Kim beş yüz milyar kazanmak istemez ki. Beş yüz milyarı çalışarak kazanmak oldukça zor olduğu için bunu herkes kazanmak ister.
Asgari ücretli bir kişinin beş yüz milyar kazanması için kazandıklarını hiç harcamadan 2500 aydan fazla çalışması gerek.
Maaşlarına yeni zam yapılan milletvekillerinin ise 150 ay çalışmaları gerek.
Yıl olarak hesaplandığında asgari ücretli için 208 yıl, milletvekilleri için 12,5 yıllık bir süre çıkıyor karşımıza. O da kazandıklarını harcamadan biriktirmeleri koşuluyla... Bu açıdan yarışmanın büyük ödülü, parasal değer olarak önemli.
İlgileneceğimiz konu ise, yarışmanın para ödülü değil, yarışmanın kuralları, sorulan sorular, alınan cevaplar ve bu cevapların hayatımıza aktardığı sonuçlarla ilgili olacak.
Yarışmaya katılmak: Engelli koşu
Yarışma, aşılması gereken engelleri olan bir yarışma. Bir gazete almak zorundasınız ve gazeteden aldığınız kuponun üzerindeki numara ile verilen telefon numarasının aramak yarışmaya girebilmek için ön şart ama yeterli değil. Siz bu telefona kaydınızı yaptırdıktan sonra, onların sizi arayıp sordukları sorulara, kaç tane olduğunu bilmiyorum, doğru olarak cevap vermek zorunluluğunuz var. Soruları doğru olarak cevaplandırdığınızda, yarışma yapılan stüdyoya girmeye hak kazanıyorsunuz ama yarışmacı koltuğuna oturabilmek için bilgisayarın değerlendirdiği ön eleme sorusunu da on kişi arasında en kısa zamanda cevaplayan kişi olmak zorundasınız.
Bu noktadan itibaren yarışmaya katılmış oluyor ve sunucunun bilgisayar ekranından okuduğu dört seçenekli sorulara cevap vermeniz gerekiyor.
Sesi güzel, vücut hareketleri ve dudak hareketleri sıkışık olan sunucu konuşurken, soru sorarken gözlerini kırpmadan yarışmacıya bakmakta ve yarışmacıyı farkında olmadan da olsa etki altına almaya çalışmaktadır.
Farklı müziklere dikkat!
Özellikle cevap verme süresi içinde ve cevap verildikten sonra çalınan farklı müziklere de dikkat çekmeliyiz. Bu müzikler genellikle kalp atışı ritmindedir. Cevap verildikten, cevabın doğruluğu ekrandan görününceye kadar ritm hızlanmakta ve aynı zamanda ses şiddeti de artmakta ve bu ritm cevap göründüğü anda değişmektedir. Genellikle reklam spotları, sorunun bilgisayar tarafından cevaplanması öncesinde, çok şiddetli bir ses ile devreye girmektedir.
İkramiye: Bizde Ve Aslında...
Sorulara verilen doğru cevaplarla kazanılan ikramiye ikiye katlanmakta ve 15 soruyu da doğru cevaplayan kişi 500.000.000.000 kazanmaktadır. Henüz 500.000.000.000 lirayı kazanan olmadı.
Yarışmanın başlangıcında ve yarışmanın orijinalinde 1.000.000.000 Amerikan doları olan ödül, dövizin değer kazanması nedeniyle yaklaşık 300.000 Amerikan Dolarına düştüğü halde, ödül konusunda bir artırıma gidilmedi.
Normal şartlarda bu yarışma şu anda Kim 1.500.000.000.000 İster? olmalıydı. Yarışmanın orijinal adı 'Who wants to be Millionaire' dir.
Artan risk
Doğru cevapların artması ile elde edilen sonuçlar riski de büyütmekte, yarışmacıların yarışmadan çekilmesini de kolaylaştırmaktadır. İlk sorudaki risk faktörü 1 ise son sorudaki risk faktörü 5000 olmaktadır. Artan risk faktörü, yarışmacıların yarıştan çekilmelerini kolaylaştırmaktadır.
Yarışmacıya sorular sorulduktan sonra, yarışmacının vereceği cevap için herhangi bir süre kısıtlaması yoktur. Ancak yarışmacının soruları cevaplandırması için sunucu, yarışmacıyı soruları cevaplandırma, joker kullanma veya yarışmadan çekilme seçenekleri çerçevesinde, ikna etmeye veya zorlamaya çalışmaktadır. Aslında sunucunun görevi, yarışmacının mümkün olduğu kadar az para ile gönderilmesine çalışmak olduğu halde, sunucu bu içeriği değiştirmiştir. Genellikle yarışmacının tarafını tutar davranış içine girmekte, ona cevaplarında yardımcı olmaya çalışır görünmektedir. Ama, sonuçta kendisi yarışmacıyı kontrol eden ya da yönlendiren kişi olma konumundan kurtulamamaktadır.
Yarışmada en büyük otorite bilgisayar ve bilgisayarı yöneten kişidir... Sunucu da bilgisayarın yönetimindedir ve bilgisayarın ekrana getirdiği soruları okumaktadır, bilgisayarın gösterdiği sonuçları bugüne kadar değiştirmemiştir ve değiştiremeyecektir.
Sunuculuğun getirdiği şöhret
Başka bir anlatımla, sunucu bu mekanik ve acımasız yarışmanın insanileştirilmesini sağlamaya çalışmaktadır. Bu yarışma sayesinde kazandığı şöhretle yazar olmuş, gazeteci olmuş, şiir kaseti doldurmuş ve oldukça yüklü paralar aldığı -sanatçı tabiriyle- ekstralara çıkar hale gelmiştir. Bu yarışmanın sunucun un yaratıcılığına önemli katkılar yaptığı ve tebrik edilmesi gerektiği ifade edilebilir.
Asıl tehlikesi
Yarışmaya katılan kişiler, gerçekten büyük tehlike altındadır, diğer yarışmalara katılan kişilerin maruz kaldığı tehlikelere açık hale gelmektedirler. Kişiler yarışmaya katılmak için telefon açtıkları ilk andan itibaren dış önermelere açık hale gelmekte ve dış önermelere açıklık farkında olmadan yarışma bittikten sonra da benzer bütün içeriklerde devam etmektedir.
Bu yarışmalara katılan kişiler diğer yarışmalarda da olduğu gibi daha kolay yönetilir hale gelmekte, herhangi bir seviyede yarışmayı kaybettiği veya yarışmadan çekildiği için pasifleşmekte, benzer içeriklerle farkında olmadan beynine aktarılan sınırları ve dış önermeleri kabul etmektedir.
Yarışmanın izleyicileri de hemen hemen aynı tehlikeler altındadır. Soruların sorulması ile seyircilerde yarışmaya katılmakta ve yarışan kişi ile özdeşleşmekte ve kendileri hiçbir şey kazanamayacak oldukları halde, verdikleri cevapların doğruluğunu, seyretmeye devam etmektedirler.
Soruları doğru bildiklerinde kendilerini iyi hissetmekte, bilemedikleri zaman ise kendilerini kötü duygularla doldurmaktadırlar. Ekranda çalınan müzik ise onları tam anlamıyla yarışma ortamına taşımakta ancak reklam spotunun müzikle birlikte ekrana taşınması ile uyandırılmaktadır.
Soruların hikmeti
Sorulara gelince, genellikle çok kolay sorulardır, çünkü sorular ne kadar kolay olursa yarışmaya katılmak isteyen kişilerin sayısı artacaktır. Ancak kazanılan ikramiye miktarı yükseldikçe, soruların basitliği devam etmekte ama daha az karşılaşılan içeriklerden hazırlanan sorular sorulmaktadır. Böylece, kazanılan ikramiye miktarı sınırlı tutulmaya çalışılmaktadır. Yarışmada genel olarak verilmek istenen ödül, beş yüz milyon liradır ve ancak yarışmaya olan ilgi azaldığında kazandırılan ödül miktarı sunucunun da yardımıyla arttırılmaktadır.
Ancak yukarıda anlatılan bilgi ve durumlardan çok daha tehlikeli bir durum, hem seyirciler için ve hem de yarışmacılar için yarışmanın yapısından dolayı kendiliğinden oluşmaktadır.
Son kararınız mı?
Sunucu, bir cevap alırken iki soru sormakta ve bu soruların cevabını aldıktan sonra bilgisayar cevabı göstermektedir. Yarışmanın ödülü ile bağlantılı olarak süre arttırılmakta ve çalınan müzikle yarışmacı ve izleyiciler bekletilmektedir. Bu iki soru 'Emin misiniz?' ve Son Kararınız mı?' sorularıdır.
" Emin misiniz?" sorusuna "Evet" cevabı alındıktan sonra "Son kararınız mı?" sorusu sorulmakta ve bu soruya 'Evet, Son Kararım' cevabı alındıktan sonra ekranda seçilen şık üzerinde kavuniçi renk görünmekte ve geri dönüş imkanı ortadan kalkmaktadır. Bilgisayar doğru cevabı gösterinceye kadar yarışmacı ve izleyenler boşlukta kalmakta ve genellikle reklamlar bu arada ekrana sokulmaktadır.
"Emin misiniz" ve "Son kararınız mı?" bir sorgulama biçimi olmasına karşın çok tehlikeli durumu ifade etmektedir.
"Son Karar" gerçekten verilmesi en zor olan kararlardan biri ve sonuncusudur. Kendi adınıza hayatınızda kaç kez son karar verdiğiniz bir düşünün. Bu yarışmada "Son Kararınız mı?" sorusundan sonra yarışma bitmekte cevabın doğru olması durumunda yarışma yeniden başlamaktadır. Daha açık ifade etmek gerekirse yarışmadaki her "Son Kararınız mı?" sorusuna yarışmacı, yarışmayı bırakmazsa "Evet Son Kararım" cevabını vermekte... Ve benzetmek gerekirse yarışmacı bitkisel hayata girmektedir: Verdiği cevap doğruysa yeniden canlanacaktır. Ya da cevap yanlış ise yarışma için ölecek ve oturduğu yarışmacı koltuğundan kalkacaktır.
Koltuk, hayat ve ölüm
Yarışmacı koltuğu bu anlamda hayatı yansıtıyor. Koltuktan kalkmak, para kazanılsın ya da kaybedilsin ölümle sonuçlanmaktadır.
Peki biz son kararımızı hangi durumlarda veririz? Son Kararımız gerçek hayatımızda 'bir daha asla' dediğimiz durumlarda verilmekte ve bu karardan geri dönülmemektedir. Yaşadığımız hayatta son karar verdiğimiz durumlar genellikle 3-4'ten fazla değildir. Oysa yarışma sırasında, bu sayının üç dört katı son karar verdirilmektedir. Bu ise gerçekten de daha tehlikeli bir durumdur ve en tehlikeli son karar olan intihar kararı ile örtüşmektedir.
Ola ki, intihar etmeyi düşünen insanlar son kararın kolayca ve çeşitli defalar verildiğini görerek, kararlarını daha kolay verecekler ve intihar edeceklerdir. Bu yarışma ile intihar istatistikleri arasındaki korelasyon araştırılmalıdır.
'Bu akşam Ölürüm Beni Kimse Tutamaz' şarkısında da benzeri bir durum söz konusu. 'Bu akşam ölürüm' yanlış bir cümledir. Doğrusu şu cümleler olabilir: Bu akşam öleceğim. Bu akşam ölüyorum. Bu akşam ölebilirim.
Ölmek, hayatımızda bir ve son kez yaşayabildiğimiz bir durumdur. Oysa, "Bu akşam ölürüm" denirken geniş zaman kullanılmaktadır. Geniş zaman kipi ise, defalarca yapabildiğimiz işler için kullanılır: Yemek Yerim, Çalışırım, Sabahları uyanırım gibi...
O şarkı da ölümü sürekli olarak gerçekleştirebilecek bir fiil gibi göstermekte ve insanların duyduğu ölüm korkusunu azaltmaktadır. Ne var ki, bu şarkı, ölmeyi defalarca yapılabilecek bir eylem gibi yansıttığı ölçüde, kafasında intihar düşüncesi olanlara, bir tür davetiye göndermektedir.
Kuşkusuz yaşamayı seven insanlar için bir tehlike yok. Ama, o şarkıyı dinleyen, bu yarışmayı seyreden ve intihar etmeyi düşünenler için aynı şey söz konusu mu acaba?
Emin misiniz: Sizi alakadar etmez
Farkında olmadan reyting yapabilmek, ünlü olabilmek için gösterilen çabalar insan hayatı ile oynanmasını kolaylaştırabiliyor.
"Emin misiniz?" sorusu ile karşılaştığımızda "Sizi alakadar etmez", "Son kararınız mı? " sorusuna "Kesiniz Sesinizi" cevabını vermek, "Bu akşam ölürüm" cümlesini duyduğumuzda, "Sen ölmek istiyorsan bu senin sorunun ben yaşamak istiyorum" yanıtını beynimizden geçirmek, bu dış önermeleri reddetmemizi sağlayacaktır.
Bize aktarılan bilgiler, sorular, kelimeler, cümleler ve yarışmalar ve müzikler içinde ne kadar çok sayıda tehlikeli virüs olduğunu fark etmek ve bilgi çağında eskisinden çok daha fazla dikkatli olmak gereği apaçık ortada. (NU)