İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) 15. İstanbul Bienali’nin teması, “iyi bir komşu (a good neighbour)”.
Bienal “Komşuluk; tıpkı analık gibi, seyahat gibi, mülkiyet gibi bir haktır. Hukuk bunu soğuk diliyle düzenlemiştir, yasa metinlerine "iyi komşu" olmanın kuralları koyulmuştur. Bu yüzden de, kişinin komşu olarak, komşusuna karşı sorumlulukları ve yükümlülükleri vardır”, diyor.
İyi bir komşu, bitişikteki kapalı perdelere düşen bir gölgeden mi ibarettir?
Ve bize yine, -sayısı bu yıl çok fazla artan- sorular soruyor.
İyi bir komşu, daha yeni taşınmış birisi midir?/ cinsiyetsiz midir?/ asla şikayet etmeyen birisi midir?/ Facebook’ta arkadaşınız mıdır?/ önemli midir?/ müzik dinlerken kulaklık mı takar?/ sizi rahat bırakan birisi midir?/ ayakkabılarını kapının dışında bırakan birisi midir?/ korkmadığınız bir yabancı mıdır?/ siz hastayken size yemek yapar mı?/ sizin gibi yaşayan birisi midir?/ korkmadığınız bir yabancı mıdır?/ istemek, çok şey mi istemektir? vb. diye.
Sayısı kırkı aşan sorular kısa süreli de olsa düşündürüyor insanı.
16 Eylül-12 Kasım 2017 tarihleri arasında açık olan bienalin direktörlüğünü Bige Örer, küratörlüğünü Elmgreen & Dragset yapmış. Koç Holding yine sponsor. Bienal yine ücretsiz. Çocuklar ve gençlerin bienal ile tanışmasına ilişkin yine eğitim programı var. Yine sempozyum, sanatçı konuşması, sohbet, atölyeler, tartışma ve sunum performans gibi etkinlikler içeren çok zengin bir ‘kamusal program’ var.
İyi bir komşu, sizinle aynı gazeteyi mi okur?
Bienal mekanları, İstanbul Modern, Galata Özel İlköğretim Okulu, Pera Müzesi, ARK Kültür, Yoğunluk Atölyesi ile Küçük Mustafa Paşa Hamamı. Mekanlar genellikle pazartesi hariç her gün 10.00-18.00 saatleri ziyarete açık, yine de sosyal medyadan mekanın açık olduğu saatleri teyit etmekte yarar var. Bienale giriş için 15bziyaret.iksv.org’dan kayıtyaptırmanız ve gönderilen OR kodu gerekiyor sadece.
Bienalin sayısı kırk beşi bulan “iyi bir komşu” sorularının yer aldığı afişlerle İstanbul sokaklarında, alışveriş merkezlerinde vb. karşılaşmak mümkün. Hatta bienal mekanlarından alıp mahallenizde, evinizin pencerelerinde paylaşmak da…
*****
Bienal için İstanbul’a gitmek farzdı, benim için. Ne de olsa yaşadığım Ankara, komşuydu İstanbul’a. Üstelik de iyi bir komşuydu İstanbul bana.
İstanbul Modern, Galata Özel İlköğretim Okulu ve Pera Müzesini gezebildim, ARK Kültür, Yoğunluk Atölyesi, Küçük Mustafa Paşa Hamamına zamanım yetmediği gibi kamusal programlardan hiçbirine de katılamadım.
Çağdaş sanattan çok fazla anladığımı söyleyemesem de, seviyorum bienalleri. Ziyaret sonrası yazarak paylaşmayı da. Aldığım minik notlar aşağıda. Bir kusurum olursa da affoluna.
*****
Bu bienalde, ülkemizden çok sayıda sanatçının çalışması var. Mesela sadece İstanbul Modern’deki on dokuz yerleştirmeden üçü bizden.
Galata Özel İlköğretim Okulu’nun merdiven sahanlıklarını kapsayan mimar-fotoğrafcı Ali Taptık’ın dört parçalı “Dostlar ve Yabancılar” çalışması, İstanbul’ da, üç ayrı insanın yolculuğu. Kentin keşmekeşindeki insanın yaşam taşkalasını çok güzel vermiş sanatçı.
İyi bir komşu sizden daha zengin mi yoksa daha yoksul mudur?
Leander Schönweger’in “Ailemiz Kaybetti/ Kayboldu” çalışması ilginç. Kao Yu’nun “Zemin (Ground)” adlı çalışması bienalin sosyal medyada en çok ses getiren yerleştirmelerinden biri oldu, malum. Ben de izleyemedim, bilinen nedenlerle.
Alper Aydın’ın “D&M” adlı, ilerleme temalı ve buldozer kepçesi ile ağaçları kullandığı yerleştirme, ilginç ve çok manidar.
Rayyane Tabet “Kil Ayaklı Dev Heykel” adlı yerleştirmesinde, mermer sütun ve beton silindirler, yani heykeller kullanmış. Sanatçı Beyrut’taki bir hurdalıktan bulmuş bu heykelleri. Bir emlak spekülatörü, gökdelen yapmak istediği arsadaki binayı, sahiplerinden satın almayı başaramayınca, bir adam tutup yıktırtıyor binayı. Çalışmadaki sütun ve beton silindirler o evden çıkma. Eski-yeni ev, yıkım, rant anahtar kelimeleri olan çalışma görülesi.
İyi bir komşu, kız arkadaşı için yemek hazırlarken şarkılar mırıldanan aşık bir kadın mıdır?
Sanatçı Mahmoud Abaidi, Iraklı olup anayurdunu şiddet ve savaş nedeniyle kaybedenlerden. “Bir medeniyetin kuruluşu binlerce yıl alır, yıkılması ise birkaç dakika” diyen sanatçının bienaldeki eserinin adı, “Sevişme Savaş 4 ve 3. Bölüm”.
Bienal de ayrıca yitirilen ‘yurt’lara, şiddete dair “Kompact” adlı çalışması da etkileyici.
Volkan Aslan’ın “Evim Evim Güzel Evim” adlı üç kanallı video yerleştirmesi yerinden edilmeye, yolculuğa dair. Dışlanmışlık ya da keşmekeşe dair belki de.
Candeğer Furtun’un “İsimsiz” adlı çalışması, bu bienalin en çok ses getiren çalışmalarından biri.
Yerleştirmede dokuz tane çıplak insan bacağının, beyaz fayans kaplı bir yalaktan dışarı sarktığını görüyoruz. Herkeste farklı duygular uyandırması olası bu eser için sanatçı, Türkiye’nin sekiz komşusunun alegorik bir temsili olduğunu ima etmiş ama ben de ilk anda toplu taşımda erkeklerin oturma biçimini düşündürttü.
İyi bir komşu, sizinkinden daha geniş bir aileye sahip birisi midir?
Galata Rum Okulunun giriş katındaki Pedro Gomez-Egana’nın “Eşyaların Etki Alanı” adlı yerleştirmesinde metal yapı, ahşap paneller, değişik ev eşyaları, ses ve üç kadın performans sanatçısı yer alıyor. Konusu mu? Gidin görün ve siz karar verin. Bu ilginç çalışmayı anlatmak, yazmak güç. Görülmeli. Üç uyarı: ilgili bölüme girildiğinde gözlerin karanlığa alışmasını beklemek, çalışmayı çevreleyen platformu iki kez filan dolaşmak, bir üst kattaki balkondan aşağı bakarak çalışmayı kafada oturtmak gerekiyor.
Erkan Özgen, “Harikalar Diyarı” adlı tek kanallı videoda, Kuzey Suriye’de İŞİD tarafından kaçırılan 8-9 yaşındaki işitme engelli erkek çocuk, yaşadıklarını işaret diliyle anlatıyor. Çok etkilendim.
Kasia Fudakowski’nin “Süreksiz Süreklilik” adlı yerleştirmesi okulun geniş koridorunda yer alıyor. Değişimdeki değişmezlik, farklı parçaların birlikteliği, uyumsuzluk diyor, çalışmanın tanıtımında, yanılmıyorsam.
İyi bir komşu, arabasının arkasında “Sınırları Kapatın” yazan birisi midir?
Lungiswa Gqunta’nın “Çimen” adlı müthiş emek harcandığı anlaşılan çalışması mutlak görülmesi gerekenlerden kanımca. Sanatçı, ahşap büyükçe bir zemine açtığı yuvalara, ağzı kırık onlarca cam yeşili rengindeki kola şişelerini koymuş ve çimenlik bir alan oluşturmuş bu şekilde. Yerleştirmesine dair “Bu çimenler Güney Afrika’da yoksul siyahilerin yaşadığı bölgedeki geçen çocukluğum” diyor. Ekleyelim, sanatçı o çimenlerin üzerinde hiç oynayamamış.
Andrea Joyce Heimer’in çalışmasındaki çizgiler kadar yanında yer alan metinler de ilginç.
Eğer sen iyiysen ben de iyiyim ve biz bunu çok yaşlanana kadar yapabiliriz.
Yolun ilerisindeki aile, her akşam aynı saatte büyük bir pencerenin karşısında akşam yemeği yemeden önce dua eder. Kendimi özellikle küçük hissettiğimde onların (…) her birbirini yerinde tutan sağlam ahşap sandalyelerini kıskanırım.
Yalnız olmaktan korkmayanlara, karanlıktan veya ayın üzerlerine taşmasından, soygunculardan, hayaletlerden ya da sessizlikten korkmayanlara imreniyorum.
Morag Keil & Georgie Nettel’in “Günlük Hayatın Faşizmi” adlı tek kanallı ve on bir dakikalık videosu; kentlerde bireylerin yaşadıkları mekandaki sıkışıklığına dair.
İyi bir komşu, hemen yanı başınızdaki evsiz adam mıdır?
Pera Müze'deki “Boşluk Korkusu” adlı iki tabloyu sanatçı Pereda, çimentoyla kaplamış. Yine burada çok geniş bir alana yerleştirilen ve ortaklaşa yapılan “Afro Kısmet” adlı çalışmada; Osmanlı kültüründe siyahların rolüne ilişkin el yapımı bir dizi nesne yer alıyor.
*****
“İyi bir komşu (a good neighbour)” temalı 15. İstanbul Bienali’nin sayısı kırkı aşan sorularından biri: “İyi bir komşu, evinde hayvan beslemeyen bir aile midir?”
Bir ay önce taşındığı daireye bitişik evde, altı köpek ve dört kedi besleyen (ya da hayvan pansiyonerliği yapan) komşusuyla iyi komşuluk ilişkisi geliştirmesinin tüm koşulları ortadan kalktığı için apartman yönetimince açılacak davada tanık olan bu satırların yazarı bienalin; komşuluğun bir hak olduğu, ‘iyi komşu olma kuralları’ nın yasalarla düzenlendiğini, kişinin komşu olarak komşusuna karşı sorumlulukları ve yükümlülükleri olduğu”nun altını çiziyor, bilvesile. (ŞD/YY)