Öyküm var ama onu ne annemin, ne de babamın dilinde yazabiliyorum.
bianet'teki anadil öykülerini okudum. Birkaç şey yazma ihtiyacı hissettim. Türkçe yazıyorum, çünkü annemin dilini de babamın dilini de bilmiyorum, daha doğrusu dedelerimin dillerini.
Anneannem Tatardı. Balkanlar'dan gelip İç Anadolu'ya yerleşmişlerdi birkaç kuşak öncesinden. Annesiyle, teyzeleri ve teyze çocuklarıyla Tatarca konuşurdu. Çocukları ve torunları ile de yarı Türkçe, yarı tatarca. Doğal olarak bu ortamda büyüyen annem, teyzem ve onların kuşağı yarı Türkçe yarı Tatarca konuşurlar.. Türkçe kelimelerin sonuna Tatarca takılar eklenir.
Ben 35 yaşındayım. Ben ve benim kuşağım, Tatarca konuşmaları anlıyoruz, ancak konuşamıyoruz. Kelimelere, sözcüklere dilimiz dönmüyor. Gırtlaktan o sözleri çıkaramıyoruz.
Babamın annesi ise Laz. Gençlik yıllarında göç etmiş İç Anadolu'ya ve kullanmaya kullanmaya kendi dilini unutmuş, Gittiği, yerleştiği yerde de yabancı olduğu için Kürt denilmiş, Kürt olarak dışlanmış. Babaannemden geriye kalan bir dil bile değil, bir şive. Babam ve kardeşlerinde hiç olmayan bir şive.
Ve benim her yerde duyduğumda ister Türkçe, ister Lazca, ister Gürcüce olsun beni kocaman gülümseten bir şive. (ÖO/HK)