Fotoğraf: Pinterest
Başlığı “Korona günlerinde kadınlar” diye vurguladım bu süreçten kadınların erkeklere oranla daha fazla etkilendiğini düşünerek..
Ama burada kast ettiğim “etkileme hali” sadece sağlık sorunu anlamındaki bir etkileme hali değil.
Korona salgını boyunca “evde kal” çağrılarına uyan kadınların evlerde de yüz de yüz oranda güvende olduğunu söylemek elbette mümkün değil. Salgın nedeniyle evlere çekilen kadınlar hem erkek şiddeti hem de cinsiyet eşitsizliği üzerine kurulu görev dağılımı nedeniyle süreçten en olumsuz etkilenen kesimler arasında.
Cinsiyet eşitliğine dayalı olmayan ev için görev dağılımı evdeki tüm sorumlulukları kadınların omuzlarına boca ediyor. Sağlıklı günlerde evin tüm işini yapmak zorunda kalan kadınlar, salgın süresince evin dezenfekte edilmesi, yaşlıların ve çocukların sağlığı gibi konuların da baş görevlisi olarak ilan ediliyor. Çünkü erkekler ve toplumun çoğunluğu “Eh doğal olan da bu değil mi?” gibi bir algı içinde. Üstelik sorun sadece evdeki işlerin kadınlara yığılması da değil.
bianet 2019 erkek şiddeti çetelesinde de açığa çıktığı gibi kadınların yarısından fazlasını kocaları/sevgilileri ev içinde öldürüyor. Cinayet ile sonuçlanmayan erkek şiddetinin en fazla görüldüğü yerler de yine “ev içi”.
Anlattığım bilgileri İsveçre Federal Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ofisi (EGB) ve uluslararası sağlık örgütlerinin raporları da doğruluyor.
Ekmek ve Gül’den Semra Çelik’in Republic’ten yaptığı “İsviçre: Korona nedeniyle aile içi şiddet artıyor, sığınmaevlerinin kapasitesi yetersiz” başlıklı haberde “EBG sözcüsü Hanna Jordi, aile içi şiddet sorununun kriz durumlarında sıklıkla şiddetlendiğini belirtiyor. Sınırlı hareket özgürlüğü bunu daha da kötüleştirebilir ve sığınmaevlerine olan talebi artırabilir” diyor.
Aynı haberde Zürih Kadın Vakfı Genel Müdürü Susan A. Peter, krize hazırlıklı olunmadığını söylerken, zaten dolu olan kadın sığınmaevlerinin, Çin ve İtalya’dan edinilen deneyimlere göre şiddetin artacağı bilindiğinden çok zorlanacağını, hükümetin harekete geçmesi gerektiğini ifade ediyor.
Avrupa Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü’nün (Eurogender) paylaştığı “Covid-19’un Toplumsal Cinsiyet Açısından Etkileri Raporu” da benzer sonuçlara dikkat çekiyor. Enstitü, cinsiyet eşitliğini destekleyen, cinsiyete dayalı ayrımcılıkla mücadele eden ve toplumsal cinsiyet bilincini arttıran önemli bir Avrupa Birliği kuruluşu. Enstitü’nün raporu da, salgın dönemlerinde kadınların ve kız çocuklarının ihtiyaç duydukları desteği alamadıklarına, su, temizlik ve hijyen hizmetlerine erişimlerinin de kısıtlandığına vurgu yapılıyor. Ayrıca, kadınlara biçilen bakıcı ve sağlık çalışanı (% 70'i kadın) rolleri göz önüne alındığında, enfekte olma olasılığı daha yüksek.
Enstitü, cinsiyet eşitliğini destekleyen, cinsiyete dayalı ayrımcılıkla mücadele eden ve toplumsal cinsiyet bilincini arttıran önemli bir Avrupa Birliği kuruluşu.
Online toplantılar: Ekmek ve Gül örneği
Korona en çok kadınları etkiliyor ama kadınlar her konuda olduğu gibi bu konuda da evde oturup kaderlerine boyun eğmiyorlar. Harekete geçtiler bile.
Mesela daha bu akşam Ekmek ve Gül’’ün çağrısı ile sosyal medyada bir araya geldiler. Bir turizmci kadın zorla izne çıkarıldıklarını maaşlarının ödenmeyeceğini anlattı. Başka sağlıkçı bir kadın da ekipmanlarının bitmek üzere olduğu bilgisini paylaştı. Ekmek ve Gül’ün editörlerinden Sevda Karaca’nın yönettiği sosyal medya toplantısı bir anda kadınların söz söylediği, dert anlattığı, çözüm önerisi duyduğu bir alana dönüştü.
Buluşmanın büyük br kısmına katıldım ancak dahil olamadığım yerleri de Sevda'dan dinledim:
"Sağlık emekçileri, gıda işçileri, tekstil ve deri işileri, AVM ve market çalışanları, depo işçisi kadınlar ve gündelikçi kadınlar katıldılar yayina. Bir de avukat Gamze Gökoğlu korona salgını süresince işyerlerinde yaşanan hak gasplarına karşı işçilerin ne tür hakları olduğunu ve bu hakları kullanmak için neler yapılabileceğini sıraladı."
Kadın dayanışmasının güzelliği
Kadınlar korona günlerinde eve kapandı ama evden de dayanışmayı yükseltti; dayanışmanın güzelliğini yaşadı.
Şiddetin, yoksulluğun, zorlukların kadınlar açısından daha görünür olduğu böylesi bir dönemde kadın olmanın bir gerekliliği de mutlaka dayanışma diyorum. Biliyorum ve bizzat tanığıyım ki dayanışmanın hele hele kadın dayanışmasının üstesinden gelemeyeceği çok az sorun var.
Şiddetsiz bir hafta dileğiyle...
(EMK)