Epeydir yazamıyordum. Dün Newroz kutlamalarına katıldım; içimi bahar sevinciyle birlikte İstanbul Kürtlerinin Kazlıçeşme alanına taşıdıkları sonsuz coşku, iyimserlik, neşe ve kararlılık doldurdu. Bunu paylaşayım istiyordum. Derken, bir arkadaşımın haberleşme gruplarımızdan birine yazdığı mesajı okuyunca hevesim kursağımda kaldı.
Bir kez daha toplumsal hareket geometrisine ve aritmetiğine -bu terimleri ben icat ettim sözlükte ararsanız bulamazsınız- girmek, bu "ekşi elma"yı dişlemek gerekti: İstanbul Newroz alanında kaç kişi vardı?
Gruba yazan arkadaşım şöyle diyor: "Dün akşam yorgun argın ama önemli bir söz söylenmiş olduğu duygusuyla arkadaşlarla birlikte alandan dönerken radyoda haberleri dinleyince canımız sıkıldı. İstanbul'daki Newroz kutlamalarına katılım için 10.000 ile 100.000 arasında değişen rakamlar veriyorlardı. Olay çıkmadı diyorlardı. Aramızda bu çizgide kimse yok elbette fakat şu kısa düşünceleri paylaşmak istedim.
"Kazlıçeşme Newroz alanını tıklım tıklım doldurmuş, coşkulu, özgürlüğe tutkun, özgür ortamlarımızı kendimiz yaratmayı öğrenen güzel bir kalabalıktık.
"Geçen yılki Kazlıçeşme Newrozundan ve 2008 Diyarbakır Newrozundan edindiğim fikirle alanda kadın-erkek-çocuk 500.000 kişiden az değildik. Alan hıncahınç doluydu ve dış alanlara doğru taşmıştı kalabalık.
"Dinleyebildiğim haberlerde Diyarbakır kutlamasının büyük olduğuna diğerlerinin küçük kaldığına vurgu yapılıyor. Oysa burada HABER olması gereken bütün diğer kentlerde coşkulu kalabalıkların görülmemiş ölçüde büyümekte olduğudur, Kürtler ile Türkiyeli demokrasi güçlerinin, ezilen, dışlanan, ötekileştirilen diğer kesimlerin ortaklaşa katıldığı kutlamalar yapıldığıdır. Çarpıcı olan budur. Elbette Sol ve muhalif güçlerin yaşama müdahalesi ve etkisi anlamlı bir büyüklük kazandığı, halklaşma, örgütlenme konusunda henüz aşılamayan o eşik aşıldığı noktada bu katılım çok daha fazla artacaktır.
"Hakkariden Edirneye her yerde söylenen sözün rakamları küçülterek önemsizleştirmeye çalışılması beyhudedir. İnsanlara yazıktır; bu beyhude çabaların sonuçlarını düzeltmeye çalışırken yitirilen zamana, insanlara, çekilen acılara yazıktır."
Yaygın medya kaç kişi saydı
Hak vermemek elde değil. Bakıyorum gazetelere ve web sayfalarına: Zaman "Polis telsizlerinden bölgedeki katılımın 90 bin civarında olduğu bilgisi kayıtlara geçti" diyor; CNNTürk sayı vermiyor; Yenişafak "Kazlıçeşme Meydanı'na yaklaşık 100 bin kişi geldi" diyor; Milliyet "Polisin verilerine göre, 150 bin, BDP'ye göre de 250 binden fazla kişi Kazlıçeşme'deki şölene katıldı" diyor. Star Cihan Haber Ajansı'na dayanarak "Polis telsizlerinden bölgedeki katılımın, 90 bin civarında olduğu bilgisi kayıtlara geçti" diye Zaman'ı tekrar ediyor. Cumhuriyet sayı vermiyor, hatta İstanbul'daki mitingden söz bile etmemeyi başarıyor; ntvmsnbc "100 bin kişin katıldığı kutlamalarda olay yaşanmadı ve sakin geçti." diyor. Diğerleri de öyle....
Haklı olmasına haklı da, mesajı yazan arkadaşımın verdiği 500 bin sayısı deneyimlerime ve "toplumsal hareket geometrisi" sezgime göre biraz abartılı geldi bana. Ama polise dayanarak 90 ile 150 bin arasında katılım sayısı bildiren yaygın medyanın Kürtler'i "bir avuç" görürse Kürt Sorunu'nu da "terörizm"le özdeşleştirebileceği şaşkınlığında hiçbir "açılım" olmadığını görmek mide bulandırıcı.
Aynı yaygın medyanın Ankara, İstanbul ve İzmir'deki Ergenekon taraftarlarının Kazlıçeşmedekilerden hiç de daha kalabalık olmayan "Cumhuriyet Mitingleri"ni destursuz 2 milyon, 3 milyon diye, nüfusu 322 bin olan Manisa'daki mitingi 100 bin kişi diye şişirirken de yüzü kızarmamıştı. Yalanlarının Google Eearth üzerinden burada yüzlerine nasıl çarpıldığını hatırlarsınız.
Gerçi bu sefer de Google Earth'ün başına oturup ince hesaba girişmeden önce kabataslak doğru hesabı yapmıştım kafamda. Bu hesap şu ilkeye dayanıyor: Mitingle ilgili olarak düzenleyicilerin verdikleri en yüksek sayıyla polisin verdiği en yüksek sayıyı topla ve ikiye böl. ([500.000+150.000]/2=325.000). Bu durumda alanda 325 bin kişinin toplandığını hemen öngörmek çok da hatalı sayılmazdı. Nitekim dün Kazlıçeşmeden o fikirle döndüm: Geçen yıldan daha kalabalık ve coşkulu bir Newroz'du gördüğüm. Üstelik söylemler de daha kararlı ve ciddi, daha ölçülü ama çok daha güçlüydü.
Google Earth ne diyor?
Oysa bu sabah televizyonların üzerinde anlaştığı sayı 140 bindi. Üşenmedim oturdum ve bir kere daha miting alanının en yakın top sahasından kaç tane aldığını Google haritasında karşılaştırdım. En yakın top sahası Zeytinburnu Stadı. Bu top sahasından miting alanına kabaca 8 tane yerleşebiliyor. Stadın ölçüleri Türkiye Futbol Federasyonu sitesinde belirtildiğine göre 68*103 metre. Demek ki, yüzölçümü de 7004 metrekare.
Dünkü mitingin sıkışıklık durumunu göz önünde tutarak metrekareye 5 kişinin yerleştiğini hesap edersek miting alanının en sıkışık olduğu saat 13:00 sıralarında en az 280 bin 160 kişinin (103*68*5*8=280160) Kazlıçeşme'de bir arada bulunduğu apaçık. Miting alanına giremeyen, girmeyen, mitingi dışarıdan izleyen, miting alanının hemen dışında çoluk çocuk çimenlere serilen, çıkanların yerine girenlerle birlikte Pazar günü Kazlıçeşme'deki Newroz kutlamalarına en az 350 bin kişinin katıldığını söylemek gerçeğe çok yakın olur.
Bunca yıldır miting izleyen, İstanbul'un bütün girdisini çıktısını bilmemesi düşünülemeyecek olan yaygın medyanın, gerçek bu olduğu halde sistematik bir biçimde bu nesnellikten kaçması, onu eğip bükmesi, kimi durumlarda göz göre göre yalan söylemesinin bir tek nedeni var aslında: İdeolojik. Yaygın medya, kendini haber vermekle, haberin gelişme doğrultusunu topluma işaret edecek verileri sunmakla değil, devletin ve/veya hükümetin gerçek olmasını istediği şeyleri gerçekmiş gibi topluma aktarmakla görevli sayıyor. Son zamanlarda Ergun Babahan ve Dinç Bilgin'in yaptıkları ifşaatlara bakarsanız, yaygın medyaya yönelik kuşkularınızın, onun çirkef hakikati yanında ne kadar naiv kaldığını görürsünüz. Bu öyle bir medyadır ki, gerçek olmasını istediği şey 21 Mart'ta güneşin hiç doğmaması olsa "bugün 21 Mart değil" diye başlık atacağından emin olabilirsiniz! Tıpkı 70 yıl boyunca "Kürt yoktur" diyerek yaptığı gibi. (AH/EK)