Makalenin İngilizcesi için tıklayın
İsveç demokrasisi ve hoşgörüsü ile çocukluk ve gençlik günlerimde Bülent Ecevit ve Zülfü Livaneli sayesinde tanıştım. Darbe zamanlarında sığınanlara kucak açması, demokrasisi, kraliyet ailesi, başbakan ve bakanlarının yaşadığı mütevazi hayata her zaman imrenerek baktım. Olaf Palme’nin korumasız gezerken öldürülmesi bile insanların davranış şeklini değiştirmedi.
TIKLAYIN / Karantina Atlası - İsveç'te Üstü Örtülü "Toplum Bağışıklığı"
Sadece demokrasisi ile değil, tıp alanındaki dünya çapındaki başrıları ile de İsveç benim gözümde örnek bir ülke olmayı sürdürdü. Kolesterol ilaçlarının kalp krizi geçirenlerde yaşam süresini uzattığını gösteren ve milyonlarca insanın sağlıklı olarak hayata devam etmesine yol açan ilk çalışma da İsveçli doktorların ürünü.
Korona günlerinde ise İsveçliler'e olan bakış açısı farklılaştı. Tüm dünya karantinaya giderken, okullarını kapatmış, insanlarını şöyle veya böyle evlerine hapsetmiş iken İsveç’te restoranların ve kafelerin açık olması, insanların kısmen işlerine devam edebilmeleri, piknik ve mangal yapabilmeleri, 70 yaş ve üzeri insanların sosyal mesafeyi koruyarak sokağa çıkabilmeleri dkkat çekti. Korona virüsüne bağlı ölüm oranlarının komşu Norveç’e oranla üç misli fazla olması ciddi tartışmalara yol açtı. “Sürü bağışıklığına ulaşmak için yaşlı insanlar feda ediliyor” diyenler bile var.
İsveçli epidemiyoloji uzmanlarının pandemiye bakış açıları ise farklı. Bir yanıyla. “Ölü Ozanlar Derneği” filmini hatırlatıyor. Sürü bağışıklığına inanıyorlar. Covid-19’un bulaştırıcılığı çok yüksek bir hastalık olmasından yola çıkarak şöyle veya böyle herkese yayılacağını söylüyorlar. Karantinanın hastalığın yayılmasını geciktirmenin dışında bir işe yaramayacağını, önlemlerdeki en ufak gevşemede ikinci bir dalga ile hasta ve ölüm sayılarının tekrar artacağını ve bir yılın sonunda ölüm oranlarının eşitleneceğini vurguluyorlar.. En önemle vurguladıkları şey ise hastanelerinin kapasitesinin yeterli olduğu ve hastalara en kapsamlı tedavinin verildiği…
İsveçlilerin hükümetlerine ve bilim insanlarına güvenleri tam. Uyarıları bire bir uyguluyorlar. İsveç ekonomisi ise pandemiyi en az zararla atlatma yolunda. Ha, “bu tür bir yaklaşım Türkiye’de başarıyla uygulanabilir miydi?” sorusuna yanıtım ise net “hayır”.
TIKLAYIN - İsveç ve Türkiye Arasında COVID 19'la Mücadelede Nasıl Farklılıklar Var?
Her ülke ve birey pandemiye kendi açısından yaklaşmakta. Hangi önlemlerin başarılı olduğunu ise zaman gösterecek.