Merve Göntem’in Kurumuş Yeşil Bitkiler adlı ilk kitabını okumaya başladığımda tanımsız bir merakla doluydum. Merve, İÜ İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema bölümünden sınıf arkadaşım… Birlikte kısa film çektik, sohbet ettik. Birbirimizin öykülerini okuduk. Merve’nin yazdıkları, benim için çok değerli… Onun hakkında tarafsız olamam. Yine de öykülerinin uçuk, yaralı, Mervece öyküler olduğunu söyleyebilirim.
Romana başladığımda bu duygular içindeydim. Kurumuş Yeşil Bitkiler’in genel atmosferi, beni yanıltmadı: Melankolik, hassas bir dünya… Buna ek olarak romanın uyuşturucuya sığınan insanları anlattığını fark ettim. Konunun bir yandan güncel bir konu olduğunu söyleyebiliriz. Merve Göntem'in karakterleri, bulanık bir dünyada yüzüyor. Koşmalar, kavgalar, dargınlıklar, ölümler, terk edişler, gerçekle kurmaca arasında bir yerde asılı kalmış.
Başkahramanla yazar arasında kurulan paralellik, “Acaba” dedirtiyor. Ama yazar romanın sonunu öyle bir yere bağlıyor ki bütün bu benzerliklerin bir amacı var. Roman güncel bir konuya değinse de zaman zaman derinlere dalıyor. “Tedavi denilen şey çocukluğa inmekle başlıyordu ve ben zaten oradan çıkamıyordum” (s.52).
Romanın birçok yerinde yazmanın sorunlarına değinilmiş.
“Henüz yazdığım tek bir satırı bile okumadı” (s.35).
Yazar, Sait Faik gibi, yazmanın iddialı bir şey olduğunu düşünüyor ve bırakmak istiyor. Buna karşın yazmadan da yapamıyor. Yazmanın Merve Göntem için felsefi bir yanı da var. Yazar bir yandan ustalara selam da çakıyor.
“Kafka’nın bir lafı var, ‘Acı sıradan değildi ama etkisi öyleydi,’ diye. Bizimki de öyle işte” (s.45).
Merve Göntem'in kahramanları hayata ve aşka tutunuyor. Romanda oldukça canlı kareler var.
“Büyüyorduk ve bu rakı masalarında fotoğraflarımızın olması anlamına geliyordu” (s.70).
Yazar romanını aşama aşama, okura göstere göstere yazıyor.
“Dört yıl boyunca sadece kırk sayfalık bir roman mı yazdın? Bunun bir roman olacağından asla emin değilim” (s.70).
Romanın anlatımı her ne kadar bulanık olsa da, siyasal ve toplumsal eleştirinin ironik bir dille romana sindiğini duyumsuyoruz.
“Televizyonda beş dakika önce ağız dolusu küfürlerle kavga eden kızlar, şimdi Ankara havasında hep beraber göbek atıyorlar” (s.55).
Kurumuş Yeşil Bitkiler, ilmik ilmik örülmüş anlatımıyla, genç neslin dünyasını anlamamızı sağlayan atmosferiyle, toplumsal ve siyasal gözlemleriyle, acıyla coşku, sevinçle melankoli arasında gidiş gelişleriyle şaşırtıcı ve Merve Göntem'e özgü denilebilecek bir roman… Genç yazar, ince işiyle kendine özgü bir dünyanın kapısını aralıyor. Görünen sadece incecik bir ışıktır. Güneş o kapının arkasında bütün kızıllığı ve sıcaklığıyla beklemektedir. (SY/HK)