istanbul tabip odası yasasından kaynaklanan görevleri yerine getirmeyi sürdürüyor. halen yürürlükte olan 6023 sayılı türk tabipleri birliği yasası'nın 4. madde'sinin "d ve e" bendi şöyle diyor:
"halk sağlığı ve tıp meslekleri ile ilgili meseleler için resmi makamlarla karşılıklı işbirliği yapmak,";
"halk sağlığını ve tıp meslekini ilgilendiren işlerde resmi makamlardan yardım sağlamak."
aynı yasanın "tabip odalarının yönetim kurullarının görevlerini sıralayan "28." maddesinin "v" bendi de "azaları memleketin sağlık meselelerini incelemeye ve bu hususta araştırmalar yapmaya teşvik etmek ve bunlardan çıkacak sonuçlara göre ilgili sağlık makamlarından dileklerde bulunmak" şeklinde.
tüm bunlar yasanın yayınlandığı 1953 yılında sağlıkla ilgili olarak sağlık bakanlığı dışında ki tek örgütlenme olan hekim meslek örgütünün yasasında yer alıyor.
başka bir deyişle icra görevi dışında ülkenin sağlığıyla ilgili olarak, işi gören sıfatıyla hekimlere ve örgütlerine verilen bir sorumluluğu ortaya koyuyor.
aynı tarihte, hıfzıssıhha yasası başta olmak üzere yürürlükte olan sağlıkla ilgili tüm yasalarda icra yetkisi olan kurumların görevleri belirlenmiş olduğu için hekim örgütüne halkın sağlığıyla ilgili olarak verilen görevler böyle tarif edilmiş.
kızamık salgını
29 ocak'ta istanbul tabip odası'nda bir basın toplantısı yapıldı.
bu toplantıya katılan odanın yk üyeleri dr. ümit şen, ito yönetim kurulu üyesi dr. emel atik'le pratisyen hekimlik komisyonu'ndan dr. naciye demirel, odanın sitesinde de yer alan "ülkemiz bir kızamık salgını ile karşı karşıyadır"(1) başlıklı basın açıklamasında bulundular. toplantının haberi yine odanın sitesinde bir fotoğrafla birlikte yer alıyor.(2)
artık 21. yüzyıldayız; dünyanın ekonomik büyüklüğü bakımından önde gelen (15-16. sırada?) ülkelerinden birisiyiz, sağlıkta dönüşüm programı sayesinde ülkemizde herkesin sağlıklı olması sağlanmış durumda, ama eğer yalan söylenmiyorsa, geçen yüzyılın başlarının hastalığı olan ve aynı yüzyılın sonlarına doğru dünyanın pek çok ülkesinde görülmeyen, kızamık hastalığının "salgınından" söz etmişler.
açıklamada türkiye'de dünya sağlık örgütü(dsö) hedefine paralel olarak 2002 yılından beri 'kızamık eliminasyon programı' yürütülmekte olduğu ve buna paralel olarak 2015 yılı sonuna kadar kızamığın elimine edilmesi hedefi konulduğu da açıklanıyor.
bu tarihe henüz var; demek ki program gereği zaten bu döneme kadar bu hastalığa yakalanan hastaların görülmesi muhtemel. ama durumda beklenenden farklı bir seyir görülmüş olmalı ki oda tarafından bir açıklama yapma ve toplum sağlığına yönelik görevlerini yerine getirmek zorunluluğu gündeme gelmiş olmalı.
açıklamada 'herkesin bilmesi' gereken çok önemli bilgiler var: istanbul'da ve ankara, adana, yozgat, tokat, samsun, amasya, kayseri, kütahya ve tekirdağ gibi ülkemizin pek çok ilinde kızamık olguları görüldüğüne dair bilgileri olduğu vurgulanıyor ve hastalıkla ilgili topluma yönelik olarak bazı uyarılarda bulunuluyor ve bir icra organı olması nedeniyle de bakanlığa bazı sorular soruluyor.
sağlık bakanlığı ne demiyor?
sağlık bakanlığı'nın sitesinde ne iddiaya, ne de ülkemizdeki kızamık olguların sayısına yönelik yeni bir bilgi yok. 2010 tarihli bir genelgenin içinde(3) 2009 yılında "tümü dışarıdan gelmiş '4' olgudan söz ediliyor. bakanlığın sitesinden bağlanılan ve şimdi artık "özerk" bir kurum olan, türkiye halk sağlığı kurumu'nun "bulaşıcı hastalıklar daire başkanlığı"nın sayfasında ise kızamıkla ilgili olarak "aşıyla hastalıkları aşıyoruz" başlıklı bir bilgi notunun(4) içinde 2010 yılında "7" olgu görüldüğü yazılı.
bunlardan başka istanbul tabip odası'nın açıklamasından sonra siteye konulmuş ve/veya ona dair bir yanıt da yok!
tüm bunlar "toplumu bilgilendirme görevi"yle yükümlü medyanın araştırması ve üzerine gitmesi gereken durumlar ve bu ülkenin gerçekleri.
anlaşılan o ki medyamızın da böyle bir yaklaşımı yok ne yazık ki. çünkü söz konusu basın toplantısından sonra bugüne (5 şubat) kadar olan medyayı taradığımda açıklamanın ertesi günü "aydınlık" gazetesinde, 31 ocak'ta samsun "gazete arena"da, 1 şubat'ta bazı yerel adana gazetelerinde, 2 şubat'ta "istanbul" gazetesi'nde ve bugün de "anayurt" gazetesinde birer habere rastlayabildim.
anadolu ajansı'nın haberleri
ülkenin resmi(?) ajansı olan "anadolu ajansı"nda ise söz konusu açıklamadan sonra konuyla ilişkili bir dağıtılmış bir haber olmadığını gördüm.
ajans daha öncesinde ise 2 aralık 2012'den başlayarak, en sonuncusu 13 ocak 2013'te olmak üzere kızamıkla ilgili çeşitli haberleri yayın organlarına iletmiş.(5)
bunlardan 2 aralık tarihli olanında dsö'nün bir açıklaması var:
"2012'de avrupa'da kızamığa yakalananların sayısının ekim ayı itibariyle 26 bini aştığı ve son beş yıl içinde üç kat artış gözlendiği" belirtiliyor. (6)
11 ve 12 ocak tarihli olanlar ise amasya ve kütahya'daki bazı askeri birliklerdeki kızamık olgusu şüphelerine dair haberler.
eski bakan akdağ da o zaman sorulan bir soru üzerine 10 aralık 2012 tarihi itibarıyla yurt dışı kaynaklı toplam 101 olgunun görüldüğünü söylüyor. (7)
tüm bunların sonucunda anlaşılan o ki bu ülkede, avrupa'da ve dünyada bir "kızamık sorunu" var.
sağlık bakanlığı bu konuda yeterince duyarlı değil, sorunun "dış kaynaklı" olduğunu söylüyor ve bunu bir "özel durum" olarak kabul etmiyor.
basın ise "nedendir bilinmez" bu konuda bakanlığın tutumuna koşut davranıyor.
bu tür önemli sorunları medya aracılığıyla görünür kılmak için meslek odaları ve stk'lara bir önerim olacak: "bundan sonra basın toplantılarında katılan habercilerin de fotoğraflarını çekin sitelerinize koyun!"
belki basın da kendisini görür ve bu sorunu çözmek için çaba harcar! (ms/hk)
mustafa sütlaş 7 şubat 2013
bağlantılar
(2) http://www.istabip.org.tr/index.php/haberler/2776-uelkemiz-bir-kzamk-salgn-le-kar-karyadr.html
(3) http://www.saglik.gov.tr/tr/dosya/1-62449/h/kizamik-kizamikcikkks-surveyansigenelgesi2010.pdf
(4) http://thsk.gov.tr/tr/index.php/haberler/411-asiyla-hastaliklari-asiyoruz
(5) http://www.aa.com.tr/tr/search/arama?searchkey=k%c4%b1zam%c4%b1k
(6) http://www.aa.com.tr/tr/s/12290--avrupa-da-kizamik-vakalarinda-artis