Türkiye’de yaşayan bir Ermeni olarak Ermenice’yi hakkıyla konuşamamak, iyi okuyamamak ve iyi yazamamak yaşım arttıkça bana sıkıntı veren bir mesele haline geldi. Ermeni okulunda okumayı ilkokul üçüncü sınıfın sonunda bıraktım. Dokuz yaşımda okuduğum okulda mutsuz olduğumun farkına vardım ve annemden,babamdan beni mümkünse Ermeni okulu dışında başka bir okula kaydettirmelerini rica ettim. Onlarda mutsuzluğuma kayıtsız kalmadılar ve beni başka bir okula kaydettirdiler.
Omuzlardaki ağır yük
Yaşım ilerledikçe Ermeni okulundaki mutsuz öğrencilik sürecimin nedenlerini deşifre etmeye çalıştım. Ve "neden mutsuzdum" sorusunun cevabını ararken aslında küçücük Ermeni çocuklarının omzuna çok ağır bir yükün yüklendiğini ve o ağır yükün de onları mutsuz ettiğinin farkına vardım. Beni de mutsuz eden şeyin o ağır yük olduğunu idrak ettim.
Bahsettiğim ağır yük aslında iki dili aynı anda, birden öğrenmekti. Düşünün ki okuma yazmasını bilmeyen ve birinci sınıfa başlayacak bir öğrencisiniz. Sadece bir dilin okuma yazmasını öğrenmek sizi korkuturken, neyle karşılaşacağınızı henüz bilmezken, Ermeni çocuklar hem Ermenice hem de Türkçe okuma-yazmayı aynı anda öğreniyorlar. Üstelik bir tanesi Latin olmak üzere iki farklı alfabeden. Türkçe alfabenin 29 harfinin yanı sıra bonusu 38 harf olan bir de Ermenice alfabe.
Tabii ki ufacık çocuklar da bu ikilikle karşılaşınca kafaları karışıyor ve normal bir ilkokul çocuğundan iki kat daha fazla çaba göstermek durumunda kalıyorlar. Hele ki ev içinde Ermenice konuşulmayan ve okula başlayana kadar sadece çok az Ermenice kelime bilen çocukların birinci sınıfa başlarken çektikleri "çileyi" az çok tahmin edebilirsiniz.
İkilikler, üçlükler…
Birçok Ermeni çocuğunun kafası karışır bu ikilik sebebiyle, bir dilde "Ali topu Veli’ye atar"ı, öbür dilde "Ani kıntagı Aram’in nede’" (Ani topu Aram’a at) kalıbını öğrenir, hatta belki de kimi zaman Ani topu Veliye, Veli de Aram’ı Ani’ye atabilir.
Ermenice’de bazı harflerden iki hatta üç adet vardır, "k","h", "p", "t", "e", "o" , "v" ve "ç" harflerinin iki ayrı yazımı mevcutken "h" harfinin de üç ayrı yazımı bulunur. Örneğin bazı kelimeler bir "k" ile ,bazıları bir başkasıyla yazılır.
Siz iki ayrı dilin yarattığı ikilikle nasıl baş edeceğinizi henüz bilmezken , bir de Ermenice’nin kendi içinde barındırdığı ikiliklerle, hatta üçlüklerle karşılaşırsınız. Kafanız da giderek karışır haliyle. Dolayısıyla Ermenice okumayı yazmayı sökmek oldukça meşakkatlidir.
Çocuklar konuşurken de iki dili birbirine karıştırır çoğu zaman, hatta bazı Türkçe kelimeleri Ermenice’ymiş ,bazı Ermenice kelimeleri de Türkçe’ymiş gibi beller, bu durum ta büyüyene kadar da devam edebilir.
Anadilimi ihmal etmek…
Tüm bu ikiliklerden, bu ağır yükten Ermeni okulumdan ayrılırken "kurtuldum". Nitekim etrafımdakiler, ailem,ailemin dostları,akrabalar her daim "Aman ha Ermenice’yi ihmal etme,onu da konuş, oku ve yaz" diye tembihlediler. Ben de ihmal etmeyeceğimi söyledim, hatta birçok aile büyüğüne de sözler verdim.
Fakat sene be sene, büyüdükçe, Ermenice’yi hep ihmal ettim, her daim erteledim. Seneler geçti İngilizce’yi öğrendim, Fransızca’yı öğrendim, İtalyanca’yı da az çok öğrendim ama gelin görün ki tüm bu dilleri öğrenirken kendi anadilimi bir kenara attım ve onu giderek unuttum. Şu an ihmal edişimin 16. senesindeyim, konuşmam ortanın iyisi denebilecek düzeyde olmasına rağmen okumam ve yazmam çok geri.
Hâlâ çok geç olduğunu da düşünmüyorum ama en büyük sorunum zamansızlık. Dolayısıyla da hâlâ ihmal ediyorum, tek çabam Agos’un Ermenice bölümünü veya Ermenice çıkan Jamanak gazetesini üç satır da olsa,beş satır da olsa okumaya çalışmak.
Anadiline yabancı olan onca Ermeni
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, ben yine de kendimi en azından konuşabildiğim için şanslı hissediyorum fakat günümüzde birçok Ermeni çocuk anadilini bilmiyor, Ermeni okullarındaki öğrenci sayısı giderek azalıyor ve bazı okullar kapanma noktasına geliyor. Dolayısıyla çocuklar dilleriyle tanışamıyor, aileler de evde daha az konuşuyorlar veya hiç konuşmuyorlar.
Bunun yerine çocuklarıyla sadece İngilizce konuşan bazı Ermeni annelere babalara da rastlamadım değil. Çocuk Ermenice’den evvel, hadi Ermenice bir yana, Türkçe’den evvel İngilizce öğreniyor. Ermenice’yi ise Ermeni okuluna gönderilmemesi sebebiyle hiç öğrenemiyor. Dolayısıyla ilerde anadiline yabancı olan Ermenilerden birisi haline geliyorlar.
Geriye baktığımda aslında sistemde bir hata olduğunu ve iki dilin aynı anda öğretilmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla belki de elzem olan öğretim metodunda bir değişiklik yapmak. Eğitimciler, dilbilimciler bu konuyla ilgili bir çalışma yapabilirler ve iki dili de en sağlıklı biçimde çocuklara öğretmenin yollarını yeniden düzenleyebilirler.
Umarım bundan sonra anadilim olan Ermenice’yi ihmal etmem,daha fazla çaba gösterebilirim.
Uluslararası Anadili Günü'nde, kaybettiğim onca Ermenice kelimeyi bulmayı, kuramadığım Ermenice cümleleri kurmayı, yazıya dökemediğim Ermenice satırları hayata geçirmeyi ve eserlerini Ermenice olduğu için okuyamadığım onca değerli Ermeni edebiyatçıyı ilerde okuyabilecek seviyeye gelmeyi diliyorum. (NK/TK)