Bu kitap, anne babasını bir yaşındayken yitirmiş, teyzesi ile yaşayan ve on bir yaşında iken büyücülük yeteneğini keşfedip Hogwarts büyücülük okuluna giden Harry Potter adlı bir oğlanın öyküsüydü. Sonunda bir yayınevi adını kısaltıp yayınlamaya razı oldu. Bununla erkek çocukların bir kadın tarafından yazılmış bir kitabı reddetme riskini ortadan kaldırmayı amaçlıyorlardı. Başarılı da oldular.
İlk üç kitap 35 milyon sattı
1997'de yayınlanan ilk kitap Rowling'e 100 bin sterlin kazandırdı. Ertesi yıl yayımlanan ikinci Potter kitabı Sırlar Odası (Chamber of Secrets) ile sonraki yıl yayımlanan üçüncü kitap Azkaban Tutsağı (Prisoner of Azkaban) satış listelerinin tepesine kuruldu.
İlk üç kitap 35 milyon satışından elde edilen gelir ise 14,5 milyona ulaşıyordu. O güne dek en çok satan çocuk kitabı 500 bin adet dolayında idi. Kitaplarının başarısı Rowling'e iki Smarties ve bir Whitbread Kitap ödülü kazandırdı.
Filmler turizm merkezi yaratıyor
Bu noktaya gelindiğinde işe film yapımcıları el attılar. Madem ortada fenomen olmuş bir Potter kavramı vardı, filmciler de bu furyadan paylarını almalıydı. Hiç zaman yitirmeden Felsefe Taşı filme alındı.
Filmciler yanılmamışlardı, film o kadar başarılı olmuştu ki, zaman yitirmeden ikinci kitap Sırlar Odası da filme alındı. Geçtiğimiz hafta içinde Türkiye'de de vizyona giren bu film daha ikinci haftasında 30 milyon sterlinlik bir gelir getirerek birincisinden de başarılı oldu,
Bu başarılar film yapımcılarının ağzını sulandırdı. Hemen ardından Azkaban Tutsağı adlı kitabın çekimi için kollar sıvandı. 2003 Şubatında çekimine başlanması planlanan filmin İskoçya'da çekileceği söyleniyor. Bir önceki filmin çekim yeri olan Northumberland'ın turizm gelirindeki artışa bakan İskoçlar da şimdiden sevinçle ellerini ovuşturmaya başladılar.
Rowling'in dördüncü kitabı Ateşten Kadehler'in (Goblets of Fire) satış rekorlarına bakılırsa dördüncü bir filmin de yolda olması olasılığına şaşmamak gerek.
Paganizm
Harry Potter'in elde ettiği bu başarı pek çok sektörün işine yaradı. Piyasa Potter malzemeleriyle doldu. Ama bu durumdan kar eden bir başka sektör daha vardı.. Pagan kültürü. Ortaçağdan beri büyücüler, simyagerler, paganlarla içiçe yaşamış olan İngiltere'de son yıllarda özellikle 14-18 yaş arası gençler arasında yaygınlaşmaya başlayan bir Wicca (Çağdaş büyücülük) kültürü oluşmakta idi ve Potter olgusunun bu kültürü beslemesi kaçınılmazdı.
Keltlerin öncülüğünde yayılan Pagan inancı İngiltere'de kimi zaman tek tanrılı dinlerin, kimi zaman bu tür safsataları reddeden dinsizlerin saldırısına uğrayarak sinmişse de hiçbir zaman yok olmadı. Kimi çağlarda el üstünde tutuldular, kiminde lanetlenip yakıldılar, ama varlıklarını hep korudular. Paganların şamanları Druid'ler ile cadılar kendi içlerine kapanarak inanışlarını sessizce sürdürdüler.
Ruhsal ve doğal enerjinin varlığına inanan, ancak klasik tanımda bir din olmayan, yani yaratıcı güç olarak tanrıyı reddedip doğayı kabul eden eskinin Druid'leri ile cadılarının yerini günümüzün çağdaş Wicca'ları almış durumda.
Satanizmle ilintilendirilmeyi reddediyorlar
Wicca'lar kendi mental enerjilerine, kendi iç güçlerine inanıyor, doğaya tapıyorlar. Satanizm'le ilintilendirilmeyi şiddetle reddediyorlar. Bir kere Wicca inancında adak kavramı, kan dökmek, bir canlıya zarar vermek yok. Ayrıca Wicca'lar tanrının varlığını kabul etmedikleri için şeytan gibi bir karşı kavrama da ihtiyaçları yok. Bütün istedikleri doğa ile uyumlu bir şekilde yaşamak, insanı doğanın güç dengesi içinde güçlü kılmak.
Ellette bu iş gösterilmek istendiği kadar masum değil. Çünkü bu inanç tümüyle bireyselliğe odaklanmış. İnsanın yalnızca kendisine ve yakın çevresine iyilik sağlamayı amaçlıyor. Tabi bu da her zaman olumlu anlamda da olmayabiliyor. Bireyin iyiliği bir başkasının zarar görmesi anlamına geliyorsa, buna da hayır demiyorlar.
Wicca'lar amaçlarını gerçekleştirmek için doğayı kullanıyorlar. Onları hedeflerine doğal kaynaklarla hazırlanmış büyüler götürüyor. Büyülerinde simyacılar gibi değerli madenler, mineraller, esanslar, şifalı otlar, tütsüler, kokulu mumlar kullanıyorlar. Wicca'lar kendi otlarını kendi bahçelerinde yetiştirmek için kurslar bile alıyorlar.
Büyücülük ticareti
Wicca kültürünün bu kadar yaygın olduğu bir toplumda bu işin ticaretinin yapılması da kaçınılmaz hale geldi. Televizyon şirketleri Sabrina the Teenage Witch, Buffy the Vampire Slayer gibi doğa ötesi güçlere sahip olduğunu fark edip bunu yaşamlarını değiştirmek için kullanan sıradan gençleri konu alan diziler üretmeye başladılar.
Ardından çarşılar pazarlar değerli taşlar, kokulu mumlar, tütsü çubukları, kuru otlar, tarot kartları, ruhu geliştirmeyi öğreten kitapçıklar, renkli camlar, metaller ve tüylerden yapılma süslerle doldu.
İnternet'in yayılması ile büyücülük propagandası yapan web sitelerinin sayısı da inanılmaz boyutlara ulaştı. Bugün arama motoruna Wicca sözcüğünü girdiğinizde tam 669.000 sonuç veriyor. Witchcraft (büyücülük) sözcüğü ise639.000. Bu sitelerin İngiltere kaynaklı olanlarının sayısı 52.800. Wicca öğrenmeyi istiyorsanız tam tamına 3.660 site size hizmet sunuyor. Ve bunlar gerek web üzerinde gerek gerçek yaşamda kayıtlı kurslar.
Masum Bir Eğlence mi?
Wicca kültürünün bu boyutlara yayılması elbette bazı çevreleri rahatsız etmeye başladı. Dindarlar ardı ardına gençleri, özellikle çocukları gerçek ötesi arayışlara yönelten bu tür kült hareketleri kınayan mesajlar yayınlamaya başladılar.
Bunlardan biri de geçtiğimiz hafta Pentacostalist kilisesi'nin dağıttığı broşür de "Size bu filmi görmeyin demiyoruz ama onun çocuklarınızda oluşturabileceği sapmalara karşı uyanık olun diyoruz" diyerek ailelerin çocuklarını bu tehlikeye karşı korumalarını isteyen kiliseyi annebabalar ve okullar da yalnız bırakmadı.
Geçen yıl da öğretmenler sendikası bu tür filmlerin aslında sanıldığı kadar masum olmadığını söyleyerek aileleri uyarmıştı.
Cepler doluyor
Dindarlardan ve ailelerden gelen bu tepkilere karşı elbette Paganların da söyleyecek bir sözü vardı. Pagan Federasyonu Basın Sözcüsü Andy Norfolk "Bu işler öyle başıboş yürütülmüyor. Öyle her gelen bizim derneğimize üye olamaz. Bize günde en az 400 başvuru geliyor. Genç beyinlerin bu tür şeylerden etkilenmesini engellemek için bir yaş sınırı koyduk. 18 yaşın altındakiler derneğimize üye olamıyorlar. Derneğin üye kabulünü bir öğretmen yapıyor, bu öğretmen anne babalarla yakın ilişki içinde çalışıyor. Üyelik için öncelikle anne babanın izni gerekiyor" diyerek derneklerini savundu.
Norfolk'un özellikle vurguladığı bir şey var: "Büyücülüğün ahlaki ilkeleri vardır. Hiçbir zaman hiçbir kimseye zarar vermemelisiniz."
Dindarlar TV dizilerinin ve sinema filmlerinin körpe beyinleri yıkadığını, onları kötücül dürtülere yönlendirdiğini bağıradursun, Paganlar gençlerin oldum olası doğa ötesi ve paganizme yakından ilgi gösterdiğini, bununsa Hıristiyan geleneğinin gençlerin inanç açlığına hitap edememesinin sonucu olduğunu söylüyor.
Bu iki karşı görüş çatışmayı sürdüredursun, bazıları da Harry Potter fenomeninden ceplerini doldurmaya devam ediyorlar. (EG/NM)