TBMM Adalet Alt Komisyonundaki “Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı”, kanunlaşmayı beklerken bir yılını doldurmuş durumda.
Bu Tasarı 31.12.2008 tarihli, (5.Mükerrer) 27097 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulunun “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı” ile “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar”da yer alan kanun tasarısıdır.
Türkiye Ulusal Programı’nın “Giriş”inde; “Cumhuriyetin dayandığı temel ilkelere ve Atatürk milliyetçiliğine bağlı, ulusal bütünlük içinde, bilgi çağını yakalamış, güçlü ve refah içinde yaşayan, insan haklarına saygılı, çağdaş, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmanın” geçmiş ve gelecek kuşaklara karşı tarihi ve ebedi bir sorumluluk olduğu vurgulanmıştır.
Avrupa Birliği, halkımızın desteklediği ulusal bir hedef olarak gösterilmektedir.
Sivil toplumun AB’ye katılım sürecine katkısının büyük önem taşıdığına değinilen bu bölümde; sivil toplum örgütlerinin, “Müzakere”lerle ilgili tarama toplantılarının sonuçları hakkında bilgilendirildiği ve müzakereye açılacak fasıllara yönelik çalışmalar sırasında sivil toplum örgütlerinin de görüşlerine başvurulduğu belirtilmiştir.
Ulusal Programın “Siyasi Kriterler” bölümünde, kapsamlı anayasal ve yasal reformlar gerçekleştirmiş bir ülke olduğumuz ve bu reformları uygulamaya geçirmek üzere gerekli adımları süratle attığımıza vurgu yapılmaktadır.
Ulusal Rapor’un “Siyasi Kriterler / 3.Yargının işlevselliği ve Verimliliği” bölümünde yasalarda yapılacak değişikler sayılmıştır. “Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun” Siyasi Kriterler bölümünde ve “Fasıl 23 Yargı Ve Temel Haklar”da, “Öncelik 23.1 Yargının verimliliği, etkinliği ve işlevselliğinin arttırılması” başlığı altında yer almıştır.
Yine Ulusal Program’da konuyla ilgili yürürlükteki AB Mevzuatı olarak “Kişisel Verilerin Elektronik Ortamda İşlenmesi Bağlamında Bireylerin Korunmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” ile 95/46 sayılı Direktif gösterilmiştir.
Bu Tasarıdan sorumlu Bakanlık Adalet Bakanlığı’dır. “Mevzuat Uyum Takvimi”ne göre Tasarının kabulü ile Kanunlaşmasının yayım tarihi 2009 yılı olarak gösterilmiştir.
Tasarının bir yıl içinde kanunlaşmasından da sorumlu olan Adalet Bakanlığı 31.12.2008 tarihinden itibaren 31.12.2009 tarihine kadar bu Tasarıyı TBMM’den geçirecek ve Tasarı kanunlaşacaktır.
“Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı” Bakanlar Kurulunca 7.4.2008 tarihinde kabul edilmiş ve 22.04.2008’de TBMM Başkanlığına gönderilmiş olup (Esas Sayısı 1/576) TBMM’de Adalet Alt Komisyonundadır.
Acaba Tasarıda yer alan Kişisel Verileri Koruma Kurulu nedir?
Tasarının Dördüncü Kısmındaki düzenlemeye göre; bu kanunla verilen görevleri yapmak üzere, “Kişisel Verileri Koruma Kurulu” kurulacaktır (Madde 26).
Maddenin gerekçesinde bazı Avrupa birliği üyesi ülkelerin oluşturduğu verilerin korunması hakkındaki ilkelerin uygulanmasını izleyen ve yönlendiren bağımsız kuruluşlar olarak Almanya’daki Federal Verileri Koruma Görevlisi, Avusturya’da Verilerin Korunması Komisyonu, Fransa’da Enformatik ve Özgürlükler Milli Komitesi, İngiltere’de Veri Koruma Komisyonu gibi kuruluşlar örnek olarak gösterilmiştir.
Kurul, yetkilerini bağımsız olarak kullanacak, hiçbir organ, makam, merci ve kişi Kurulun kararını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremeyecektir. Kurul görevleri ile ilgili konularda tüm kamu kurum ve kuruluşların gerçek ve tüzel kişilerinden her türlü bilgi ve belgeyi isteme hakkına sahiptir. Kurulun isteğini kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler yerine getirmekle ve gereken kolaylığı göstermekle yükümlüdürler.
Kurul nasıl seçilecek ve kimlerden oluşacaktır?
Altı yıl süreyle görev yapacak olan ve en az on yıl öğretim üyeliği yapmış olan bilim insanları arasından seçilmek üzere 7 üyeden oluşacak olan bu Kurulun üyelerini ve Kurul Başkanını Bakanlar Kurulu seçecektir.
Bu seçim biçimi ve oluşum Kurulun bağımsız değil, bağımlı olduğunu gösterir. Kaldı ki; Kurul bağımsız ve özerk bir kuruluş olarak tanımlanmamaktadır. Salt bu düzenleme nedeniyle; bu Kurulun “bağımsız” olması/olabileceği düşünülemez bile….
Örneğin Kurula, kişilik haklan ihlal edilenlerin başvuruları hakkında karar verme yetkisi tanınmıştır. İlgili kişi bakımından telafisi güç veya imkansız bir zararın doğması ihtimalinin bulunması halinde Kurul tarafından “geçici önlemler almak” Kurulun yetkisindedir. Fakat “geçici önlemlerin” neler olduğu belirsizdir. Sadece örnek olması açısından değindiğimiz bu yetkinin yanında Kurulun görev alanı çok daha geniştir.
Böyle bir idari Kurula bir çeşit “yargı görevi” verilmesi doğru mudur? Bu kurulun yetkilerini kullanmakta bağımsız; ama fiilen Bakanlar Kurulu tarafından seçilmiş üyelerden oluşması, yürütme ve yargı organı karşısında yetki karmaşasına ve uygulamada bir çok sorunun doğmasına da yol açacaktır.
Sonuçta, yasal görünüm olarak Başbakanlığa/Bakanlar Kuruluna bağlı olmayan, ama fiilen bağlı olacağı anlaşılan ve Bakanlar Kurulu tarafından seçilmiş öğretim üyelerinden oluşan Kişisel Verileri Koruma Kurulu adında bir Kurul’un ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır.
O halde kısa dönemde gözüken odur ki; hepimizi ilgilendiren böyle bir Tasarı ile herkesin ve özellikle gazetecilerin kendi kişisel verileri ile gazetecilerin ellerindeki verilerin denetimi için “yürütmeye” bağımlı bir Kurul oluşturulmak istenmektedir.
İsterseniz, herkesin kişisel hallerinin kimlerin eline geçeceğini ve hatta nasıl kullanılacağını düşünün ve değerlendirin…Her şey “yasal” ve yasalara uygun olacak(!?)…