Makalenin İngilizcesi için tıklayın
* Fikret İlkiz'in Medya Sahipliği İzleme Türkiye (Media Ownership Monitor) sitesinde yayımlanan yazısının uzun versiyonunu paylaşıyoruz.
I- Anayasa düzenlemeleri
Anayasanın 35. maddesine göre; herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
İnsan Haklarının Ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme‘ye Ek Protokol (1)’in “Mülkiyetin Korunmasına Dair” Madde 1’e göre; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.”
Kanuni düzenlemelerle beklenen hukuki bir süreklilik veya değişen koşullar nedeniyle ortaya çıkan hukuki boşlukların giderilmesini beklemek herkesin hakkıdır. “Meşru beklenti” kavramı ile “hukuki güvenlik” (veya hukuk güvenliği) ve giderek “hukuk devleti/hukukun üstünlüğü” ilkeleri arasında çok sıkı bir bağ vardır.
Uluslararası ticaret hukuku ile insan hakları arasında bir bağ olduğu kuşkusuzdur. Dikkate alınması gereken unsur “hakkaniyet”tir. Bu ilkelerin uzantısı olan “öngürülebilirlik” ve “belirlilik” ya da “süprizlere kapalılık” kişilerde ve ticari kuruluşlarda güven duygusu yaratır.
Anayasanın 29. maddesine göre süreli veya süresiz yayın hakkı, önceden izin alma ve mali teminat yatırtma şartına bağlanamaz. Süreli yayın çıkarabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin kanunda belirtilen yetkili mercii verilmesi yeterlidir. Süreli yayınların çıkarılması ve yayım koşulları, mali kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili esaslar kanunla düzenlenir.
Bu konudaki kanunlar ise; haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı “siyasal, ekonomik, mali ve teknik şartlar koyamaz”.
Anayasa’nın 30. maddesinde; basın araçlarının korunması için kabul edilmiş olan düzenlemeye göre; “Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletmekten alıkonulamaz”.
II- Radyo ve televizyon yayınları
24 Aralık 1963 kabul tarihli 359 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Kanunu ile radyo-televizyon istasyonları kurmak ve işletmek hakkı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’na (TRT) verilmiştir.
1982 Anayasası’nın radyo ve televizyon yayıncılığı ile ilgili olarak 133. maddesiyle; “Radyo ve televizyon istasyonları, ancak devlet eli ile kurulur ve idareleri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde düzenlenir” hükmü getirilmiştir.
Bu anayasal düzenlemeye dayanarak, 11 Kasım 1983 kabul tarihli 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu kabul edilmiş ve 359 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. 2954 sayılı kanuna göre; radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesi yurtiçi, yurtdışına yayın yapılması devletin tekelinde olduğu ve bu tekelin, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu tarafından kullanılacağı kabul edilmiştir.
08 Temmuz 1993 kabul tarihli 3913 sayılı Kanunla yapılan Anayasa değişikliği ile Anayasa’nın 133. maddesi değiştirilmiştir. Radyo ve Televizyon istasyonları kurmanın ve işletmenin kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbest olduğu hükme bağlanmıştır.
Madde 133- (08.07.1993 tarih ve 3913 Sayılı Kanun'un 1. maddesi ile değişik) Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir.
(EK : Fıkra; 23/06/2005 - 5370/1 Md.) Radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek ve denetlemek amacıyla kurulan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu dokuz üyeden oluşur. Üyeler, siyasi parti gruplarının üye sayısı oranında belirlenecek üye sayısının ikişer katı olarak gösterecekleri adaylar arasından, her siyasi parti grubuna düşen üye sayısı esas alınmak suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunca seçilir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluşu, görev ve yetkileri, üyelerinin nitelikleri, seçim usulleri ve görev süreleri kanunla düzenlenir.
Devletçe kamu tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzel kişilerden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır.”
Anayasanın 133. maddesine göre, radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbest bırakılarak devlet tekelinden çıkarılmıştır.
Anayasa Madde 133 değişikliği ile devlet tekelinin kaldırılmasından sonra 13 Nisan 1994 kabul tarihli ve 3984 sayılı “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun”[1] 20 Nisan 1994 tarihinde Resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Radyo ve televizyon yayın izni verilen veya verilecek anonim şirketlerin hisse oranları ve şirket yapısıyla ilgili uyulması gereken unsurlar 29. maddede sayılmıştır.
Siyasî partiler, dernekler, sendikalar, meslek kuruluşları, kooperatifler, vakıflar, mahallî idareler ile bunlar tarafından kurulan veya bunların ortak oldukları şirketler, iş ortakları, birlikler ile üretim, yatırım, ihracat, ithalat, pazarlama ve finans kurum ve kuruluşlarına radyo ve televizyon yayın izni verilmez; bu kuruluşlar radyo ve televizyon yayın izni almış şirketlere ortak olamazlar.
Yürürlükten kaldırılmış bulunan 3984 sayılı Kanunun 29. maddesi Özel Radyo ve Televizyon Kuruluşlarının “Kuruluş ve Hisse Oranlarını” düzenliyordu.
3984 sayılı Kanunun 29. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine göre radyo ve televizyon yayın izni sadece radyo ve televizyon yayıncılığı amacıyla kurulmuş olan anonim şirketlere verilmişti Aynı şirket ancak bir radyo ve televizyon işletmesi kurabiliyordu.
Aynı maddenin (l) bendine göre de radyo ve televizyon yayın kuruluşları, yayın izninin verilmesinden sonra da esas sözleşmelerine bu Kanundaki esaslara aykırı hükümler koyamazlar; iştigal konularına, radyo ve televizyon yayıncılığı ile bağdaşmayan faaliyetleri dahil edemezlerdi.
Ayrıca maddenin birinci fıkrasının (k) bendine göre de radyo ve televizyon yayın izni verilen veya verilecek anonim şirketlerde bulunması gereken diğer asgarî idarî ve malî şartlarla ilgili esaslar her yıl Üst Kurul tarafından tespit olunacaktı.
Kanundaki bu düzenlemeye paralel olarak çıkarılan özel radyo ve televizyon kuruluşlarının uyması gerekli asgari idari ve mali şartların gösterildiği Yönetmelikte[2] “Özel Radyo ve Televizyon Kuruluşlarının Kuruluşu” başlıklı 4. maddede Türkiye'de kurulacak özel radyo ve televizyon kuruluşlarının; anonim şirket statüsünde kurulması ve münhasıran 3984 sayılı Kanunda ve bu Yönetmelikte belirtilen konularda iştigal etmek üzere kurulmuş olması şartı getirilmişti.
3984 sayılı Kanunun 29. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendine göre; radyo ve televizyon yayını izni verilen bir anonim şirketin hisse devirleri, devir tarihinden itibaren bir ay içinde, ortakların ad ve soyadları ile şirketin devri sonucunda oluşan ortaklık yapısı ve oy payları hakkındaki bilgilerle Üst Kurula bildirilmesi istenmekteydi. Bu şirketlerin bir başka şirkete devri, bir başka şirketin devralınması, bir başka şirketle birleşme işlemlerinden önce, Üst Kuruldan gerekli bilgi ve belgelerle izin alınması zorunluğu getirilmişti. Bu işlemler sonucunda şirket yapısında bu Kanun hükümlerinde öngörülen hususlara aykırılık oluştuğu takdirde Üst Kurulun vereceği süre zarfında bu aykırılık giderilmek zorundadır. Aksi halde yayın izni iptal edilebilecekti.
Yine 3984 sayılı Yasanın 29. maddesinin 11. fıkrasında yer alan ilk düzenlemeye göre “Türkiye de gazete çıkaran gerçek ve tüzel kişiler ile basınla ilgili mevzuata göre gazete sahibi olanlar bir arada yüzde 20 den fazla hisse sahibi olamazlar. Bu hüküm bu şahısların bir ile üçüncü dereceye kadar (dahil) kan ve sıhri hısımları hakkında da uygulanır” hükmü yer almış olmasına rağmen 3984 sayılı kanunda değişiklik yapan 4756 sayılı Kanun değişikliğiyle bu sınırlandırma kanundan çıkarılmıştır.
Aynı şekilde yürürlükten kaldırılmış olan 3984 sayılı Yasanın 29. maddesinin ilk düzenlemesinde yer aldığı halde daha sonra 3984 sayılı kanunda 2002 yılında değişiklik yapan 4756 sayılı Kanunla metinden çıkarılan bir başka sınırlandırma ise “ihale yasağı” idi. İlk düzenlemeye göre “Belirli bir özel radyo ve televizyon kuruluşunda %10’dan fazla payı olanların Devletten, diğer kamu tüzel kişilerinden ve bunların doğrudan ya da dolaylı olarak katıldıkları teşebbüs ve ortaklıklardan herhangi bir taahhüt işini doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak kabul edemeyecekleri ve menkul kıymetler borsalarında işlem yapamayacakları” kurala bağlanmıştı ama kanun metninden çıkarıldı.
3984 sayılı Kanun’da yayıncılıkta sahiplik/mülkiyet düzenlemesi 29. madde ile yapılmıştı. Düzenleme “Sermaye Payı” üzerinden yapılmıştı. Daha sonra 3984 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 4756 sayılı Kanun ile 29. madde değişikliğiyle ilgili olarak “İzleyici Payı” sistemi getirilmek istenmiştir ama Anayasa Mahkemesi tarafından bu değişikliği getiren maddenin iptali nedeniyle yaşama geçmemiştir.
III- 2011 yılında kabul edilen kanunla radyo ve televizyonlar
15.02.2011 kabul tarihli ve 6112 Sayılı Radyo Ve Televizyonların Kuruluş Ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun[3] önceki 3984 sayılı Kanunu yürürlükten kaldırmıştır.
Bu Kanun büyük ölçüde Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyinin 3 Ekim 1989 tarih ve 89/552/ECC Sayılı Görsel – İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi dikkate alınarak hazırlanmıştır.
6112 sayılı Kanun “radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması, medya hizmet sağlayıcılarının idarî, malî ve teknik yapıları ve yükümlülükleri” ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluşu ile görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla kabul edilmiştir.
Bu Kanundaki tanımlara göre (Madde 3);
İsteğe bağlı yayın hizmeti: “Programların kullanıcının seçtiği bir zamanda ve münferit isteği üzerine medya hizmet sağlayıcı tarafından düzenlenmiş bir program kataloğuna bağlı olarak izlendiği veya dinlendiği yayın hizmetini,”
Medya hizmet sağlayıcı: “Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti içeriğinin seçiminde editoryal sorumluluğu bulunan ve bu hizmetin düzenlenme ve yayınlanma biçimine karar veren tüzel kişiyi,
Platform işletmecisi: “Çok sayıda yayın hizmetini bir veya birden fazla sinyal hâline getirerek uydu, kablo ve benzeri ortamlardan şifreli ve/veya şifresiz olarak izleyicinin doğrudan alacağı şekilde iletimini sağlayan kuruluşu,”
İfade eder.
Televizyon ve/veya radyo yayın hizmeti veren medya hizmet sağlayıcıyı, yayıncıdır. Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, bu Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelik ve diğer düzenlemelerde belirtilen şartları haiz oldukları takdirde kablo, uydu, karasal ve benzeri ortamlardan her türlü teknoloji ile yayın yapabilmeleri için her bir yayın türü, tekniği ve ortamına ilişkin olarak ayrı ayrı olmak üzere Radyo Televizyon Üst Kurulunca verilen izin belgesi ise “yayın lisansı” demektir.
Bu Kanuna göre; medya hizmet sağlayıcı, şirket merkezinin Türkiye’de bulunması ve yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararların Türkiye sınırları içinde alınıyor olması durumunda Türkiye’de yerleşik kabul edilmiştir.
Medya hizmet sağlayıcının şirket merkezinin Türkiye’de bulunmasına rağmen, yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararların Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesine taraf başka bir ülkede alınması ya da yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararlar Türkiye’de alınmakla birlikte şirket merkezinin anılan Sözleşmeye taraf başka bir ülkede bulunması durumunda medya hizmet sağlayıcı, yayın hizmeti faaliyetini yürüten işgücünün önemli bir kısmının bulunduğu ülkede yerleşik kabul edilecektir (Madde 2).
Ancak bu konuda Kanunda üç ayrı düzenleme kabul edilmiştir.
- 1. Eğer “Yayın hizmeti faaliyetini yürüten işgücü her iki ülkede de bulunmakla birlikte, hangi ülkede daha yoğun olarak çalışıldığının tespit edilemediği durumlarda medya hizmet sağlayıcı, şirket merkezinin bulunduğu ülkede yerleşik” kabul edilecektir.
- 2. Yayın hizmeti faaliyetini yürüten işgücünün önemli bir kısmının, her iki ülkede de yoğun olarak faaliyet göstermediği durumlarda medya hizmet sağlayıcı, faaliyetine Türkiye’de daha önce başlamış olması ve Türkiye ekonomisi ile istikrarlı ve etkili bir bağlantısının bulunması hâlinde “Türkiye’de yerleşik” kabul edilecektir.
- 3. Bir medya hizmet sağlayıcının şirket merkezi Türkiye’de bulunmakla birlikte, yayın hizmeti faaliyetine ilişkin editoryal kararların Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesine taraf olmayan bir ülkede alınması ya da yayın hizmetlerine ilişkin editoryal kararlar Türkiye’de alınmakla birlikte şirket merkezinin anılan Sözleşmeye taraf olmayan üçüncü bir ülkede bulunması durumunda medya hizmet sağlayıcı, yayın hizmeti faaliyetini yürüten işgücünün önemli bir kısmının Türkiye’de bulunması hâlinde “Türkiye’de yerleşik” kabul edilecektir.
6112 sayılı Radyo Ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’da “Özel Medya Hizmet Sağlayıcı Kuruluşlar” hakkındaki düzenleme 19. maddede gösterilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre radyo- televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti sunmak amacıyla kurulmuş anonim şirketler yayın lisansı alabilirler. Anonim şirket en fazla bir radyo, bir televizyon ve bir isteğe bağlı yayın hizmeti verebilir. Şirketlere olan ortaklıklarda yayın lisansı konusunda sınırlandırmalar getirilmiştir.
Bu maddede “Kuruluş ve hisse oranları” yeniden düzenlenmiştir:
Madde 19/(a) hükmüne göre; özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşlarına yayın lisansı, münhasıran radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmeti sunmak amacıyla Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş anonim şirketlere verilir. Aynı şirket ancak bir radyo, bir televizyon ve bir isteğe bağlı yayın hizmeti sunabilir. Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar, yayın lisansının verilmesinden sonra da ana sözleşmelerine bu maddedeki esaslara aykırı hükümler koyamazlar. Ana sözleşme değişiklikleri bir ay içinde Üst Kurula bildirilir.
Siyasî partiler, sendikalar, meslek kuruluşları, kooperatifler, birlikler, dernekler, mahallî idareler ve bunlar tarafından kurulan veya bunların doğrudan veya dolaylı ortak oldukları şirketler ile sermaye piyasası kurumları ve bunlara doğrudan veya dolaylı ortak olan gerçek ve tüzel kişilere yayın lisansı verilemez. Daha önce vakıflar aynı statüde görülüyordu. Ancak bu kuruluşlar, medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara doğrudan veya dolaylı ortak olamaz. 20 Ağustos 2016 kabul tarihli ve 6745 sayılı Kanunla bu düzenlemede yer alan “vakıflar,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların hisseleri nama yazılı olmak zorundadır. Herhangi bir kişi lehine intifa senedi ihdas edilemez.
Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde sermaye piyasası araçlarını ihraç ve halka arz edebilirler. Bu durumda mevzuat gereği Sermaye Piyasası Kurulunda kayda alınmadan önce Üst Kurulun onayının alınması zorunludur. Halka açık hisselerde nama yazılı olma şartı aranmaz.
Bir gerçek veya tüzel kişi doğrudan veya dolaylı olarak en fazla dört karasal yayın lisansına sahip medya hizmet sağlayıcı kuruluşa ortak olabilir. Ancak, birden çok medya hizmet sağlayıcıya ortaklıkta bir gerçek veya tüzel kişinin doğrudan veya dolaylı hisse sahibi olduğu medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yıllık toplam ticarî iletişim geliri, sektörün toplam ticarî iletişim gelirinin yüzde otuzunu geçemez. Toplam ticarî iletişim geliri bu oranı aşan gerçek veya tüzel kişiler, Üst Kurul tarafından verilen doksan günlük süre içinde bu oranın altına inecek şekilde medya hizmet sağlayıcı kuruluşlardaki hisselerini devreder. Verilen süre içinde Üst Kurul kararının gereğini yerine getirmeyen gerçek veya tüzel kişi hakkında, kararın gereğini yerine getirmediği her ay için Üst Kurulca idarî para cezası uygulanır. Vakıf kurucuları bu Kanunun uygulanması açısından medya hizmet sağlayıcı kuruluş ortağı kabul edilir. Bu bendin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Üst Kurul tarafından belirlenir.
Gerçek kişiler için eşler ile üçüncü derece dâhil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlara ait hisseler de aynı kişiye aitmiş gibi değerlendirilir.
Bir medya hizmet sağlayıcı kuruluşta doğrudan toplam yabancı sermaye payı, ödenmiş sermayenin yüzde ellisini geçemez. Yabancı bir gerçek veya tüzel kişi en fazla iki medya hizmet sağlayıcı kuruluşa doğrudan ortak olabilir. Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların ortağı olan şirketlere yabancı gerçek veya tüzel kişilerin iştirak ederek yayın kuruluşlarına dolaylı ortak olmaları hâlinde, yayıncı kuruluşların yönetim kurulu başkanı, başkan vekili ile yönetim kurulu çoğunluğu ve genel müdürünün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması ve ayrıca yayıncı kuruluş genel kurullarında oy çoğunluğunun Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetini haiz gerçek veya tüzel kişilerde bulunması zorunludur. Şirket ana sözleşmelerinde bu hususları sağlayan düzenlemeler açıkça belirtilir.
Yerli veya yabancı hissedarlar hiçbir şekilde imtiyazlı hisse senedine sahip olamaz.
Ayrıca Üst Kurul, lisans başvurularına ilişkin olarak ilgili kurumların görüşü de alınmak suretiyle milli güvenlik, kamu düzeninin korunması ve kamu yararı gereklerinden kaynaklanan sebeplerle lisans taleplerini reddedebilir.[4]
Benzeri bir düzenlemeye göre ortakları ile yönetim kurulu başkan ve üyelerinin terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu Millî İstihbarat Teşkilâtı veya Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen medya hizmet sağlayıcı kuruluşların lisans başvuruları reddedilir.[5]
Medya Hizmet Sağlayıcı Anonim şirketlerde hisse devri, şirket devri veya şirketlerin birleşmesi Kanunun 20. maddesiyle düzenlenmiştir.
Düzenlemeye göre; yayın lisansı verilen bir anonim şirketin hisse devirleri, devir tarihinden itibaren otuz gün içinde, ortakların ad ve soyadları ile hisselerin devri sonucunda oluşan ortaklık yapısı ve oy payları hakkındaki bilgilerle birlikte Üst Kurula bildirilir.
Şirket devir veya birleşme işlemlerinden önce Üst Kuruldan gerekli bilgi ve belgelerle izin alınması ve devir veya birleşme işleminin gerçekleşmesinden sonra otuz gün içinde Üst Kurula bildirimi zorunludur.
Hisse devri, şirket devri ve birleşme işlemleri sonucunda oluşacak şirket yapısında bu Kanunda öngörülen hususlara aykırılık bulunması hâlinde, Üst Kurulun doksan günü geçmemek üzere vereceği süre içinde bu aykırılığın giderilmesi zorunludur. Aksi hâlde ilgili medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayın lisansı iptal edilir.
Kanun koyucu anonim şirketlerdeki birleşme, devralma ve nama yazılı olan hisselerin devirlerinde yukarıda açıklanan Kanunun 19 uncu madde hükümleri, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri ile 07 Aralık 1994 kabul tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümleri saklı tutulmuştur.
IV- Rekabetin korunması hakkında kanun
Yoğunlaşma/ Tekelleşmeradyo ve televizyon hizmet sunumunda çeşitli şekillerde ortaya çıkar.
Yatay Görsel-İşitsel Medya Yoğunlaşması : Farklı televizyon ve radyo yayıncıları arasındaki sahiplik ve sermaye entegrasyonu şeklindedir.
Dikey Görsel-İşitsel Medya Yoğunlaşması : Televizyon yayıncıları ile bunların ilişkili oldukları program üreticisi firmalar ve dağıtım pazarları arasındaki sahiplik ve sermaye entegrasyonu şeklindedir.
Çapraz Görsel-İşitsel Medya Yoğunlaşması : Televizyon yayıncıları ile yazılı basın veya internet sağlayıcıları gibi diğer medya unsurları arasındaki sahiplik ve sermaye entegrasyonu şeklindedir.[6]
Bu ayırımlara bakıldığında; Sermaye Payı, Yayın Lisans Modeli ve İzleyici Payı Modeli ayrımı dışında görsel ve işitsel iletişim hukukunda yoğunlaşma kavramına; Medya Mülkiyetinde (Sahipliğinde) Yoğunlaşma, Medya İzler Kitlesinde Yoğunlaşma ayrımlarına yer verildiği bilinmektedir.
Radyo ve Televizyonlarda yoğunlaşmanın önlenmesine yönelik sistemler 4054 sayılı rekabetin önlenmesi ve hem 6112 sayılı Kanuna yansıması özetle şu şekildedir:
İzleyici Paylaşım Modeli : Bu modelin temel amacı, belirli bir zaman dilimi içinde bir veya daha fazla kanalın toplam izlenme oranı içindeki azami izlenme yüzdesinin belirlenmesidir.
Lisans Sahipliği Modeli : Bu modelde bir yayıncı kuruluşun birden fazla lisanslı radyo ve televizyon kuruluşuna sahip olup olamayacağı düzenlenmektedir. Bu modelde bir yayıncı kuruluş, yasada belirtilen sayıdan fazla şirket için yayın lisansına sahip olamaz veya bu lisans sahipleri ana sermaye üzerinde kontrol hakkına sahip olamazlar.
Gelir Payı/Frekans Sınırlama Modeli : Bu modelle bir televizyon kuruluşunun ticari ya da toplam pazardaki gelir payına bir tavan sınırlaması getirilmektedir.
Sermaye Payı/Yayın Lisansı Modeli : Bu model üç şekilde uygulanmaktadır. Birinci tipte herhangi bir yayıncının şirketteki sermaye payının tavanı sınırlandırılır. İkinci tipte sahip olunabilecek lisans sayısı sınırlandırılır. Üçüncü tipte ise birden fazla yayın istasyonunun sermaye paylarına ilave sınırlamalar getirilir.[7]
1982 Anayasasının 167. maddesindeki; “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler” şeklindeki düzenlemesi düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasına toplumsal gerekliliğe ve demokrasiye uygun olarak sınırlama getiren Anayasa’nın 26. maddesi ikinci fıkrası ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca yine Anayasanın 28. maddesi ile Devlet’e basın ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak önlemleri alma görevi verilmiştir. Basın ve diğer alanlardaki sınırlandırma ölçütleri Anayasa’nın 26. ve 27. maddeleri hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Böylece Anayasal düzenlemelerin televizyon veya radyo kuruluşunda, bir gerçek veya tüzel kişinin veya sermeye grubunun sermeye payına sınırlama getirebilmesine olanak sağladığı sonucuna ulaşmak mümkün gözükmektedir.[8]
7 Aralık 1994 kabul tarihli 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun[9], mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek amacıyla kabul edilmiştir (Madde 1).
Gerekli düzenlemeler ve denetimler bu kanun hükümlerine göre Rekabet Kurulu tarafından yapılır. Kanun mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmaları ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü hukuki işlem ve davranışlar, rekabetin korunmasına yönelik tedbir, tespit, düzenleme ve denetlemeye ilişkin işlemleri kapsamaktadır (Madde 2).
Tüm ticari şirketler bakımından amacına göre uygulama olanağı bulunun bu kanun hükümleri tüm ticari ilişkileri ilgilendirmektedir. Dolayısıyla 6112 sayılı Kanunun 19. maddesinde düzenlenmiş olan yayın kuruluşları olan anonim şirketler hakkında Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri saklı tutulmuştur.
Medya hizmet sağlayıcı anonim şirketler radyo ve televizyon yayın faaliyetleri de 4054 sayılı Kanunla kabul edilmiş olan sınırlandırmalara tabidir. 4054 sayılı Kanun hükümlerine göre belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır (Madde 4).
Böylece radyo ve televizyon yayıncılığı yapan anonim şirketlerin rekabeti önleyecek şekilde tekelleşmeleri ve hâkim durum oluşturmaları yasaklanmıştır. Çünkü 4054 sayılı Kanunu göre “Bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması” hâkim durumun kötüye kullanılması demektir, hukuka aykırıdır ve yasaktır (Madde 6) Bu konuda denetim Rekabet Kurulu tarafından yapılır
4054 sayılı Kanunun 6. maddesi dışında birleşme ve devralmalara ilgili yasak getiren hükümler de vardır. Hâkim durum yaratan ya da pazarda hâkim durumda bir teşebbüsün bu konumunu güçlendiren türde birleşme, devralma ve ortak girişimler Rekabet Kanuna göre yasaktır.[10]
Rekabet Kurulu denetime görevli ve yetkilidir. Rekabet Kurulu medya alanında birleşmeler veya devralmalar veya başka bir yolla oluşabilecek yoğunlaşma işlemlerini yasaklamaya yetkilidir. Hâkim durum yaratmayan birleşmelere ise izin verebilecektir. Yapılacak olan tespitler ise işlemlerde ve piyasada ortaya çakabilecek hâkim durumun tespitine bağlı olacaktır.
V- Basın kanunu düzenlemeleri
Yukarıda belirtildiği gibi süreli veya süresiz yayın hakkı, önceden izin alma ve mali teminat yatırtma şartına bağlanamaz. Süreli yayın çıkarabilmek için kanunun gösterdiği bilgi ve belgelerin kanunda belirtilen yetkili mercii verilmesi yeterlidir. Süreli yayınların çıkarılması ve yayım koşulları, mali kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili esaslar kanunla düzenlenir (Anayasa Madde 29). Bu konudaki kanunlar ise; haber, düşüncece ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı “siyasal, ekonomik, mali ve teknik şartlar koyamaz”.
Anayasaya göre basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri almakla yükümlüdür (Anayasa Madde 28).
09 Haziran 2004 kabul tarihli 5187 sayılı Basın Kanunu [11] basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemek amacıyla yürürlüğe girmiş ve eski 5680 sayılı Basın Kanunu’nu yürürlükten kaldırmıştır.
Bu kanun basılmış eserlerin basımı ve yayımını kapsar. Bu Kanun hükümlerine göre basımcı, bir eseri basım araçları ile basan veya diğer araçlarla çoğaltan gerçek ve tüzelkişiyi ifade eder. Yayımcı ise, bir eseri basılmış eser durumuna getirip yayımlayan gerçek veya tüzel kişi demektir.
Her basılmış eserde basıldığı yer ve tarih, basımcının ve varsa yayımcının adları, varsa ticari unvanları ve işyeri adresi gösterilir.
Basın Kanunu hükümlerine göre gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşları süreli yayın sahibi olabilirler. Süreli yayın sahibinin onsekiz yaşından küçük veya kısıtlı olması halinde kanunî temsilcisi, tüzel kişi olması halinde ise tüzel kişi temsilcisi hakkında da Basın Kanunun 5 inci maddesinde düzenlenmiş olan “sorumlu müdür” olabilme[12] şartları aranır (Madde 6).
Kanuna göre, gerçek ve tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşları süreli yayın sahibi olabilirler. O halde, yayın sahibi olmak için herhangi bir kısıtlama ne gerçek kişiler için ne de tüzel kişiler için yoktur. Yayın sahibi aynı zamanda sorumlu müdür olursa, yayın sahibi için sorumlu müdürler bakımından aranan tüm koşullar geçerli olacaktır. Süreli yayın sahibinin onsekiz yaşından küçük veya kısıtlı olması halinde kanunî temsilcisi, tüzel kişi olması halinde ise tüzel kişi temsilcisi hakkında da sorumlu müdür için sayılan şartlar aranır.
Basın Kanunu’na göre süreli yayınların çıkarılması için yönetim yerinin bulunduğu Cumhuriyet Başsavcılığına bir beyanname verilmesi yeterlidir.
Basın Kanunu’nda süreli yayın çıkarmak için herhangi bir izin şartı aranmamıştır. Dolayısıyla süreli (ya da süresiz) yayın çıkarmak herhangi bir izne tabi değildir. Buna karşılık, süreli yayınlar için yayın merkezinin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına “beyanda bulunmak” zorunluluğu getirilmiştir. Bu nedenle “kaydedilmek üzere”, süreli yayının yönetim yerinin bulunduğu yer Cumhuriyet başsavcılığına bir beyanname verilmesi gerekmektedir (Basın Kanunu Madde 7). Beyanname örnekleri Cumhuriyet Başsavcılıklarının “basın büroları”nda bulunmaktadır. Beyannamede bulunması gereken özellikler Kanununda gösterilmiştir. Beyannamelerde süreli yayının adı ve mahiyeti, yani siyasi ya da politik bir yayın mı yoksa, ekonomik bir yayın mı olduğu, hangi aralıklarla yayımlanacağı, yani günlük mü, haftalık mı yoksa aylık mı yayınlanacağı, yönetim yeri, sahibinin, varsa temsilcisinin, sorumlu müdürün ve varsa yardımcısının ad ve adresleri ile yayının türü gösterilir.
Ayrıca sorumlu müdürün ve sahibinin yasasının aradığı şartları gösterir belgeleri ile sahibi tüzel kişi ise örneğin dernek veya vakıf statüsünde iseler dernek tüzüğü ve vakıf senedi örneği gibi tüzüğünün bir örneği veya ticari şirket ise şirket ana sözleşmesinin bir sureti eklenir. Beyannamenin ve eklerinin Cumhuriyet Başsavcılığına verildiğini gösteren bir alındı belgesi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilir.
Cumhuriyet Başsavcılığı beyannameyi ve eklerini incelemekle görevlidir. Kanununun 5. maddesinde yer alan “sorumlu müdür” ve 6. maddesinde yer alan “sahiplik” konusunda aranan koşullarda veya verilen belgelerde bir eksiklik söz konusu ise Cumhuriyet başsavcılığı beyannamenin verilmesinden itibaren iki hafta içinde beyanname veren yayıncıdan, süreli yayın sahibinden eksikliğin giderilmesini ister. Eğer tespitine göre beyannamede “gerçeğe aykırı” bir bilgi varsa, bunların da düzeltilmesini yayın sahibinden ister. Bu eksikliklerin giderilmesini veya bilgilerin düzeltilmesini isteyen Savcılık yazısının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde eksiklikler giderilmelidir. Aksi takdirde Savcılık yazısındaki eksiklikler giderilmez ve istenen değişiklikler yerine getirilmezse, Cumhuriyet başsavcılığı yapılacak olan veya yapılmış yayımın durdurulmasını asliye ceza mahkemesinden talep eder. Mahkeme en geç bir hafta içinde karar verir.
Beyannamede verildikten sonra eğer beyannamede bildirilen bilgilere ilişkin bir değişiklik söz konusu olursa; örneğin sorumlu müdür ya da tüzel kişi temsilcisi değişirse, ya da süreli yayın haftalık yayından günlük yayına geçerse, beyannamede yer alan unsurlarda meydana gelen benzeri her değişiklik, değişikliğin meydana geldiği tarihten itibaren iki hafta içinde, gerekli belgelerle birlikte yeni bir beyanname ile Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir.
Süreli yayın sahibinin beyanname verdiği tarihten itibaren bir sene içinde süreli yayın yayımlamaz veya yayımladıktan sonra yayıma üç yıl müddetle ara verilirse beyanname hükümsüz kalır ve sağladığı haklar ortadan kalkar
VI- İnternet ortamında yayınlar
Türkiye’de İnternet ortamında yapılan yayınlar için 4 Mayıs 2007 kabul tarihli 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” 23 Mayıs 2007 tarihli ve 26530 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Kanunun “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1 inci maddesine göre, içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir. Kanunun iki amacı vardır. İçerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcılarının yükümlülük ve sorumluluklarını belirlemek, diğeri ise sorumluluk ve yükümlülükleri gösterilenler üzerinden İnternet ortamında işlenen belirli suçlarla mücadeleye ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.
Kanunun işaret ettiği bazı tanımlara göre;
Erişim sağlayıcı; kullanıcılarına internet ortamına erişim olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişilerdir. Erişim sağlayıcı; herhangi bir kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içerikten, bu Kanun hükümlerine uygun olarak haberdar edilmesi halinde erişimi engellemekle yükümlüdür. Erişim Sağlayıcı sağladığı hizmetlere ilişkin, yönetmelikte belirtilen trafik bilgilerini altı aydan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla görevlidir.
Erişim Sağlayıcı; faaliyetine son vereceği tarihten en az üç ay önce durumu Kuruma, içerik sağlayıcılarına ve müşterilerine bildirmek ve trafik bilgilerine ilişkin kayıtları yönetmelikte belirtilen esas ve usullere uygun olarak Kuruma (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) teslim etmelidir. Erişim sağlayıcı, kendisi aracılığıyla erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadıklarını ve sorumluluğu gerektirip gerektirmediğini kontrol etmekle yükümlü değildir. Erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasını sağlamak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliği kurulmuştur. Birliğe üye olmayan internet servis sağlayıcıları faaliyette bulunamaz. Erişim engellemelerinde bu Birliğin kanunla görevlendirilmiş olması Anayasa ve kanunlara ve hukuka uygun görülmemelidir.
İçerik sağlayıcı; İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder. İçerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur. İçerik sağlayıcı, bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu değildir. Ancak, sunuş biçiminden, bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve kullanıcının söz konusu içeriğe ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise genel hükümlere göre sorumludur.
Yer sağlayıcı; hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişiler demektir. Yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içeriği bu Kanunda gösterilen bazı maddelerdeki düzenlemelere göre haberdar edilmesi hâlinde yayından çıkarmakla yükümlüdür.
Toplu kullanım sağlayıcı ise belli bir yerde ve belli bir süre internet ortamı kullanım olanağı sağlayandır. Ticarî amaçla toplu kullanım sağlayıcılar, mahallî mülkî amirden izin belgesi almakla yükümlüdür. İzne ilişkin bilgiler otuz gün içinde mahallî mülkî amir tarafından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna bildirilir. Bunların denetimi mahallî mülkî amirler tarafından yapılır. İzin belgesinin verilmesine ve denetime ilişkin esas ve usuller, yönetmelikle düzenlenir. Ticari amaçla toplu kullanım sağlayıcılar, ailenin ve çocukların korunması, suçun önlenmesi ve suçluların tespiti kapsamında usul ve esasları yönetmelikte belirlenen tedbirleri almakla yükümlüdür.
İçerik, yer ve erişim sağlayıcıları, yönetmelikle belirlenen esas ve usuller çerçevesinde tanıtıcı bilgilerini kendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ulaşabileceği şekilde ve güncel olarak bulundurmakla yükümlüdür.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kapatılmış olup diğer mevzuatta Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına yapılan atıflar Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) Telekomünikasyon İletişim Başkanına yapılan atıflar Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanına yapılmış sayılacaktır. [13]
Faaliyet sürdüren ticarî amaçla toplu kullanım sağlayıcılar, izin belgesini temin etmekle yükümlüdürler. Yer veya erişim sağlayıcı olarak faaliyet icra eden kişilere, Kurum (eski Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı / yeni BTK) tarafından, telekomünikasyon yoluyla iletişim konusunda yetkilendirme belgesi olup olmadığına bakılmaksızın, yer veya erişim sağlayıcı olarak faaliyet icra etmesi amacıyla bir yetkilendirme belgesi düzenlenir. (Fİ/EKN)
[1] “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun”, (RG, 20/04/1994, s.21911).
[2] Adı 12 .10 2003 tarihli Resmî Gazetede yayınlandığı biçimiyle değiştirilen Özel Radyo Ve Televizyon Kuruluşları İdari Ve Mali Şartlar Yönetmeliği. (İlk hali RG:16.03.1995 tarih ve 22229 sayı)
[3] Yayımlandığı Resmî Gazete 3/3/2011 tarih ve 27863 sayı.
[4] Kanunun 19. Maddesine ek olarak 02.01.2017 kabul tarihli 680 sayılı KHK ile getirilmiş olan bu düzenleme 01.02. 2018 kabul tarihli 7072 sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun” ile aynen kabul edilmiştir.
[5] Kanunun 19. Maddesine ek olarak 02.01.2017 kabul tarihli 680 sayılı KHK ile getirilmiş olan bu düzenleme 01.02. 2018 kabul tarihli 7072 sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun” ile aynen kabul edilmiştir.
[6] Dr. A. Vahap DARENDELİ (Hakim Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkan Vekili)Medya Yoğunlaşması, Tekelleşmenin Denetimi Ve Çoğulculuğun Kurulması başlıklı makalede dipnot 5.“ Commission, Gren Paper on Servicesof General İnterest”, paragraf 74.” Bu makale, Türkiye Barolar Birliği Dergisinin 68. sayısında Ocak / şubat 2007 Hakemli Makaleler bölümünde yayımlanmıştır.
[7] Dr. A. Vahap DARENDELİ (Hakim Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkan Vekili)Medya Yoğunlaşması, Tekelleşmenin Denetimi Ve Çoğulculuğun Kurulması başlıklı makalede dipnot 6. “Open Soiety Institute EU Monitoring And Advocaacy Program Network Media Program, Avrupa’da Televizyon düzenleme, politikalar ve bağımsızlık, İzleme Raporu (Türkiye) 2005, syf.22 “Bu makale, Türkiye Barolar Birliği Dergisinin 68. sayısında 2007 Ocak şubat Hakemli Makaleler bölümünde yayımlanmıştır.
[8] Bakınız Darandelioğlu. Dip not 6 ve 7 de yer alan makale.
[9] Resmî Gazete, Tarih:13.12.1994 Sayı: 22140
[10] 4054 sayılı Kanun. “Birleşme veya Devralma Madde 7 – Bir ya da birden fazla teşebbüsün hakim durum yaratmaya veya hakim durumlarını daha da güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü yahut bir kısmında herhangi bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuracak şekilde birleşmeleri veya herhangi bir teşebbüsün ya da kişinin diğer bir teşebbüsün mal varlığını yahut ortaklık paylarının tümünü veya bir kısmını ya da kendisine yönetimde hak sahibi olma yetkisi veren araçları, miras yoluyla iktisap durumu hariç olmak üzere, devralması hukuka aykırı ve yasaktır. Hangi tür birleşme ve devralmaların hukuki geçerlilik kazanabilmesi için Kurula bildirilerek izin alınması gerektiğini Kurul, çıkaracağı tebliğlerle ilan eder.
[11] Resmî Gazete 26.06.2004 tarih 25504 sayı.
[12] Sorumlu müdür olabilmek için; a) Onsekiz yaşını bitirmiş olmak, b) Türkiye'de yerleşim yeri sahibi olmak ve devamlı oturmak, c) En az ortaöğretim veya dengi bir eğitim kurumundan mezun olmak, d) Kısıtlı veya kamu hizmetlerinden yasaklı olmamak, e) Yüz kızartıcı suçlardan mahkûm olmamak, f) T.C. vatandaşı olmayanlar için karşılıklılık koşulu aramak,
[13] Kanuna Ek MADDE 3- 15/8/2016-671 sayılı KHK-671 ile getirilen bu değişkilk 9.11.2016 kabul tarihli 6757 sayılı Kanunla aynen kabul edilmiştir.