Fotoğraf. Anadolu Ajansı
Önümüzdeki günlerde mevsimlik göçle beraber yollara düşecek olan yüzbinlerce mevsimlik tarım işçisinin tek ortak kaygısı koronavirüs salgını. Kaygıyla birlikte tek ortak soruları ise gidecekleri yerde hangi şartlar altında nasıl çalışacakları.
Yaklaşık bir hafta boyunca çeşitli telefon görüşmeleri yaptığım Urfa’da bulunan mevsimlik tarım işçileri ve tarım aracılarının ortaklaştığı tek nokta koronavirüs salgını dolayısıyla yaşanan belirsizlik ve yoğun kaygı.
3 Nisan 2020'de yayınlanan "Koronavirüs Tedbirleri/Mevsimlik Tarım İşçileri" başlıklı genelge kapsamında mevsimlik tarım işçilerinin işe gitmeden önce İlçe Tarım Müdürlükleri'nden seyahat izin belgesi almaları gerekiyor. İlçe Tarım Müdürlüğünden alınan belgeden sonra sağlık kontrolünün yapılması için il ve ilçelerdeki otogarlarda sağlık taramasından geçmeleri gerekiyor.
Geçen Perşembe (16 Nisan) günü 30 kişiden oluşan mevsimlik tarım işçisi grubu Urfa’dan Maraş’a doğru yola çıktı. İşçilere yola çıkmadan önce koronavirüs salgını ile ilgili korkularını ve düşüncelerini öğrenmek için Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinden Maraş ve Antap’e gidecek olan mevsimlik tarım işçileri ve elçilerle (tarım arazisi sahibi ve işçiler arasında iletişim kuran kişi) telefonla görüşme imkanı buldum. 10 yıldır mevsimlik tarım işçiliği yapan Nesibe, bu sene aynı evden toplamda 10 kişi gideceklerini söyledi.
Yola çıkmadan önceki süreci anlatan Nesibe, işe gidecek olan işçiler adına seyahat izni belgesi için İlçe Tarım Müdürlüğü'ne elçinin başvurduğunu söyledi. Elçi, aldığı belgeyi Kaymakamlığa onaylatarak işçilere verdiğini ve alınan belge ile yola çıkmadan bir gün önce en yakın Aile Hekimliği'ne giderek sağlık taramasından geçtiklerini, sağlık taramasının ise yalnızca ateş ölçümü ile sınırlı olduğunu söyledi.
Konaklama
Görüşme yaptığım elçi Mehmet ise 16 koltukluk araçlara en fazla 8 kişinin bineceğini bu durumun da mevsimlik tarım işçileri için fazladan bir ulaşım maliyeti oluşturacağını söylüyor. Yani 10 kişilik bir aile geçen yıl ödediği paranın 2-3 katını bu yıl yol masrafına ödeyecek. İşçiler veeElçilerle görüştüğümüz diğer bir konu ise konaklama.
Bu yıl konaklama için yapılacak olan tek değişiklik çadırlar arası mesafenin 2 metre ila 5 metre arasında olacağı yönünde. Islahiye’ye gidecek olan 75 kişilik grubun Elçisi ise Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde bulunan işçiler için en yakın aile hekimliğinde, Urfa merkezde bulunanlar için ise otogarda sağlık taraması yapıldığını söyledi.
Geçen yıl altı olan araç sayısının bu yıl 12’ye çıktığını söyleyen elçi, Antep Islahiye’den sonra Malatya’ya gideceklerini ve bu durumun işçiler için çok fazla bir maliyet oluşturarak işçileri zor durumda bırakacağını anlatıyor. İşçiler ise "yevmiyemiz zaten 60TL bunun 6TL’si Elçi’ye gidiyor bize kalıyor 54 TL birde yol parasını fazla ödersek nasıl geçinelim_" diyor.
Bir de çadır sorunu var tabi, normalde 1-1,5 metre aralıklarla kurulan çadırlar şimdi 2-5 metre aralıklarla kurulacak bu da fazladan elektrik tüketimi demek. Maraş’a gidenler için ise çadırı eğer köye yakın bir yerde kurabilirlerse elektriği köyden çekecekler ama çadır yerleşim yeri köye uzaksa elektriksiz idare edecekler. Bazı bahçe sahipleri kullanılan elektriğin tamamını bazıları ise belirli bir ücret üzerindeki kullanımı işçilere ödetiyor. Hal böyle olunca çadırlar arası mesafeyle birlikte elektrik kullanım alanı da artıyor. "Mesafe çok olursa iki günde bir elektriğimizi de keserler diyor" elçi. "Hem çadırlar arası mesafe olsa ne olacak?" diyor.
Hijyen
Sonuçta bir çadırda 10-12 kişi kalıyor. İşçiler molalarda hep birlikte yemek yiyor, aynı bardaktan su içiyor. Bazı çapa işlerde çalışırken işçilerin araya mesafe bırakması çok zor diyor yani virüs bulaşsa her türlü bulaşır. Çadır mesafesi bunu asla önleyemez diyor. Tarlada en önemli sorunlardan biri de temiz ve sürekli suya erişim.
Gidilecek olan tarlada kullanılan suyu tarla sahibi tankerle getiriyor. Elleri sık sık yıkamanın daha da önemli olduğu koronavirüs salgın döneminde işçilerin temiz suya erişimi kısıtlı ayrıca kullanacakları tuvalet ve banyo her zamanki gibi kendi yapacakları etrafı brandayla kaplı hijyenden uzak banyo ve tuvaletler olacak.
"Maske yok eşarp kullansınlar"
Görüşme yaptığım elçiye "İşçilere maske ve hijyen kiti verildi mi ya da verilecek mi?" sorusunu yönelttim. "Ne maskesi? Eşarplarını kullansınlar" dedi. "Kadınlar eşarp kullandı diyelim peki ya erkekler ne kullanacak?" diyorum. "Erkekler de maske yerine puşilerini bağlasınlar "diyor. "Urfa’dan çıktıklarında maske ve hijyen kiti verilmemiş gidecekleri yerde de verilmeyecek" diyor.
Aynı soruyu işçilere yöneltiyorum onlar da maske verilmediğini gittikleri yerde de büyük ihtimalle verilmeyeceğini söylüyor. İşçiler ve elçiler koronavirüs salgını konusunda yeterli düzeyde bilgilendirilmemiş, tek bildikleri çevreden veya televizyondan anlayabildikleri kadarıyla virüsün tehlikeli olduğu ama onlar için yeni tanıştıkları bu tehlikeden daha da tehlikelisi yıllardır yakından tanıdıkları yoksulluk.
İlçede bulunan fabrikaların koronavirüs nedeniyle kapanmasından dolayı mevsimlik işe gitmek isteyen işçi sayısı geçen yıla oranla daha fazla. Gidecek olan aileler arasında çalışmak zorunda olan hamile kadınlar, 65 yaş üstü, kronik rahatsızlığı olan ve 20 yaş altı olan kişiler de var. Üstelik 18 yaş altı çalışacak olan çocuk sayısı da azımsanacak gibi değil.
En çok tedirginlik yarım günlerde yaşanıyor
Yarım günlük işe giden işçiler iseiki kat daha fazla tedirgin. Örneğin Mersin’e çilek toplamaya giden işçiler, gittikleri yerde sabah 6 ile gündüz 12 saatleri arasında çalışmaktadır. Çilek toplandıktan sonra kadınlar fabrikaya çilekleri ayıklamaya erkekler ise sebze haline çilek kasalarını yüklemeye gidiyor. Her iki koşulda da büyük risk altındalar. Fabrikada ve sebze halinde iş bitiminden sonra tekrar tarlaya dönecekler ve 10 kişilik çadırda hep beraber uyuyacak, 45 kişilik molalarda hep beraber yemek yiyecekler. "Sadece çilek işini bitirip çadıra dönsek olmaz "diyor Leyla. "Neyle nasıl geçinecez? Tarlada kazandığımızı kışın yiyoruz koronadan ölmesekte açlıktan ölürüz’’ diye ekliyor.
Geçici Tarım İşçileri ve Suriyeli Göçmen İşçiler
Geçen hafta Urfa’da fıstık ağaçlarının etrafındaki yabancı otları temizlemeye giden yedi kişilik grupla yapmış olduğum görüşmede işçiler herhangi bir sağlık taramasından geçmediğini, ateşlerinin ölçülmediğini ve maskelerinin olmadığını, gittikleri tarlada ağaçların birbirine olan mesafesinden dolayı ayrı çalışsalar da yemek yerken yine bir arada olduklarını söyledi. Bu sene çeşitli sebeplerden dolayı gezici işe gidemeyen mahalli işçiler için zor bir sene olacak çünkü çoğu tarla sahibi koronavirüs salgınından dolayı işçi çalıştırmak yerine kendi aile bireylerinin çalışacağını söylüyor.
15 Suriyeli göçmen işçi ile Maraş’a çalışmaya gidecek olan elçi ise geçen yıl Maraş’a gittiklerinde Suriyeli göçmen kadın işçinin hastalandığını fakat ikamet adresi Urfa olduğu için tedavi edilmediğini söyledi çünkü "Geçici koruma" altındaki Suriyeliler ve şartlı mülteciler Göç İdaresi Müdürlüğü’nün öngördüğü şehirde yaşadıkları sürece Genel Sağlık Sigortası'ndan yararlanabilmektedirler. Çoğu Suriyeli göçmen işçinin kimi yerlerde paralarını alamadığını veya düşük ücretle çalıştıklarını söyledi.
Görünen o ki mevsimlik tarım işçileri için yayınlanan genelgedeki önlemler hijyen şartlarına uymamakta aynı zamanda yetersiz kalmaktadır. İzin belgesi almak için gidilen İl/İlçe Tarım Müdürlükleri ve Sağlık taraması için gidilen otogarlarda oluşan uzun kuyruklarda olası bulaşma riskinin yüksek olduğu göz önünde bulundurularak yeni bir düzenlemeye gidilmelidir. Çadır mesafelerinin bir anlam ifade etmediği, her bir çadırda 10 ve üstü kişinin konakladığı unutulmamalı.
Genel sağlık sigortası
İşçilerin tuvalet ve banyo ihtiyaçlarını karşılamak için kendi yapmış oldukları tuvalet ve banyolar tamamen hijyenden uzak. İşçilerin çalışma ve yaşam koşulları iyileştirilmeli, tuvalet banyo gibi acil ihtiyaçları karşılanmalı, su ve elektriğe erişimi sağlanmalıdır. Çadır için kira bedeli, elektrik ve su için ücret alınmamalıdır. İşçilerin yol parası karşılanmalı çocuklar için güvenli alanlar oluşturulmalı.
Genel Sağlık Sigortası olmayan işçiler ile Suriyeli göçmen işçilerin sağlık hakkına erişimi sağlanmalıdır. Yıllardır şehir merkezinden uzakta kurulan çadır yerleşim yerlerinde işçilerin çeşitli temel ihtiyaçları için şehir merkezine gidecek olan işçilere maske verilmediği sürece büyük risk altında oldukları unutulmamalıdır.
Önümüzdeki günlerde yüzbinlerce mevsimlik tarım işçisi koronavirüs korkusuna rağmen yine yollara düşecek ve görünen o ki bu sene onlar için değişen tek şey çadırlar arası mesafe olacak. Düşük ücretle, uzun çalışma saatleri ve güvencesiz koşullar altında, dışlanmayla, hijyenden uzak bir şekilde çalışmaya devam edecekler ve yine bu yıl da yüzbinlerce çocuk mevsimlik tarım işçisi olarak çalışacak. (OO/EMK)