Çok hassas bir konu... İki zıt düşüncenin de tarafı olmadan bir yazı yazmak... Benim burdaki vurgum yalnızca iki geleneğin 'farklılığına' ve Ortadoğu'da ortamı sakin tutma gücü elindeyken bunu yap(a)mamış siyasetçilere...
Olaylar, 30 Eylül 2005'te Danimarkalı Jyllands-Posten gazetesinin aşırı İslamcıları konu alan karikatürler yayımlamasıyla başladı. Söz konusu 12 karikatür gazetenin deyimiyle '11 Eylül sonrası odak noktası haline gelen aşırı İslamcılarla ilgili tartışmalara katkı amacı' taşıyordu. Karikatürlerin etkisi gazete sayfalarını aştı, tepkiler artmaya, saflar da gittikçe keskinleşmeye başladı.
Hiçbir şeyin aydınlatılamaz olamayacağını savunan Batı Aydınlanmacı düşüncesi, düşünce özgürlüğüne yaptığı vurgudan geri çekilmiyor, Peygamber Muhammed'in resmedilmesinin yasaklanmış olduğu bir dinin mensuplarının kızgınlıkları artıyor ve aşırı İslamcılar ile onları takip edenler Danimarka elçiliklerini ateşe veriyorlardı. Bu 'sakinleştirilmemiş' gerilimin bilançosu yüzün üzerinde ölüm ve daha da keskinleşen saflardı.
Burada iki gelenegin kültürel farkları söz konusuydu. Batı Aydınlanmacı düşüncesi hiçbir öznenin dokunulmazlığını Tanrı'nın da dahil kabul etmemekteyken, İslam dini, Peygamber Muhammed'in yüzyıllar önceki tasvirleri olmasına rağmen, artık onu asla resimde tasvir etmiyordu.
Batı düşüncesi ve İslam arasındaki diyalogun zaman zaman 'gerginleştirilmesi', bazı muhafazakar siyasetçilerin işine yarasa da, bazı insanlar tarafından diyalogu arttırıcı adımlar yüzyılımızın bir özelliği olmaya devam edebiliyor.
Nordik-Arap Ağı bu diyalogu artırmaya yönelik akademisyenlerin önderliğinde kurulmuş. Bu yıl 1- 3 Kasım tarihleri arasında Danimarka'nın Aalborg Üniversitesinde ilk kez toplandılar.
Prof. Sadiqi: Patriyarka kendini her toplumda farklı gösterir
Karikatür 'krizinin' aktörlerinden Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesindeki Fas'ın Mohamed Ben Abdellah Üniversitesinden Profesör Fatima Sadiqi, Nordik-Arap Ağı'nın yürütücü komitesindeki dört profesörden biri. Profesör Sadiqi, MENA bölgesine özgü patriyarka üstüne düşüncelerini anlattı.
Sadiqi, günümüzde her toplumun patriyarkal ve her toplumda patriyarkanın kendine özgü dinamikleri olduğunu belirtti. Bu nedenledir ki Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesindeki 'kadın ve cinsiyet konusunun bölgenin (sosyo-kültürel) gerçekliğinden boşanmış teorilerle açıklanamayacağını düşünüyor.
Sadiqi'ye göre Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki en güçlü ataerkil baskı kaynağı kamusal alanı erkek ve özel alanı kadına ait algılayan/gösteren geleneksel olagelmişliktir ve mekan ayrılığında temellenir bu patriyarka. Bu mekansa "fiziksel, dilsel yada sembolik olabilir."
Sadiqi Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki kadın ve cinsiyet sorununun Avrupa'dan farklı karakteri olduğunu belirtiyor. Sadiqi'ye göre Avrupa'daki Uluslararası ekonomik güçlerin yarattığı gerçeklikte kadınlar tüketici olduğunda (bazı) haklarını aldılar. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daysa Avrupa'da olan kadına karşı erkek ikiliği yoktur Sadiqi'ye göre çünkü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesinin yakın tarihi gösterdi ki kadınlar kamusal hakları almak için zaten kamusal alana erişim hakkı olan demokratik erkeklerce desteklendiler. Bu nedenle, Sadiqi'ye göre bölgesinde patriyarkal baskı karşısında kadın ve 'bazı' erkekler vardır.
Sadiqi için bölgedeki kadın ve cinsiyet konusunun açıklanabilmesi için bölgede 'öne çıkan' 7 güç ve otorite kaynağını 'gerçek toplumsal hayatta nasıl çalıştığını' anlamamız gerek: Tarih, İslam, çokdillilik, sözlü kültür, toplumsal örgütlenme, ekonomik vaziyet ve politik sistem.
Prof. Dahlerup: Kadınlar için kota sistemi, ülke sistemiyle bağdaşmalı
Yine yürütücü komiteden. Stockholm Üniversitesinden Prof. Drude Dahlerup, konuşmasında kota sisteminin başarılı olması için ülkelerin seçim sistemiyle uyuşması gerekliliğini belirtti. Drude Dahlerup'a göre kadınlar icin kotayı, İngiltere'deki gibi tek isimli seçim sistemiyle birleştirmek daha da zordur çok isimli nispi seçim sisteminden. Çünkü, çok isimli nispi seçim sisteminde, her siyasal parti oylarını maksimize edebilmek icin listesini mümkün olduğunca çeşitli yapar. Tek isimli seçim sistemindeyse, her parti sadece bir aday atayabilir ve bu yüzden ünlü erkek adayları seçmeye meyillidir.
Sonuç olarak, her zaman söylemekten çekinmememiz gereken, dünyanın bireyin mutluluğuna hizmet etmesi için gereken her düşünce farklı noktalardan seslendirildi. Bu toplantıda, her çevreden kadın ve erkekler, Danimarka karikatür krizinin gölgesinde kalmayarak verimli bir konuşma noktası yarattılar konuşamayan aşırıcılarına ve siyasetçilerine benzemeyerek.
Gelecek sene, Nordik-Arap, Kadınları Güçlendirme, Toplumsal Cinsiyet ve Politika Araştırma Ağı'nın buluşması Fas'ın Fes şehrinde, 31 Ekim - 2 Kasım 2011 tarihleri arasında yapılacak. (CH/BT)
* Başvuru bilgileri için ağın açık grubu: http://www.womendialogue.org/group/nordic-arab-network-research-womens-empowerment-gender-and-politics-wep-open-group