Koka ağacının yaprakları Kolombiya yerlilerinden Yanakonaların kültüründe sağlığa yararlı olduğu kadar kutsal sayılan bir nimet.
Kendisine Koka Ana (Mama Coca) adının verilmesine sebep olan bu durum Almanya'lı sinemacı Suzan Şekerci'nin yönettiği, senaryosunu yazdığı ve montajını yaptığı belgeselin iyimser mesajına dayanak oluşturuyor.
Prodüktörleri arasında Fatih Akın'ın da bulunduğu sürükleyici yapımın 15.Selanik Belgesel Festival'inde 16 Mart Cumartesi günü yapılan uluslararası prömiyeri hararetle alkışlandı.
Tüm biletleri satılmış olan gösterimin ardından seyircilerin sorularına heyecanla cevap veren Şekerci, ufak tefek bir kadın olarak kokain dünyasına girmenin zorluklarını bizimle paylaştı.
Koka Ana
Mama Coca belgeselinin ortaya çıkması dört seneyi bulmuş. Suzan Şekerci Avrupa'daki kokain kullanıcılarına tükettikleri her gram için nasıl bedeller ödendiğini göstermek için yola koyulmuş ve dünyada kokain ticaretinin merkezlerinden biri olarak nam salmış Kolombiya'da çetin bir mücadeleye girişmiş.
Belgeselde 50 seneden beri çeşitli siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlarla cebelleşmekte olan ülkenin özellikle Amerika Birleşik Devletleri tarafından derin bir çıkmaza sürüklendiği gözlemleniyor.
Kolombiya’nın bağımsızlığı için mücadele etmek amacıyla kurulan FARC örgütünün bile dahil olduğu kokain ticaretinde bedeli genelde fakir halk ödüyor.
Ülkenin yemyeşil dağlarında yüzyıllardır doğayla uyum içinde yaşayan Yanakonalar ve birçok yerli kabile mensubu geleneksel yaşamlarını sürdüremez hale gelmiş, memleketlerinden sürüldükleri gibi göreneklerinden da vazgeçmek zorunda bırakılmış.
Dünyada gittikçe yükselen oranlardaki kimyasallarla dağıtımı yapılan kokainin çevresinde oluşan zincir binlerce kişinin hayatını alt üst ettiği gibi canına da mal olabiliyor.
Zaten film ekibi de soygunculardan nasibini almış, hatta prodüksiyon asistanlarından biri kaçırılmış: Koklatılan bir bitkinin etkisiyle önce konuşturulan sonra da etkisiz hale getirilen kadın uzun bir süre sonra kendine geldiğinde kaçırıldığı mıntıkayla ilgisiz bir noktada olduğunu fark etmiş.
Almanya'da Türkiyeli, Türkiye'de Alevi
Sağlam duruşu ve sempatik tavırlarıyla Selanik'teki seyircilerin gönlünü kazanan Suzan Şekerci ufak tefek bir kadın olarak projesini gerçekleştirmenin zorluklarına parmak bastı. Kolombiya’da oluşturduğu çekim ekibi kesin kararlar alan, disiplinli bir düzen ortamında çalışılması için emirler veren bir kadına hiç alışkın değilmiş; bu yüzden de kendisine Napolyon adı takılmış. Almanya'da bir Türkiyeli olarak yaşamanın kendisine fazladan güç kattığının farkında olan samimi sinemacının sıcak tavırları her şeye rağmen Kolombiya'lıların kendisine kısa zamanda alışmasını sağlamış.
Eskiden gerilla olan bir kadınla uzun röportajları, paramiliter kuvvetlerde yer almış bir fertle görüşmeleri ve uzun yıllar boyunca Almanya'da kokain satışı yapmış olan bir tacirle gerçekleştirdiği çekimler dirayet ve cesaretinin bariz örnekleri.
Dünya çapında sevilen Fatih Akın dışında Klaus Maeck ve Jürgen Schaum'un da prodüktörlüğünü yaptığı Mama Coca’nın müzikleri ise Richard Córdoba ve Deniz Şekerci'ye ait.
Görüşmemizde azınlık olarak yaşamanın sorunlarına değindiğimde Erzincan kökenli bir Alevi olarak Türkiye'deki durumdan beisle söz etmekten imtina etmeyen Suzan yine de iyimser olmayı yeğliyor.
Kolombiya devlet başkanı dahil olmak üzere Güney Amerika kıtasının tüm liderlerinin yasallaştırılmasını talep ettiği koka yaprağı kullanımının serbestleştirilmesini diliyor; koka çiftçi hareketinin lideri, Bolivya devlet başkanı Evo Morales'in başını çektiği ve ABD'nin köstek olduğu bu alternatif çareye kulak asılmadığı sürece kokainin çevresinde oluşturulan terörün daha çok can alacağını biliyor. (MT/HK)