Kitaplarda Kürdistan isminin yasaklandığı ve turistlerin Kürdistan bayrağı nedeni ile linç girişimine uğradığı bu günlerde ne yapmalı?
Irak Kürdistan Bölgesi'nden İstanbul’a gelen ünlü tıp doktorlarından Lezgin Chali’yi karşılamaya gittiğim gündü...
Bir lokantaya uğradık, doktor gelen çalışanın Kürt olduğunu tahmin edip bildiği beş dil arasından kendi dilinde konuşmayı tercih etti.
Çalışan Kürtçe anlıyordu ama yüksek sesle “tabi efendim, hemen” gibi cevaplar veriyordu. Siparişleri aldıktan sonra eğilerek çok düşük ses tonuyla: “Hûn ser çavan hatin (minnettarlık belirten Kürtçe deyim: Gözüm üzerine geldiniz)” dedi ve uzaklaştı.
Çok sinirlenen Lezgin Chali hiçbir şey demedi. Sonra acıklı bir ses tonuyla bana döndü:
“İnsanların gerçeklikleri utanılacak veya korkulacak bir şey değil ki! LGBT bireyler bunu aşmak için onur yürüyüşlerine çıkıyorlar. Kürtlerin de onur yürüyüşüne çıkması lazım. Evet bu gerekli!”
Kıro, lavuk, keko Kürt
LGBT bireyleri “ibne” diye tanımlayan kitle Kürtleri “kıro, lavuk, keko” diye tanımlamakta. Tarihsel araştırmalar İstanbul’a ve diğer Türklerin yoğunlukta olduğu kentlere giden Kürtlerin çoğunlukla işçi erkekler olduğunu gösteriyor. Haliyle onlar birbirine Kürtçe sesleniyorlardı.
Kürtçe’de:
Yaşça büyük erkek kardeş: Kek (Sesleniş biçimi: Keko!), Türkçe argoda kullanım biçimi “keko”
Erkek çocuk: Lawik (Sesleniş biçimi: Lawiko!) Türkçe “w” harfi olmadığından, argoda kullanım biçimi: Lavuk
Erkek çocuk: Kur (Sesleniş biçimi: Kuro!), Türkçe’de argo kullanım biçimi: “Kıro”
Güncel argo dilinde yerini alan “kıro” ve “keko” kelimeleri TDK sözlüklerinde henüz yok.
Lavuk şu şekilde tanımlanmakta: Önemsiz konular üzerinde fazlaca duran, hareketleri ve sözlerinde meymenet olmayan (kimse).
Kürtler Türktür
Türkiye’de yaşayan tüm Kürtler resmi olarak (Anayasal) Türktür. Resmi dili Türkçe’dir. 1991 yılına kadar kamusal alanda Kürtçe konuşmak yasaktı. Bu sadece Kürtçe bilen milyonlarca Kürt için şunu ifade ediyordu: Kamusal alanda konuşmak yasaktı, hastalanınca doktora bildiği tek dilde derdini anlatmak elbette yasaktı.
Bunca haksızlık ve hakaretlere rağmen Türkiye tarihinde Kürtlerin haklarının en çok tanındığı, en azından var olduklarının kabul edildiği bir dönemi yaşıyoruz.
Dikkatinizi çekerim yöneticilerimiz bize hakkımızı veriyor. Çok minnettar olmamız gerek.
“Kürt de olsa” “Kürt kökenli de olsa” var olmak güzel!
Ağa ve maraba Kürtler: Kürtler’de ağalık var mı?
1597 tarihinde Bitlis Mîri, Şeref Han (Beylik sisteminde: Hükümdar, bey) yazılmış en temel Kürt ve Kürdistan tarihi kitabı olan “Şerefname”de ağa ve ağalık sistemine tek bir atıf bile yok. Zira Kürt tarih ve kültüründe ağalık yoktu.
Osmanlı 1858’de Osmanlı arazi Kanunnamesi çıkarmış. Halka ait olan ve beyliklere vergisi ödenen toprakları, kendisine yakın olan, onun hükmünü yürütecek, yeri gelince haksızlık, zulüm, dizginleme, yola getirme işlerini yapacak kimselere vermiş. Böylelikle ağalık sistemini yürürlüğe sokmuş. Bu kimseleri “ağa” şeklinde tanımlamış. Aynı kelime daha sonra Kürtçe’ye “axa” şeklinde geçmiş. Toprakları imparatorluk tarafından elinden alınan halk “ağa”ya boyun eymek zorunda bırakılmış. Maraba olarak karın tokluğuna çalıştırılmış...
Dil bilmeyen Kürler
23 kişilik Kürdistan Bölgesel Yönetimi kabinesi hakkında haber yazarken özgeçmişlerine göz atma fırsatı buldum. Sadece birkaç kişi iki dil biliyor. Kabine, üç, dört ve beş dil bilen üyelerden oluşuyor... Türkiye’deki Kürtlerin de çoğu iki dilli.
Şalvarlı Kürt
Her toplumun kültürel giyim şekilleri var. Fakat Kürt’ün şalvarı gerikalmışlığın bir sembolü olarak argo konuşmaların konusu olabilmekte.
Kürdistan Bayrağı
İlk hali (güneşi 18 ışınlı olan) 1919 yılında Ankara’da Kürt Teali Cemiyeti tarafından yapıldı. 1923 yılında SSCB'de Kızıl Kürdistan Yönetimi'nin bayrağı olarak kullanıldı.
1932’de Hawar Dergisinde (İlk latin harfleri ile yazılan Kürtçe dergi) kapak fotoğrafı olarak paylaşıldı. 1945’te İran’ın Mahabad kentinde kurulan Kürdistan Cumhuriye’nin bayrağı olarak (kitap, başak ve kalem eklenerek) kullanıldı.
Hawar dergisinin Kürdistan bayraklı kapağı(1932)
Irak Anayasası'nın 6. Maddesi: “Kürdistan Bölgesi, Irak Federal Cumhuriyeti bayrağınının yanısıra özel bir bayrağa sahiptir.” Kürdistan Bölgesi 1919 yılında yapılan bayrağın 21 ışınlı halini bayrak olarak kullanıyor.
18 ışın Osmanlı Kürdistan Eyaletindeki 18 Kürt beyliği gösteriyorken, 21 ışın Newroz ve Kürtlerin Kawa destanının sembolize ediyor.
Şüphesiz ki Kürdü kıro, lavuk ve keko şeklinde tanımlayan kitle bayrak ve sembollerini de “paçavra” olarak nitelemeden kaçmamakta. Linç bahanesi yapabilmekte.
Selahattin Demirtaş mahkeme beyanında Kürt ve Kürdistan kelimelerinin büyük harfle yazılmasını istemişti. Onur yürüyüşünün ilk adımı gerçekliğini büyük harfler ile haykırmak galiba... (MB/EKN)
*Fotoğraf: Kurdistan24