LGBT'ler artık solun her zaman cepte görebileceği bir seçmen grubu değildir. Bugün pek çok ülkede açık LGBT'lerin sayısı radikal solcularını sayısını geçerken, bunun solcular için bir önemi olmalıdır.
Peter Drucker, "Sapkın: Gay Normalleşmesi ve Queer Antikapitalizm" kitabını yeni Lgbti+ radikalizmine kuramsal bir temel olarak kaleme alıyor.
Drucker, Sapkın'da sol feminizm, radikal Freudçuluk, queer kuram, transgender özgürleşme hareketi, beyaz olmayan radikal queerlerin getirdiği ırkçılık karşıtı eleştiriler gibi yaklaşımlardan ve queer çalışmalardaki ulus ötesi düşünce tarzından yararlanıyor.
Kitap, Ege Acar çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı.
Queer antikapitalizm
Queerlerin sadece kişisel ya da kültürel proje olamayacağını ve Lgbti+'ların tek başlarına gerçekleştirmelerinin mümkün olmadığı bir dönüşüm gerektiğinin kabulüyle yola çıkan Drucker, queerlerin müttefiklere ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Ancak bunun hakiki bir karşı duruşla ve belli bir programatikle sağlanabileceğini de vurgulayarak.
Sözüm ona eşcinsel haklarını savunan; ancak kendinden olmayan herkese zulmeden İsrail devletinin "pinkwashing" (1) politikası gibi göz boyamalara kanmayarak, sağın tuzaklarına düşmeyerek radikal queer hareketin güçlenmesinin hayati derecede önemli olduğunu savunarak yapıyor bunu.
Türkiye'de özellikle son dönemlerde Lgbti+'lara yönelik saldırılar ve onları kriminalize etme çabaları ayyuka çıkmış durumda.
2021 yılı içerisinde ilk olarak 23 Haziran'da Maçka Parkı'nda Onur Haftası Komitesi'nin çağrısıyla toplanılan pikniğe, ardından da 26 Haziran'da Taksim'de gerçekleştirilmek istenen Onur Yürüyüşü'ne polis saldırısı gerçekleşti.
Lgbti+'ların kamusal alanda görünürlüğüne dahi izin vermeyen otoriteler, Maçka'daki piknik etkinliğinde eğitimli K9 köpekleriyle nöbet tutulmasını istedi. Saldırı, Lgbti+'lar hariç dar bir kesim tarafından gündem edildi.
Yine aynı şekilde 26 Haziran'daki Onur Yürüyüşü'nde Lgbti+'ların üç-dört kişi yan yana gelmesi bile engellendi. O gün Lgbti+'ların yanında olan milletvekili sayısı ise iki idi.
Tüm bunlar yaşanırken Onur Ayı'na özel ürünler üreten ve Lgbti+'lara böyle "göz kırptığını" düşünen firma ve markalardan ses çıkmadı.
Gökkuşaklı bira üretmek, gökkuşağı baskılı tişörtleri satışa sunmak; Lgbti+'lara yönelik saldırıları görmeyi sağlamadı. Saldırılar görmezden gelindi ya da "gökkuşağı yasaklanamaz" minvalinde apolitik bir savunuya hapsedildi.
Kapitalizmin tuzakları
Drucker'in normalleşme olarak adlandırdığı şey, özellikle gey erkeklerin dünyanın pek çok yerinde daha rahat kabul görmeleri ve şirketlerin onlara yönelik kampanyalarının kapitalizmle olan güçlü ilişkisi. Ga
y konformizi, Drucker'a göre hâlâ dünyanın pek çok bölgesinde sürekli takviye edilen bir odak ve bunun yıkılması gerekiyor.
Neoliberal özelleştirme ve serbestleşmenin, bir noktaya kadar sermaye birikimine engel olan bazı cinsel kısıtlamaları ortadan kaldırsa da beraberinde yeni konformizm çeşitlerini de getirdiğine inanan Drucker, buradaki tehlikeleri hep birlikte görmemizin ne denli kritik olduğuna dikkat çekiyor.
Lgbti+ kulüpleri, barları, hamamları, yayınları, sohbet siteleri ve uygulama olanakları artsa da politikadan uzaklaşma tehlikesini de beraberinde getiriyor.
Çünkü Drucker'a göre eğlence mekânlarının yaygınlaşması diğer yandan da parıltılı olmayan, örgütlülük temelli, kâr amacı gütmeyen Lgbti+ mekânlarına yer bırakmadı:
"Eşcinsel erkeklerin dans etmek için New York Gey Aktivistler İttifakı'nın mekânı Firehouse'a gittiği günler uzakta kalmıştır. Daha çok sayıda topluluk ve gruptan oluşan taban örgütü, görece küçük yerel ya da benzeri diğer topluluklar için oldukça önemli hale gelirken, büyük kuruluş olan topluluklar, finansman ve 'profesyonel' kadro sağlayabilmek için bağımlı oldukları işletmelere çoğu kez daha çok yanaşmışlardır."
Stonewall ruhu
Eşcinsel kimlik ve kapitalist tüketim çılgınlığı arasındaki bağı görmemizi isteyen Drucker, Stonewall İsyanı'ndaki birikimin, 1990'ların başından itibaren iyiden iyiye ivme kazanan queer mücadele ile birleşmesi gerektiğini ve bu noktada mücadeleye Marksistlerin de dahil olması gerektiğini söylüyor.
Marksistlerin queer hareketlere hâlâ uzak olmasının büyük eksiklik olduğunu söyleyen Drucker, Marksistlere iki çözüm önerisi sunuyor:
- İşe işçi sınıfından Lgbti+'lara dek kapsayıcı bir politika üretmekle başlayabilirler ve queer radikallerin alt kültüre özgü kendini soyutlama eğilimlerine karşı önlemler almalarına yardımcı olabilirler; veya queer hareketten uzak kalmanın kendilerine de verdiği zararı idrak ederek onlarla ortak bir mücadele yürütmeyi deneyebilirler.
Kapitalizm ile cinsel kimlikler arasında bağlantı kurmanın "karmaşık, dolaylı ve tarih boyunca değişken" olduğunu genellikle Marksistlerin göremediğini, bu konuda da çoğu eleştirmenin haklı olarak Marksizm'in tarihsel hatalarını sorguladığını söyleyen Drucker, bu aşamada reçeteyi biraz da Marksistlerin yazmasını istiyor.
Gayle Rubin'den mülhemle şunu ekliyor: "Bazı Marksistler adeta Kapital limonmuş da iyice sıkılırsa ondan toplumsal hayatın tüm kategorileri çıkartılabilirmiş gibi davranıyor."
Kesişimselliğin önemi
Karl Kautsky'nin henüz 1900 yılında, işçi sınıfının "baskı ve sömürüye tümden son vermek"sizin kurtulamayacağını, dolayısıyla "tüm... ezilen sınıfların, ezilen ulusların ve ezilen bir cinsiyetin savunucusu" olmak zorunda olduğunu yazdığı bir noktada bizim temel derdimizin de kökleri sola tutunan, "homojenleştirilmiş bir kimliği değil, kişinin iktidarla olan ilişkisini" ön plana çıkaran, sömürüyü ve "iktidarın sistematik doğası"nı vurgulayan, çok yönlü bir radikal cinsel politika olmasını gerektiğini söylüyor.
Altı bölümden oluşan kitabında Drucker bir çıkış reçetesi de yazmayı ihmal etmiyor. Neoliberal Gey Normalleşmesi yerine Radikal Queer Cinsel Politika'yı koyan Drucker, "cinsiyet normları"nın karşısında "toplumsal cinsiyeti yıkmak ve üçüncü dalga sosyalist feminizm"i, genderqueerleri ve diğer queerleri dışlamak yerine "queeri dahil etmek: trans ve gençlik kurtuluşu"nu, homonormatif aileler yerine ise "mahremiyet ve ev hayatını queerleştirmek, poliamori ve sevgi ile yoldaşlık kavramlarını queerleştirme"yi öneriyor.
Bu aşamada ihtiyacımız olan en önemli şeylerden birinin de döne döne Michel Foucault'nun mikro düzeyde iktidarın anlaşılmasına katkıda bulunan çalışmalarını, Gayle Rubin'in cinsiyetin olumsuzlanması algısına karşı mücadeleye olan katkılarını ve Herbert Marcuse'ün artı-baskıdan kurtulmuş vizyonuna bakmamız gerektiğini söylüyor.
Çünkü bunların tümünün birlikte dönüştürücü olduğuna ve kesişimsel bir gökkuşağı politikasının mümkün olduğuna inanıyor.
Peter Drucker hakkında
|
(1) Lgbti+ haklarını savunurken çeşitli pazarlama, siyasi stratejileri geliştirilmesi ve başka alanlarda yoğun ayrımcılık yaparken bunların üstünü örtüp kendi tarafını "eşcinsel dostu" olarak göstermek.
(TY/PT)