“Kör, dedi, sana minnettarım, iyi ki varsın, eğer bir sonraki hayatımda bir hayvan olarak yeniden doğarsam sen olarak doğmak isterim, eğer sen de bir insan olarak yeniden doğacak olursan, benim oğlum olarak doğmanı isterim, böylece hayatımız boyunca huzur içinde yaşarız birlikte.”
“Nian Yue Ri” (Günler Aylar Yıllar), Çin’in yaşayan en güçlü edebiyatçılardan biri olan Yan Lianke’nin Lu Xun Edebiyat Ödüllü romanı. Türkçesi, Erdem Kurtuldu’nun Çince aslından çevirisiyle Jaguar Kitap tarafından yayımlandı.
Kurtuldu’ya, çevirideki ustalığı ve orijinal metne sadıklığı nedeniyle İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 2020 yılı Talât Sait Halman Çeviri Ödülü verildi. Talât Sait Halman Çeviri Ödülü Seçici Kurulu; ödülün Erdem Kurtuldu’ya verilmesinin nedenini: “Ürkütücü ve zihinden çıkmayacak imgelerle örülü bu metnin kendine özgü temposunu Erdem Kurtuldu’nun büyük bir ustalıkla Türkçeye aktardığı kanaatindeyiz. Korkunçluğun da güzelliği olabileceğini hatırlatan roman, toplumsal bir alegoriyle, açlık ve susuzluktan ölmenin aşırı-gerçekçi anlatımını birleştiren zorlu bir metin. Bu zorluğun üstesinden gelebilen Türkçe metin, bizlere hem kahramanımızın yaşama inadını hem de onu çevreleyen dünyanın yıkılışının ürpertisini hissettirmeyi başarabildi” diye açıkladı.
İnsan, köpek ve mısır fidesi
İlk olarak 1997’de yayımlanan kitap, 72 yaşındaki “İhtiyar”ın ve “Kör” ismiyle çağrılan bir köpeğin kuraklıkla mücadelesini anlatıyor. Alışageldiğimiz haliyle realistik bir anlatı gibi görünse ve Yan Lianke’nin yaşamından kesitler ve yalın anlatımıyla tamamlanan roman, bir felaketin nasıl da tebessümle ve umutla karşılanabileceğini gözler önüne seriyor. Günler Aylar Yıllar’ı en özel kılan özelliklerinden biri ise ana karakterlerinin bir insan, bir köpek ve bir mısır fidesi olması.
“Kitaplarını yaymayın, haberini yapmayın”
Yan Lianke’nin yaşamı da kitabın değerini kavramak açısından bize güçlü bir destek sağlıyor. Lianke, tıpkı romanda olduğu gibi kuraklığı ilk elden deneyimliyor.
Yazar, susuzluğun ve açlığın ne demek olduğunu, bunlardan kaynaklanan ölümlerin ne kadar yakınında olduğunun son derece farkında. Kendisi de yoksul bir çiftçi ailenin çocuğu çünkü ve bu zorluklara dair uzun bir deneyime sahip. Babası ve ablası hastalanınca çalışmak için on sekiz yaşındayken okulu bırakmak zorunda kalan Lianke, bir çimento fabrikasında çalıştığı esnada ilk romanını yazmaya koyuluyor.
Kısa bir süre sonra propaganda yazarı olarak Komünist Parti’nin ordusuna katılıyor. Ancak bir süre sonra bu işten sıtkı sıyrılıyor ve Lianke nihayetinde Çin rejimi tarafından tehlikeli olarak addedilmeye başlanıyor. Lianke ile ilgili yetkililer tarafından şöyle şeyler salık veriliyor: “Kitaplarını yaymayın, dolaşıma sokmayın, yorum yapmayın, ondan alıntı veya onun haberini yapmayın.”
Sakıncalı yazar
Politik hicivleriyle tanınan yazar çok geçmeden “sakıncalı” listesine giriyor ve ülkeden çıkışı yasaklanıyor. Bu durum yazarın kalemine de yansıyor ve sansürün otosansüre neden olduğu bir sürece giriyor.
Günler Aylar Yıllar, yine politik hiciv ile besleniyor. “İhtiyar” olarak tanıdığımız karakter, Balou Sıradağlarında kuraklık yüzünden terk edilen bir köyde tek başına kalıyor. Kuraklık nedeniyle göç eden köylülerin kervanına, zaten yolda öleceği inancıyla katılmıyor. Yaşlı köpeği “Kör” ile çetin koşullardan geçeceği serüveni böyle başlıyor. Köpeğin görme kaybı, yine güneşin acımasız yakıcılığından kaynaklanıyor. Duyma ve koku becerileriyle ihtiyarın yanında konumlanan köpek, İhtiyar’ın tek arkadaşı. İhtiyar başlangıçta köpeğe karşı acımasız davranıyor gibi görünse de onu bir yol arkadaşı olarak seçtiğini ve onun için her türlü fedakârlığı sergileyeceğini romanın ilerleyen sayfalarında görebiliyoruz.
Güneşin acımasızlığı
Mısır fidesi ise İhtiyar ve Kör’ü yaşama dahil eden yegâne uğraş. Kuraklığın her geçen gün daha yakıcı, güneşin her geçen gün daha acımasız olduğu bir süreçte, mısır fidesini hayatta tutmak için olağanüstü bir çaba sarf ediyorlar. Örneğin sadece dibinde su kalan kuyuya attığı bir yorganla, nem sayesinde biriken suları süzüp fideyi besliyor İhtiyar. Biraz su, bir avuç tohum, bir kâse yemek için köydeki tüm evleri dolaşıyorlar ancak nafile.
İhtiyar’ın aklına gelen yöntemlerle ikisi de aylarca hayatta kalsa da kuraklığın bir türlü geçmeyeceğini ve elde avuçta ne varsa tükettiklerini fark ettikleri an başka bir yöntem deniyorlar. Bu yöntem ise romanda belki de en büyük masalsı anlatıya zemin hazırlıyor. İhtiyar’ın fedakârlığı, Kör’ün İhtiyar hayatta kalsın diye verdiği uğraş ve kendini geri plana atması muazzam bir dostluğu gözler önüne seriyor. Anlatılar, bir film gibi gözünüzde canlanıyor ve hikâyenin gücü tam da burada ortaya çıkıyor. Masalsı bir anlatıyla sona eren roman, bu denli zor bir anlatının 105 sayfada nasıl bu kadar etkili anlatılacağının en başarılı örneklerinden biri olarak kayda geçiyor. (TY/AS)
* Günler Aylar Yıllar, Yan Lianke, Çeviren: Erdem Kurtuldu, Editör: Berk Çetin, Sayfa Sayısı: 105