“Ituango Barajı binlerce bölge sakininin hayatını değiştirdi. Hatta ölü olanların da…”
Kolombiya’dan geçen hafta ajanslara düşen habere göre, Narcos dizisinden yakinen tanıdığımız Medellin kentindeki nehirde son 2 yılda 55 kişinin cesedi bulunmuştu. Medellin polisinden yapılan son açıklamaya göre, bu yıl gelen ihbarlar ve yapılan aramalar neticesinde Medellin Nehri’nde 29 ceset daha bulundu.
“Faili meçhul” cinayetlerin sorumlusunun, kenti uzun süre etkisi altına alan kokain baronu Pablo Escobar’ın karteli olduğu düşünülüyor. Medellin Nehri de Escobar'ın emriyle öldürülen kişilerin “toplu mezarı” olarak adlandırılıyordu.
Ülkede ayrıca birçok FARC gerillasına yönelik cinayet de “faili meçhul”. Barış anlaşmaları bu cinayetleri azaltsa da 50 yıllık çatışma ardından binlerce yargısız infaz, zorla kaybetme vakası ve faili meçhul cinayet bıraktı. İnsan hakları örgütleri, ülkede 4 bin 646 toplu mezar olduğunu düşünüyor.
Yakın tarihin gerçekleriyle yüzleşmek…
El Pais’te yayınlanan baraj haberi, ülkenin büyük bölümünün devlet ve kartel şiddetinden kaynaklı olarak toplu mezara dönüştüğünü bir kez daha hatırlattı.
Yazının başındaki ifade de haberin yazarı Catalina Oquendo’ya ait. Haberinde, Cauca nehrindeki barajın inşasıyla birlikte, ülkenin karanlık cinayet geçmişinin nasıl ortaya çıktığının izini sürüyor.
Barajın yapımına başlanmasıyla birlikte cesetler ortaya çıkınca, inşaya paralel olarak bir de zorla kaybedilenlerin aranması süreci başlıyor. Hatta işin içine, sualtı arkeologları da dahil oluyor…
Cauca nehri, Kolombiya’nın kuzeybatısındaki Antioquia bölgesinde, Puerto Valdivia köyünün yakınında. Haberde, bu süreç şöyle anlatılıyor:
“Bölgede yaşanan çeşitli silahlı çatışmalar sırasında kaybolan binlerce kişinin, 2014 yılında baraj inşaatı başlayan Cauca Nehri'nin çamurlu suları altında bir yere gömüldüğü tahmin ediliyor. Artık akrabaları onları bulmak istiyor ve Kolombiya'nın Barış için Özel Yekili Yargısı (JEP), sevdiklerinin kalıntılarını bulmakla görevlendiriliyor. JEP'in ilk görevi, rezervuarın sular altında bıraktığı bölgelerde su altı araştırmaları yapmak oluyor.
Bu çok büyük bir zorluk, ancak Kolombiyalı bir adli soruşturma kuruluşu olan Équitas tarafından JEP için hazırlanan bir rapora göre, aramayı yürütmenin birkaç yöntemi var. Kolombiya nehirleri genellikle cesetlerin gizlice atılması için çok sık kullanıldığından, daha önce de büyük su altı aramaları yapılmıştı.
Yetkililer, Cartagena Körfezi'ni kuzey Kolombiya'daki Magdalena Nehri'ne bağlayan yapay bir kanal olan Canal del Dique'nin altında bir yerlerde 9 bin cesedin yattığına inanıyor. Her iki su altı kurtarma çabasının da, yakın tarihteki acı gerçeklerle yüzleşilmesine yardımcı olacağını umuyorlar.”
Baraj bölgesinde toplam 2 bin 94 ceset
Devlet suçlarının kurbanlarının kurduğu MOVICE’in verdiği bilgiye göre Briceño, Cáceres, Ituango, Nechí, Peque, Sabanalarga, Tarazá, Toledo ve Valdivia bölgelerinden toplam 2 bin 94 kayıp kişinin cesedi Ituango Barajı civarında bulunuyor.
MOVICE, kayıp kişilerin gömüldüğüne inanılan 16 alanın hükümetten korunmasını talep etti. Şimdi JEP onları barajın yukarısındaki bölgelerde, su altında bulmaya çalışacak.
Équitas ve JEP'in araştırma biriminden adli antropologlar ve arkeologlar, baraj yakınındaki Cauca Nehri kıyısında ilk sualtı arkeolojik araştırmasını gerçekleştirdi. Kayıp kişi raporlarını, adli sistem veritabanlarını, insan hakları ihlali verilerini ve bireysel kaynakları referans alarak, 131 kayıp kişinin kalıntılarının bulunduğuna inanılan 282 su altı alanı tespit ettiler. Ancak bazı cesetlerin tespiti ve çıkarılması için Kolombiya’daki teknolojinin yeterliliği soru işareti olarak duruyor.
JEP, yazının başında bahsettiğim Medellin için de benzer bir araştırma yapılmasını emretti. Çünkü baraj inşaatı sırasında bulunan en az 140 kimliği belirsiz ceset, Medellin'deki El Universal mezarlığına defnedilmişti.
Cesetler nerede?
Zorla kaybedilenlerin cesetleri nehirlerde ancak, nasıl?
Daily Beast’ten Richard McColl imzalı, “Cesetler nerede?” başlıklı makaleye göre, hükümet Medellin’deki büyük bir toplu mezarın izini sürüyor ancak bu onarı başka bir karanlığa sürükledi.
Yazıda konu edilen Kolombiya Olay Yeri Araştırmacıları (CTI) üyeleri, bir itirafçının, toplu mezar alanı olarak gösterdiği üst toprağın bir bölümünü kaldırdığında, kafatasları, kemikler ve giysi parçalarının ortaya çıkmasını bekliyordu. Bunun yerine, orta derinlikte çok sayıda yuvarlak delik ile karşı karşıya kaldılar. CTI memuru “Burada ne oldu? Onları ayakta mı gömdün?” diye sordu.
Gerçek bambaşkaydı: “Ölenlerin cesetleri parçalara ayrılmış, uzun süt kaplarına konmuş ve asitle ıslatılmıştı. İnsan içeriği eriyip sıvı hale geldikten sonra, kaplar çıkarılıp içindekiler yakındaki Magdalena Nehri'ne dökülmüştü. Hiçbir delil yok…”
Richard McColl, bu vakada, başkent Bogota'nın yaklaşık 77 mil kuzeybatısındaki sömürge kasabası Guaduas yakınlarında bu şekilde öldürülen insanlarla ilgili bilgilerin, Kolombiya'daki eski savaşçılardan toplanan bulanık anılara dayandığını yazdı: “Ne yazık ki bu hikayeler benzersiz olmaktan ziyade standart…”
Devletin kartelle ortak işlediği suçların yanı sıra çatışma alanlarında da çok sayıda ceset bulunuyor:
Kolombiya'da işaretsiz mezarlar, toplu mezarlar ve ortak mezarlar çoktur. Bulmaca onların nerede olduğunu ve içerlerinde kimlerin bulunduğunu bilenleri bulmaktır. (Bunu söylemek, yapmaktan daha kolay.)
Kartelin “korku evleri”
Escobar’ın kartelinin devri geçeli çok oldu ancak ülkede ne karteller ne de uyuşturucu ticareti bitmedi. Dolayısıyla buna bağlı şiddet de…
Colombia Reports, Medellin kentinde çetelerin kullandığı “korku evlerini” 2015 yılında yazmıştı:
Şehrin belediye başkanı, Medellin'in merkezinin işkence ve “parçalama” için kullanılan “korku evlerine” ev sahipliği yaptığını itiraf ederek topluma yönelik kanlı bir tehdidi açığa çıkardı. Korkunç şiddet eylemlerinin gerçekleştiği bu alanlar, son zamanlarda şehirdeki parçalanmış cesetlerin ortaya çıkması nedeniyle insan hakları örgütü tarafından ihbar edilmişti, ancak şehir yetkilileri daha önce bu bağlantıyı şimdiye kadar reddetmişti.
Medellin Yönetim ve Güvenlikten Sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Luis Fernando Suarez açıklamasında, “İnsanların parçalandığı yerler var. Bir insanı öldürüp parçaladıklarında bu, topluma ve sorumlu yapıların üyelerine bir mesaj gönderiyor” dedi. Eylül ayında renkli kurdelelerle bağlanmış plastik torbalara sarılmış dört parçalanmış ceset bulunmuştu; bu mezbahaların, artık bu tür uygulamalarla karakterize edilen ölümcül çetelerle bağlantılı oldukları düşünülüyor.
Medellin için İnsan Hakları adlı kuruluşun lideri Luis Fernando Quijano, “Çete üyelerinin, insanları terörize ederek susturmaya yönelik hesapları ve eylemleri var” dedi.
Kentsel çatışmalara odaklanan bir danışma grubu olan NGO C3’ün başkanı Luis Guillermo Pardo da, “Medellin'de korku evleri vardı ve varolmaya da devam ediyor. Kentin merkezi olan Comuna 10'da 15 adet 'korku evi' var. Kişiyi öldürüyorlar, parçalıyorlar, cesedi plastik poşetlere sarıp derelere veya Medellin Nehri'ne atıyorlar” dedi.
Colombia Reports’un başka bir haberinde de yargıya yansıyan bir “korku evi”nden bahsediliyor: “Şu anda Kolombiya'nın üç büyük şehrinde parçalama evleri kurulu. Medellin Karteli ve onun halefi paramiliter AUC'den miras kalan bu uygulama, bir güvenlik mekanizmasının bulunmaması nedeniyle önemli sayıda faili meçhul cinayetin sorumlusu olmaya devam ediyor.”
Kolombiya, Meksika, Türkiye: Ne alakası var?
(AS)