşlar 20 Ekim 2017 tarihli görüşlerini bildirdiler.
30 Ağustos 2017’de Birleşmiş Milletler (BM) Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye; bu davaların tümüne “müdahale/katılma” talebinde bulundu ve AİHM kabul etti. Raportör görüşlerini Mahkemeye bildirdi.
Üçüncü Taraf Müdahale başvuruları “gazeteciler aleyhindeki ceza kovuşturmalarının büyük bölümünün asılsız suçlamalar” olduğuve soruşturmaların “gazetecilik faaliyetleri dışında herhangi bir gerçek kanıta dayanmaksızın başlatıldığı” ve "muhalif gazetecilerin tutuklandığı" ve bu nedenlerle "basın özgürlüğünün ihlal edildiği" şeklinde özetlenebilir.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) çok önemli bir adım daha attı. RSF “Amicus Curiae/Mahkemenin dostu" sıfatıyla Fransızca ve Türkçe yazılı görüşünü İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ne avukat savunmalarının eki olarak sundu.
Günümüzde basın özgürlüğünün korunması amacıyla bu birliktelik müthiş bir “dayanışma” örneğidir. Çok kıymetli bir davranıştır, gazetecilik mesleğine ve savunmaya güç vermiştir. Cumhuriyet gazetesi ceza davasında yer alan avukatlardan birisi olarak bu kuruluşlara ayrı ayrı teşekkür etmek, hukuk adına, gazetecilik adına, savunma avukatlığı adına bir borçtur.
5 Mayıs 1818'de doğan ve kazanacağımız koskoca bir dünyanın var olduğunu bizlere gösteren Karl Marx’ı 200. yaşında saygıyla anarak, teşekkür etmek istiyorum.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks, Birleşmiş Milletler (BM) Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, Medya Hukuki Savunma Girişimi, Article 19, Avrupa Gazeteciler Cemiyeti, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Sansür Endeksi, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Uluslararası Kıdemli Avukatlar Projesi (ISPL), PEN ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF)’ye basın özgürlüğünün savunulmasında, gazetecilerin, avukatların haklarının ve hukukun korunmasında gösterdikleri bu dayanışma için teşekkür ederim.
Saygılarımla… (Fİ/HK)
* Manşet: Sınır tanımayan Gazeteciler'in (RSF) hazırladığı Dünya Basın Özgürlüğü indeksinin haritası.