Eriyenler var insan içinde
Yetmiş ki yâr mihman burada
(Tebriz'den Toros'a/Cavit Mürtezaoğlu)
Mihman, misafir anlamına geliyor. Aynı zamanda Akif Kurtuluş'un romanının da ismi. Şair kimliğiyle bilinen ve çok sayıda şiir kitabı yayınlanmış olan Kurtuluş, son olarak "Herkes Gitmiş" isimli bir kitap çıkarmış, Behçet Necatigil şiir ödülünün iki sahibinden biri olmuştu.
Kurtuluş, uzun zamandır üzerinde çalıştığı "Mihman" isimli romanını geçtiğimiz aylarda çıkardı ve bize bugüne kadar anlatılmayan bir hikâye anlatmış oldu.
Mihman neyi anlatıyor peki? Değerli edebiyat eleştirmeni Semih Gümüş'ün Mihman'a dair yazdığı güzel yazıdan aktarırsak: "Avukat Memet Fuat'ın, yanlışlıkla Müdür Mehmet Fuat yerine gerillalar tarafından dağa kaçırılması, hikâyenin can alıcı olayı. Ülkenin Doğusu'nda Batısı'ndan bambaşka biçimde yaşanan hayatın ve savaşın bugüne dek doğru dürüst anlatılamamış, değil edebiyata, gazetelere bile gerçekten olduğu gibi aktarılamamış olduğu düşünülürse, Mihman sıradışı bir yerde kurulmuştur."
Evet, bir avukatın yanlışlıkla kaçırılması üzerine kurulan ve her bir karakterin kendi hikâyesinin anlatıcısı konumunda yer aldığı Mihman'da okuduklarımız bizim Kürt sorunu dediğimiz ve yaşadığımız boyuta dair bize bir şeyler anlatmayı deniyor.
Romanın kendine özgü bir dili var, hikâyeler bazen iç içe geçiyor, kişiler birbiriyle bir şekilde kesişiyor, şiirler, şarkı sözleriyle serbest çağrışımlarla örülen hızlı ve akıcı metinlerin içinde adeta kayboluyorsunuz. Bütün bunları yaparken roman asıl mesajını ıskalamıyor. Yazar burada öteki olmanın, ötekileştirilmenin yarattığı travmatik boyutları da es geçmiyor, bir taksi şoförünün gözünden insaniliği yakalamaya çabalıyor. Yani "yarayan kana"ya parmak basmaya gayret ediyor.
Öteki olmak
Ben Kürtleri üniversite yıllarımda tanımaya başladım. Karadeniz'de doğup büyümüş, başka coğrafyaların insanlarına dair çok az bilgi sahibi biri olarak gittiğim şehirde, o insanların hayatlarının bize dayatılanlardan ne kadar farklı olduğuna tanık olmak beni çok ürpertmişti.
Üniversitede yan yana oturduğumuz Kürt arkadaşımın travmatik çocukluğuyla benim yaylada geçen armağan gibi çocukluğum arasındaki uçurum bu toprakların acı realistesiydi. Ama onlar da akıllı olsunlardı, bizim gibi ekmeğini taştan çıkarsalardı masallarıyla, düşmanlıklarıyla heder edilen bir ömürler silsilesi... Bu vurdumduymazlık işte bu kördüğümü yarattı, tablo ortada. Gurur duyuyor musunuz? Mihman, benim gibi dışarıdan bir sesin bu kanayan yaraya irdeleme cesaretini gösterdiği için kıymetlidir.
Acının dilini çözmek
Mihman'da özellikle beni etkileyen, bu denli karmaşık hikâyenin içinde başka coğrafyaların dilini anlama çabası oldu. Neticede acıların dili eşittir. Yazar, her karakterine başka bir gözle baktığı pencereden kendisinin ait olmadığı coğrafyalardaki hüzne de, adaletsizliğe de, isyana da yakından bakıyor ve karakterlerinin dilini barışa işaret ettiriyor. Belki o dil yakalanırsa, her gün önümüze sunulan kanlı tabloların, akan gözyaşlarının ve bitmek bilmez dramların önü kesilebilir umudu taşıyor. Yanlış ifade etmişsem bağışlasın ama Mihman benim için barışın yolunu döşemeye iyi niyetlenen, harikulade bir ilk romandır. (UB/HK)
* Akif Kurtuluş / Mihman / 269 sayfa / İletişim Yayınları