Kolombiya’da barış mümkün mü? Bu soruya hem “evet” hem de “biraz zor” yanıtı verilebilir. “Evet” kısmı ülkede şu an faal olan Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-FARC ve Ulusal Kurtuluş Ordusu-ELN ile mümkün anlamına geliyor. Yakın zamanda zaten FARC ve Santos hükümeti arasında üçüncü yılını doldurmak üzere olan görüşmelerde son etaba geçildi. Altı ay içinde nihai anlaşmanın yapılacağı açıklandı.
Yukarıdaki cevapta geçen “biraz zor” kısmı ise toplumsal barışa ait. Kısaca önce bu altı aylık süreçte çıkabilecek olası sorunlara ve aynı zamanda toplumsal barışın önündeki engellere göz atmaya çalışalım.
Yaygın toplumsal şiddet
İlk etaptaki sorun toplumsal şiddetin yaygınlığı. Bunu besleyen birçok faktör var. Bunun besleyen ögelerin en başında militarizm geliyor. Kolombiya Brezilya’nın beşte birinden az bir nüfusa sahip olmasına rağmen yaklaşık 450 bin kişilik personeliyle kıtadaki en kalabalık orduya sahip. Bu sayıya polis, özel güvenlik, kontralar ve kokain kartellerinin askeri organizasyonları dahil değil elbette. Ordunun bir kısım mensubu suça karıştıkları gerekçesiyle geçtiğimiz yıl içinde yargılanmaya başladılar. Bunlar daha çok sivillere dönük katliamlar nedeniyle yargı önüne çıkıyorlar.
Eğer kalıcı bir barış ortamı sağlanmak isteniyorsa başta orduda sayının azaltılması ve özellikle kokain kartelleri ile içli dışlı cinayet şebekesi konumundaki kontraların yargılanarak tasfiye edilmeleri gerektiği açık. Önümüzdeki altı ay içinde muhtemel provokasyon girişimlerinin beklenebileceği kesimlerin başında bu organizasyonlar geliyor.
Havana’da son deklarasyonun yapıldığı gün Antioquia bölgesinde sivil yerleşimlerinin yakınında ordunun FARC güçlerine ve sivillere dönük yedi buçuk saat süren havan atışıyla saldırdığı biliniyor. Bu durum hala ordu içinde güçlü olan Alvaro Uribe yanlılarının yeni provokasyon girişimlerinden uzak durmayacağına işaret ediyor.
Yine bu doğrultuda geçtiğimiz hafta içinde dört çocuk babası bir çiftçi kontralar tarafından katledildi. Sırf solcu olduğu için. Öldüren kişilerin belli başlılarının ismi basında yer almasına rağmen bu kişiler yargı önüne çıkarılmıyor. Geçtiğimiz yıl içinde 57 insan hakları savunucusunu katleden, bu yıl da onlarcasının ölümüne imza atan paramiliterlerin üzerine gidilmemesi göze çarpan bir durum. Olası yeni provokasyonlar bu kesimlerden beklenmeli.
Kontraların tasfiyesi ve ordu personelinin sayısın azaltılması doğrudan ülkede hüküm süren kokain kartellerinin etkinliği ile bağlantılı. Olası barış ortamının çanlarına ot tıkayacağını düşünen karteller ve onların politik destekçileri gelişebilecek uzlaşma zeminin önüne geçmeye çalışıyorlar.
Geçtiğimiz hafta Kolombiya devleti uzun zamandır yapmadığı bir şeyi yaptı. Kokain çetelerinden birinin liderini Venezuela sınırı yakınlarında öldürdü. Birçok suça bulaşmış olan Victor Ramon Navarro 16 yıl önce barış anlaşması sonucu tasfiye olan Maocu, Halk Kurtuluş Ordusu-EPL’nin liderlerindendi.
Diğer militarizm kaynaklarından biri ise ülkede bulunan yedi ABD üssü. Burada yaşayan askerler uzun zamandır çocuklara ve kadınlara dönük tecavüz, cinsel taciz,kokain alım-satımı gibi suçlarla basında konu oluyorlar. Kolombiya’da ABD askerleri yargılanamıyor. ABD’de ise sınırlı sayıda asker yargının karşısına çıkarıldı. Bunlara dönük itham ise kendi çektikleri cinsel şiddet içerikli videoları ABD’de pazarlamalarıydı. Doğal olarak başka ülkelerde olduğu gibi Kolombiya’da da şiddet üretme merkezi olan bu tür yerlerin kaldırılması gerekiyor. Ama şu an ABD’nin bölgedeki politikaları nedeniyle bu iyi niyetli bir temenni olmanın ötesine geçmiyor.
Kadınlara dönük şiddet
Kolombiya’da şiddetin gündelik yaşamda hedefinde olan kesimlerin başında ise kadınlar geliyor. Aile içi şiddet, hamile çocuklar, cinsel taciz, insan ticaretini ve cinayetleri kapsayan bu ataerkil tutum militarizm ve yoksulluğun zemininde yaygın bir boyutta. Ülkede buna karşı çalışmalar yapan organizasyonlar ve devlet kurumları varsa da, şu an kadınlara dönük şiddetin önüne geçebilmekten uzak. Elbette altı aylık süreçte ve sonrası şekillenecek uzlaşma mecrasında hızlıca belki bu konularda bir şeyler yapılamaz ama kalıcı bir barışın/toplumsal barışın sürdürülebilirliği açısından bu sorunun ortadan kaldırılması şart.
Etnik ayrımcılık ve şiddet
Yaygın etnik çeşitliliğe sahip olan 44 milyonluk ülkenin, yüzde birini oluşturan ormanlık alanlarda yaşayan yerli topluluklar politik tutumları, bölgede yer alan doğal kaynaklar ve etnik yapıları nedeniyle ordu ve paramiliter şiddetin hedefi oluyorlar. Çok yaygın olmamakla birlikte zaman zaman FARC’ın da hedefi haline geliyorlar. FARC merkezi tutum olarak bu tür saldırılara bulaşan gerillaları kendi yargısı önüne çıkarıyor.
Toplumsal barışın önündeki olası sorunların ekonomik boyutu, narko trafik, kim, neden barış istiyor gibi konuları bir sonraki yazıda ele alalım.
FARC ve ELN’den açıklamalar
Geçtiğimiz hafta içerisinde FARC barışın sağlanması ve kalıcılığı için uygulanması gereken asgari on şart başlığında bir deklarasyon yayınlandı. Müzakere heyeti tarafından yapılan açıklamada kurumsal reformların yanı sıra, bir an önce karşılıklı ateşkese geçilmesi çağrısı da yapılıyor.(20 Ağustos’tan bu yana FARC tek taraflı ateşkes ilan etti ve uyguluyor) Aynı zamanda sürecin altı ayda tamamlanabilmesi için bazı hızlandırıcı tedbirlerin alınması gerektiğinin altı çizilmiş.
Öte yandan hükümetin tercihi sonucu ayrıca barış görüşmeleri yürütülen ELN de bir deklarasyon yayımlayarak kalıcı barışın sağlanması için yapılması gerekenleri kendi cephesinden ifade etti.
ELN kalıcı barış için öncelikle sorunların tespiti ve ortak çözümlerin oluşturularak uzlaşmanın bunun üzerinden sağlanması gerektiğini belirtiyor.
Ayrıca görüşmelerin varılan uzlaşmaların halkın tüm kesimlerine açık ve ortak bir tarzda yürütülmesi gerektiğini ifade ediyor. (AS/ÇT)