Dikkatli ve duyarlı bir doktor arkadaşımın mesajını okuyunca yukarıdaki soru aklıma geldi.
Arkadaşım mesajında “kamunun ilaç harcaması” konusunda aynı ayın içinde iki farklı bakanın topluma verdikleri bilginin “farklı” olduğunu yazıyor ve soruyordu: “Hangi Bakan’ın söylediği doğruyu gösteriyor? Gerçek harcama miktarı nedir?”
Doğrusu fark da öyle az buz değil: Tam “2 milyar 802 milyon” lira. Toplam harcama göz önüne alındığında aşağı yukarı bunun dörtte biri.
Rakamlardan büyüğü, parayı sağlayan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yani para kaynağını sağlayan kurumun verilerine dayanıyor. Diğeri ise Sağlık Bakanı’nın meclisteki bütçe görüşmeleri sırasında verdiği “kamunun ilaç gideri” diye ifade edilmiş.
* * *
Rakamların birbirleriyle uyumu değil bence önemli olan. Belki bu farkı gündeme getirip de konuyu sorgulayanın olup olmaması da değil. Bence üzerinde durulması gereken nokta “kamunun bilgi edinme ve haber alma hakkı”nın gereğini yerine getirmekle yükümlü olan medyanın bunun farkında olmaması ve konunun üzerine gitmemesi; konunun bir muhabirin dikkatini çekmemesi, üzerinde durmaması, araştırmaması ve sorgulamaması.
“Neden böyle” sorusunun belki bir çok nedeni olabilir. Ama bence en önemlisi “medya”nın aslında yukarıda söz ettiğim temel görevinin farkında ve bilincinde olmamasıdır.
Bu bilinç olmadığı zaman ise yalnızca haberlerde yalnızca “olan ya da olgular” sunuluyor, “ne olduğunun, neden olduğunun, nasıl olduğunun” üzerinde durulmuyor.
Kuşkusuz habercilerin bunları eğitimleri sırasında öğreniyorlar. Gerekli bilgi ve donanıma da sahipler. Ama onlar da tüm diğer çalışanlar gibi üstlerinin kendilerinden istediklerini yerine getirdiklerinde “görevlerinin gereğini” yaptıklarını düşünüyorlar. Daha fazlası istenmediğinde, onlar da bunun için çaba sarf etmiyorlar. Sonuçta yalnızca “bilgilenmek” yerine “malûmat”lanmış oluyoruz.
* * *
Bir haberci ele aldığı konunun sıcaklığına göre, eğer koşul ve olanağı varsa habere gitmeden önce, bu söz konusu değilse de haberden gelip “masası”nın başına oturunca haberle ilgili bilgileri gözden geçirmeli ve araştırmalı, eksik yanlarını tamamlamalı, farklı yanları vurgulamalıdır.
Dahası sağlam bir belleğe sahip olmalı, kendisinin daha önce yazdığı haberleri de anımsayarak değişimi, farklılığı ortaya koymalıdır.
Bunlar haberin ortaya çıktığı anda yapılması, haber kaynağının da eğer bu örnekte olduğu gibi “kamuya karşı sorumluluğu olan” bir konumdaysa onun “kamu adına denetlenmesi” yoluyla “demokrasi”ye katkı da sağlayacaktır.
Bunların yapılmadığı haberlerin “eksik” olacağını, kamuyu bilgilendirme ve haber alma hakkının gereğini yerine getirmediğini her haberci, haberin sunumunda karar veren konumunda olan tüm gazeteciler bilmelidir.
* * *
Sağlık da önemlidir, haber de. Ama “sağlıklı bir haber” ya da “sağlığı gündem eden haber” çok daha önemli ve hem tek tek insanlar, hem de tüm toplum açısından yaşamsaldır.
Bunların farkında olan bir “sağlık haberciliği” ve “sağlık medyası okur-yazarlığı” da sağlıklılığımızı sağlayacak ve destekleyecek en önemli olanaklardan birisidir.
Bunları ortaya koyduktan sonra şimdi yeniden soralım: “Aradaki fark neden kaynaklanıyor” ya da “bu para nereye gitti?” Herhalde bir yanıtı vardır!(MS/EÜ)