Veda ve İlkin anneannelerinin ölümü sonrası onun İstanbul’un dış çeperinde kalmış, eski evinde bir araya gelen iki kardeştir.
İlkin, uzun bir aradan sonra o eve gelmiş olmanın duygusallığı, eskiye ve eskiye dair olanın değişimine karşı duran yaklaşımı ile eski eşyalarıyla beraber o evi de bırakmaya direnir. Boşanma evvelinde olmasının da getirdiği boşlukla o evde kalmak, orada yaşamak ister. Veda ise, İkin okumak için oralardan ayrıldığında, sonra evlenmek için gittiği yerde kaldığında da orada yaşamış olmanın bıkkınlığı ve “yeni bir hayat” özlemi ile bir an önce o evi satıp “İstanbul’a” gitmek ister.
Zorunlu kentsel dönüşüm
Evle ilgili anlaşmazlık sürerken İlkin’in çocukluktan sınıf arkadaşı Erdem mimar/müteahhit olarak hikayeye dahil olur.
Önce evi kendisi satın almayı önerirken, bir süre sonra da o bölgeye kentsel dönüşüm geleceğinin bilgisini verip satmak yerine, beklemelerini önerir. İki kardeşin de ortak noktaları kentsel dönüşüm istemedikleri olur. Ev kendilerinindir, kim karışabilir ki?
Son yılların, neredeyse son 20 yılın korkulu rüyası olarak karşımıza çıkan kentsel dönüşüm, birçok anlamda orta sınıfın evine dönük, yaşam hakkına müdahale ile aynı kapıya çıkarken, kentin, dolayısıyla toplumun hafızasına da bir müdahale gibi yansıyor. Kentsel dönüşüm merkezli “Ev’vel Zaman” da bize kentsel dönüşümün şehrin çehresi ile beraber hafızasını da nasıl etkileyebildiğini gösteriyor. Her bir ev, bahçe, ağaç hatta mezar taşı ile oluşan şehrin parçalarının insan hafızasını, tarihini de oluşturduğunu...
İlkin ve Veda çocukluklarının da geçtiği eve ilişkin yapmak istediklerini önce kendi istekleriyle, sonra zorunlu olarak sorgulamaya başlarken rüyaları eşlik eder. Rüyalar ve anılar. Rüyalar, anılar, hayaller, korkular iç içe geçer. Rüyalar ve çocukluk anıları ile tamamlanan geçmiş, şu an, gelecek...
“Ev’vel Zaman” prömiyerini 20. İstanbul Tiyatro Festivali’nde gerçekleştirmiş, ardından Avrupa’dan sekiz oyunun davet edildiği Fast Forward Avrupa Genç Yönetmenler Festivali’nde sahne alarak sezon açılışını geçen kasım ayının sonunda Almanya’da yapmış.
Oyuncularla hareket eden dekor
Oyunda 24+1 adet L biçiminde ahşap levhadan oluşan dekor için öncelikle sahne tasarımını yapan Meryem Bayram’ı kutlamak gerekiyor. Nitekim Meryem Bayram “Ev’vel Zaman” sahne tasarımı ile geçtiğimiz hafta açıklanan 21. Yapı Kredi Afife Jale Ödülleri’nde “Yılın En Başarılı Sahne Tasarımı Adayları” arasında yer alıyor.
Oyunun her sahnesinde oyuncuların hareket ettirmesi, taşıması, düşürmesi ile sürekli değişen dekorla, her sahne ayrı bir mekâna eviriliyor. L biçiminde ahşaplar kimi zaman bir ev, kimi zaman duvar, sandalye, mezar taşı olurken, anıların, rüyaların anlatımı sırasında gözlerimizin önünde hareketlenip, inşa oluyor.
Oyuncuların çok ciddi bedensel performans harcamasına sebep olan 4,5 kg’lık ahşap levhalarla dekor, 4. oyuncu olarak sahnede yerlerini alıyor. Sessizlik içinde ahşapların devriliş ya da diziliş sesi, ona eşlik eden ritimler: tak, tak, tak, tak, taktaktaktaktak.
Gülce Uğurlu’nun etkili rejisi sinemadan da tanıdığımız oyuncular Funda Eryiğit, Esme Madra ve Bedir Bedir’in etkileyici performanslarıyla da birleşince ortaya çıkan Ev’vel Zaman sezonun izlenmezse olmaz oyunları içinde yer alıyor. (BY/YY)
* Ev’vel Zaman İstanbul, Kadıköy'de, Taşra Kabare'de sahneleniyor.
Künye |
Yazan ve Yöneten: Gülce Uğurlu |