İhraç edilen kamu çalışanları için geçinme, çalışma, yaşama yolu olarak “gitsinler özel sektörde çalışsınlar” buyurmuşlar.
Bu cümleyi hitabetin gücüyle vurguları ilgili yerlere koyarak söyleyince dinleyenler için sorun olmuyor anlaşılan. Ancak meselenin özü bu değil.
KHK’larla ihraç edilenlerin yurtdışına çıkmaları yasak. Profesöründen sağlık teknisyenine varana kadar çeşitli uzmanlıklarda, becerilerde, eğitimli, kalifiye devasa bir sağlık çalışanı işsiz ordusu oluştu ve bu kişilerin Türkiye dışında emekleriyle geçinme olanakları yok. Bu işlerle ilgilenenlerin söylediğine göre “yedek işgücü” sınıfına dahil oldular. Kısacası özel sektörde çalışanlar bu kitle işaret edilerek tehdit edilecek “senden daha ucuzu var” denilecek onlara. Tabii ihraç edilenlerin çaresizlikleri de sömürülecek. İlk ihraçlar başladığında “sadece geceleri çalış, ortalıkta görünme, ayda 1500 lira veririz” denilen uzman hekimler olduğunu biliyoruz.
Ardından mecburi hizmet atamaları yapılan, ancak arşiv ve güvenlik araştırması nedeniyle aylarca göreve başlatılmayan ya da reddedilen hekimler oldu. Böylece mecburi hizmetini yapamayan bir hekim topluluğu da oluştu. Yasa gereği Türkiye’de mecburi hizmetini yapmayan hekimlerin mesleklerini icra etmeleri yasak. Yani özel sektörde de çalışamıyorlar. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’na diplomalarını tasdikleyin ki mesleklerini yapabilsinler diye defalarca başvurdu Türk Tabipleri Birliği.
Geçen hafta Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik yayımlandı. Burada küçücük bir ayrıntı var; sağlık turizmi birim sorumlusu ya da sorumlu yardımcısı olmak için “Türkiye’de sanatını yapmaya mezun olmak” yeterli sayılmış. Tanım 1219 sayılı Yasadan alınma. Buna göre mecburi hizmetini yapmamış, diploması tasdik edilmemiş hekimler de mesleğini yapmaya mezundur.
Lafı uzatmaya gerek yok. Sağlık Bakanlığı’ndan atılan hekimler başta olmak üzere sağlık çalışanları, sağlık turizmi işi yapacak şirketlere ve diğer tüm özel sağlık kuruluşlarına ucuz işgücü olarak armağan edilmiştir.
Tabii şehir hastanelerini de unutmamak gerekir. Bu hastanelerdeki tüm sağlık hizmetlerinin şirketlere devri mümkün. Mevzuat izin veriyor ama ihtimal zamanı bekleniyor. Yozgat, Isparta ve Mersin şehir hastanelerinde sağlık çalışanları döner sermayelerini alamadıklarını söyleyerek tayin istemeye başladılar. Deneme aşamasında olmakla birlikte güvenceli kamu çalışanlarının buralarda çalışmak istemedikleri açık. Yani zorla çalıştırılacak kişiler lazım. Şirketler bütün iş yükünü zaten istemezler. Ama şirketlere çok ucuza çalışabilecek ve başka çaresi de olmayan kalifiye eleman sağlarsanız onlar da pek memnun olurlar ihtimal.
15 Temmuz 2016 sonrasında çıkarılan kanunlarla sermayeye neler sunulduğunu yazmıştık. Aradan geçen bir senenin sonunda olağanüstü halin “grevleri yasaklamak için kullanıldığı” da açıklandı.
O halde soruyu netleştirelim. Kamudan ihraçların ve olağanüstü halin çok yönlü sonuçlarından asıl fayda sağlayanlar kimlerdir? (ÖE/EKN)