Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Alternatif Finansta Yeni Ufuklar" başlıklı toplantıda, “Alternatif finansal işlemler dünyada süratle yayıldığını, geleceğin dünyasında faize dayalı sistemin yeni bir finansal mimariye bırakacağını” belirtti.
“Faizsiz Bankacılık” isimlendirmesinin yanlış olduğunu, bankacılık kavramının sömürüye işaret ettiğini ifade etti. Katılım finans sistemi isminin daya uygun olduğunu ve sistemin bankacılık sisteminin faiz oranları ile hareket etmemesini “tavsiye” etti.
Faizsiz bankacılık ya da İslami finansman son yıllarda finans kuramında ve finansal hizmetler alanında duyduğumuz ve karşılaştığımız kavramlar.
Bu yazıda bu uygulamaların ve geliştirilen araçların;
*Mevcut finansal sistemden ve finansal araçlardan farklı olup-olmadığı,
* Bankacılık sisteminin faiz oranları dışında hareket edebilme potansiyeli değerlendirilecektir.
İslami Finans nedir?
Kredi - faiz esasına dayanan geleneksel finansmana alternatif olarak geliştirilen, katılım ve kar/zarar ortaklığına dayandığı ifade edilen bu sistem literatürde ve uygulamada İslami Finans olarak isimlendirilir.
Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, Dünya Ekonomik Forumu, Türkiye Katılım Bankaları Birliği vb. birçok kurum bu isimlendirmeyi kullanır. İslami Finans başlıklı yüksek lisans ve doktora tezleri yazılmış, bu isimli lisansüstü programlar açılmıştır.
İslami Finans, finansal faaliyet ve işlemlerin İslami kurallar çerçevesinde uygulandığı bir sistemdir.
Hareket noktası faizin haram olarak kabul edilmesidir.
Faizi haram kabul eden kesimin tasarruflarını banka vb. kuruluşlarda değerlendirmesi ve kredi ihtiyaçlarını finansal sistem içinden karşılayabilmesi amaçlanır.
İslami finans ve bu çerçevede gerçekleştirilen faizsiz bankacılık, sigortacılık, risk yönetimi, kredilendirme yerine ortak yatırım yapılması vb. işlemler; faize ve spekülasyona dayalı piyasa sisteminin adaletsizliklerine, spekülasyona dayalı kazanç elde etmeye karşı geliştirilmiş araçlar olarak ifade edilir.
Neo-liberal dönemde, finansal faaliyetlerin iktisadi faaliyetler içindeki payı giderek artmış, uluslararası mal, para ve sermaye hareketleri yaygınlaşmıştır. Fonların ülkeden ülkeye akışı nedeniyle artan riskler, inancına bakmaksızın tüm ülkeleri ve şirketleri etkilemiştir.
Uluslararası fonları çekebilmek en önemli konuların başında yer alırken, sınır ötesi ticaretten kaynaklanan alacakların yönetimi, emtia ve döviz kurlarındaki aşırı oynaklığa karşı koruyucu bazı araçların geliştirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu noktada ortaya çıkan gereksinimi karşılamak üzere geleneksel finansman araçları yapısal değişiklikler yapılıyormuşcasına sunulur.
Burada temel amaç, bir yanı ile finansal sistemin dışında kalmış fonları sisteme dahil etmek iken, diğer yandan da küresel sermaye ile büyük bir uyum içinde hareket eden İslami sermayenin finansallaşan ekonominin gereklerini yerine getirmesini kolaylaştırmak, krize yatkın kapitalist ekonominin bir alternatifini oluşturduğu izlenimini yaratmaktır.
Bu değerlendirmeleri;
* Katılım bankacılığı, İslami finans kapsamında geliştirildiği belirtilen araçların geleneksel finanstakilerle aynılaşan yönlerini göstererek,
* Kredilendirme yerine ayni yatırım yapma ve kar ve zararı paylaşma işlemlerinin uygulama güçlüklerini tartışarak yapacağız.
İslami finans ve katılım bankacılığında kullanılan araçlar
* MURABAHA (İPOTEĞE DAYALI KREDİLENDİRME) : Müşterinin ihtiyaç duyduğu gayrimenkul, emtia veya taşınır mallar için ihtiyaç duyduğu miktarın katılım bankası tarafından sağlanarak, müşterinin vadeli olarak borçlandırılmasıdır. Borçlandırılan tutar kullandırılan sermaye ve iki tarafın sınai/ticari faaliyet yapılmadan önce üzerinde anlaştıkları kar payı tutarından oluşmaktadır (bu tutar faiz değil !!!). Kullandırılacak fonlar için teminat alınabilir ve satın alınan emtianın mülkiyeti borç ödemeleri bitene kadar katılım bankasınındır (bunlar da teminat ve ipotek değil !!!).
* İCARA (LEASİNG-FİNANSAL KİRALAMA): Katılım bankası kiracının işinde kullanmak üzere belirlediği bir bina veya makina/ekipmanı satın alarak müşterisine kiraya verir, kiralayan taraf önceden belirlenen bir kar oranı üzerinden bankaya kiralarını öder. Kiralama dönemi sonunda banka kira konusu bina/makina veya teçhizatı sembolik bir ücretle kiracıya devrede. Bu işleyiş geleneksel finansmanda leasing/finansal kiralama ismi ile kullanılan aracın aynısıdır. Sadece sözel bir değişiklik yapılarak kira bedelinin önceden belirlenmiş kar oranı üzerinden tahsil edileceği belirtilmiştir.
* SELEM (FORWARD-FUTURE): Henüz üretilmemiş bir ürünün (tarım ürünleri, demir, çimento) ileri bir tarihte teslim edilmek üzere peşin bedelle satılmasıdır. Fiyatı bugünden belirlenmiş emtianın İleri tarihli teslimatı forward sözleşmesi ile birebir aynıdır. Banka gerçekleştirilen selem sözleşmesi ile yüklendiği riski ortadan kaldırmak için ters selem sözleşmesini kullanabilir (alıcı olduğu sözleşmeden doğan riskini dengelemek için satıcı olduğu bir sözleşme kullanabilir). Böylece selem sözleşmelerinin ikincil piyasası oluşturulur. Bu durumda selem sözleşmesinin geleneksel finansmanın vadeli işlem sözleşmelerinden (future sözleşmeler) bir farkı kalmaz.
Future sözleşmeler ikincil piyasalarda kolaylıkla alınıp-satılabildiği için büyük miktarlı spekülasyonların yapıldığı sözleşmelerdir. Bu durumda İslami finansmanın spekülasyonu yasaklama söylemini nereye koyacağız? İslami finans bu durumda bu işlemlerden spekülasyon yapılmamalıdır diye tavsiyede bulunuyor. (www.katılım bankacılığı.com) Artık dinleyen olursa...
* SUKUK (BONO-MENKUL KIYMETLEŞTİRME-VARLIĞA DAYALI MENKUL KIYMET): Şirketlerin ihtiyaç duyduğu finansman gereksinimini karşılamak üzere, bir varlığa dayalı olarak çıkarılan bir menkul kıymettir. Yatırımcısına sabit getiri sunar, bu ödemeler 6 aylık dönemlerde yapılır. Getiri ülkenin ve ihraççı kurumun riskine göre belirlenir. Sukuk alan yatırımcı vade sonuna kadar bekleyebilir ya da istediği zaman o andaki fiyat üzerinden satışa çıkarabilir. Sukuk ihracı yaygın olarak gayrimenkul, enerji, havayolu ve finansman şirketleri tarafından yapılır. Kullanım şekline göre kimi zaman bonolarla, kimi zaman varlığa dayalı menkul kıymetler veya kira sertifikaları ile büyük benzerlikler göstermektedir.
Bu örnekler daha da artırılabilir. Geleneksel finansal sistem içinde yer alan araçların neredeyse tamamı için benzer uyarlamalar yapılmaktadır. Bu yukarıda da söylediğim hiçbir şirketin (faizi kabul etsin veya etmesin) uluslararası ticaret ve finansman işlemlerini kapitalist sistemin araçlarını kullanmadan gerçekleştirememesinden kaynaklanır. Bu durumda yapılacak tek bir şey kalmaktadır, aynı işlevlere sahip araçları, farklı, İslami değerlere uyarlanmış gibi sunmak…
Buraya kadar İslami finans çerçevesinde ve katılım bankaları aracılığıyla sunulan ürünlerin geleneksel finans sistemindeki araçlardan farkı olmadığını tartıştık. Bundan sonra temel farklılık olan sunulan, faiz yerine kar/zarar ortaklığı yapıldığı savı üzerinde duralım.
Kâr zarar ortaklığı her zaman mümkün mü? Herhangi bir dönemde, herhangi bir makine/teçhizat vb. yatırım sonucunda elde edilen karın veya zararın paylaşılması için öncelikle bu yatırımdan elde edilen karın bütünsel kardan ayrıştırılarak hesaplanabilmesi gerekir. Bu hesaplamanın ayrıca ilgili dönem için yapılabilmesi gerekir.
Daha açık söylemek gerekirse, eğer yatırıma yeni başlanıyorsa ve bu ortaklık mali takvim yılına uygun bir şekilde sürdürülüyorsa, ilgili dönem için kar/zarar hesaplamak kolaydır. Ancak, daha önceden kurulmuş olan bir işletmeye katkıda bulunacak ilave bir makina alınması durumunda bu ilave makinanın toplam kar/zarara yaptığı katkıyı ayrıştırmak zor, hatta çoğu zaman imkansız olacaktır. Ya da 7 aylık bir kullanım için bir ilave teçhizatın bu dönem için yarattığı kar/zararın mali yıldan (genellikle 12 aylık takvim yılıdır) ayrıştırılarak hesaplanması da çok özel bir çabanın sonucu olabilir.
Bu nedenlerle yukarıda belirtilen İslami finansman ürünlerinin bedellerinin/kiralarının ödenme şeklinde de açıklandığı gibi, iktisadi faaliyetin sonucu beklenmeden, başlangıçta ve tahmini bir kar/zarar hesabı yapılarak, fon sağlayanlara belirli tutarlarda ödemeler yapılmaktadır. Bu durum mevduat ve kredi faizi uygulamaları ile büyük benzerlik göstermektedir.
Eylül 2019 itibarıyla katılım bankalarının kar paylaşma oranları ile bankaların faiz oranları karşılaştırmalı olarak şu şekildedir (aylık vade için):
Rakamların bu denli benzer olması, katılım bankalarının vaat ettiği kar paylaşım oranlarının piyasada geçerli faiz oranlarından farklı olmadığını göstermektedir.
Sonsöz
Katılım bankacılığı ve katılım finans sisteminin yeni ve daha adaletli olduğu, faiz yerine kar payına dayandığı görüşleri gerçeği yansıtmamaktadır. İktisadi/finansal işleyişin gerektirdiği tüm araçların İslami kesim tarafından da kullanılmasını sağlamak, bu kesimin sahip olduğu varlıkları sistem içine çekebilmek amacıyla, var olan araç ve işleyişte küçük, biçimsel değişiklikler yapılmasından başka bir şey değildir.