Üç ay önce Tekkeköy ilçesinde üç aylık Kübra'nın beslenme yetersizliğine bağlı ölümünü, bu kent kamu yönetimi inkar etmiş, günü kurtarmaya çalışan söylemlerle geçiştirmeye çalışmıştı.
Kübra bebeğin ölüm nedeni önce polis bültenine 'beslenme yetersizliği' olarak yazıldı. Basının olayı gündeme taşıması üzerine, aynı günün akşamı Emniyet Müdürlüğü, "Bültene 'sehven' beslenme yetersizliği' diye yazıldığını, ilgili polis memurunun da görev yerinin değiştirildiğini açıkladı. Valilik açıklamasında da "Açlıktan ölümün" sadece ailenin iddiası olduğu ileri sürüldü.
"Kamu yönetimi, çocuk yoksulluğuna karşı politika üretmeli"
Hastane ve otopsi raporu basından gizlendi. Ancak Doğan Haber Ajansı'nın (DHA) ele geçirdiği hastane ve otopsi raporunda Kübra bebeğin ölmeden 25 gün önce hastaneye götürüldüğü ve "malnutrisyon" (beslenme yetersizliği) tanısı konulduğu ortaya çıktı. Son beş yıldır bu kentte çocuk hakları, sosyal politika, yoksulluk, çocuk yoksulluğu üzerine hazırlanan raporlarda imzası olan bir hekim olarak, kamu yönetimine şunu sormak isterim:
"Niçin Samsun'un yoksulluk profili çıkarılmamıştır?"
Tekrar ediyoruz ki bu kent çocuk yoksulluğuna karşı politika üretmek zorundadır.
Ayrıca Kübra'nın ölümünden sonra sergilenen günü kurtarmaya yönelik, tutarsız açıklamalarının kamusal etiğe uygun olmadığı da ortaya çıktı.
Yoksulluğun en sık görülen etkisi: Beslenme yetersizliği
Yoksulluğun çocuklar üzerindeki en sık görülen etkisi, beslenme yetersizliğidir. Yoksulluk, eve giren besinlerin yetersizliğine, ev içi stres ve annenin kronik yorgunluğu nedeniyle anne sütünün erken kesilmesine -ki Kübra'nın annesi de bunu söylüyor-, annenin beslenme yetersizliğine ve bebeklerin düşük doğum ağırlıklı olmasına, sağlıksız fiziksel ortama ve yetersiz sağlık hizmetine neden olarak çocuklardaki beslenme yetersizliğinin temel belirleyicisi olarak rol oynamaktadır.
Yoksulluk annelerin eğitimsizliği yoluyla da beslenme yetersizliğine katkıda bulunmaktadır. Bütün bölgelerde yoksulluk arttıkça düşük ağırlıklı çocuk oranının da arttığına dikkat çekilmektedir. Dünyadaki beş yaş altındaki çocukların yüzde 27'sinin ağırlığının yaşına göre düşük olduğunu ve bunların da büyük bir kısmının gelişmekte olan ülkelerde yaşadığını tahmin etmektedir.
Her altı çocuktan biri yoksul
Kentte her altı çocuktan biri yoksul. İlçeler arasında eşitsizlikler daha belirgin. Köylerde çocuklarda beslenme eksiklikleri olan çocuklar mevcut.
1- Samsun'da çocuk yoksulluğu hızla artmaktadır. Samsun'da kalkınma modeli olarak yapılandırılan politikaların halkın ve özellikle çocukların yoksulluğunu gidermede yetersiz kalmaktadır ve gelir adaletsizliğine yol açmaktadır. Samsun kırsalının marka yolculukları, Avrupa Birliği (AB) hayalleri, strateji programları ile kaybedecek zamanı yoktur.
Kent-kır eşitsizliği çocukların gelişimi önünde ciddi engeller oluşturmaktadır. Çocuklar arasında eğitim eşitsizliği belirginleşmektedir. Kırsal alanlarda annelere ve çocuklara yönelik sağlık hizmetlerine ulaşma zorlaşmaktadır. Sosyal güvenlik ve sağlık sigortası sistemleri dağınıklığı belirginleşmektedir.
UNİCEF'in de belirttiği gibi yoksulluğun tek bir göstergesi yoktur ve bu nedenle nicel terimlerle ifadesi her zaman kolay değildir. Yoksulluk çocukların hem biyolojik hem de zihinsel potansiyellerini olumsuz etkiler.
Samsun'da çocuk yoksulluğunu izlemek, etkilerini kamuoyuna anlatmak ve çözümler üretmek üzere Çocuk Yoksulluğu Merkezi kurulmalıdır. Samsun'da işsizliği azaltacak ve toplumsal eşitsizlikleri düzeltecek sosyal program acilen başlatılmalıdır. Kaynakların kullanımında en dezavantajlı çocuklara öncelik verilmelidir. Çocukların hepsine sağlık güvencesi sağlayacak çocuklara ücretsiz sağlık hizmeti yasası için siyasilere sivil baskı yapılmalıdır.
2- Çocuk ihmali ve istismarı hızla artmaktadır. Çocuk pornografisi konusunda riskli ülke durumuna gelmiş olan Türkiye için önleyici ve yasal çalışmalara öncelik verilmelidir. Cinsel istismarın önlenmesine yönelik örgün ve yaygın eğitim çalışmaları başlatılmalıdır.
3- Temel Çocuk Sağlığı konusunda, çalışmalar Avrupa ülkelerinin çok gerisindedir. Kapatılan Ana Çocuk Sağlığı Merkezlerinin önemi bugün daha iyi anlaşılmaktadır. İlçe hastanelerinde çocuk acil servisleri yoktur ve çocuk servislerinde yetersizlik sürmektedir.
Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinin yer sorunu, dünyanın hiç bir yerinde ve sağlık siteminde kabul edilemeyecek şekilde, Mehmet Aydın Devlet Hastanesinden boşalan yere taşınma şeklinde çözünmeye çalışılacaktır. Erişkin Hastanesini, çocuk hastanesine dönüştürmek, hem finansal hem de sağlık sistemi açısından tercih edilebilir değildir.
4- Çocuk kansızlığı (Demir eksikliği Anemisi) problemi dahi çözülememiştir.
5- Okul Sağlığı çalışmaları ısrarla ihmal edilmektedir. Oysa yaklaşık 250 bin öğrencisi olan bir şehirde, okul sağlığı çalışmaları koruyucu sağlık çalışmaları açısından yaşamsaldır.
6-Anaokulu ve ilköğretim öğrencilerine günlük ücretsiz süt verilmelidir. Eğitimin tüm aşamalarında sağlıklı beslenme önemlidir. Ancak özellikle anaokulu ve ilköğretim birinci kademe öğrencilerinin diğerlerine göre daha dikkatli ve sağlıklı beslenmeleri gerekmektedir.
Eğitimde başarılı olabilmek için beslenmenin ne kadar önemli olduğu bilim çevreleri ve beslenme uzmanları tarafından sık sık dile getirilmektedir. Bu amaçla tüm anaokulu ve ilköğretim birinci kademe örgencilerine ücretsiz olarak günlük süt verilmelidir. Bu temel yaklaşımlar, samsun'da yok sayılmaktadır.
7- Okul öncesi Eğitimin yaygınlaştırılmasında sorunlar, devam etmektedir. Kamusal Okul Öncesi eğitimini geliştirmek, yaygınlaştırmak gibi temel bir görev bu ilin yönetimsel erkini beslemektedir.
8- Engelli çocukların eğitimi konusunda bu kentin temel sorunları tanımlanmamıştır. Bu çocuklara yönelik kamusal eğitim kurumları yetersizdir. Personel yetersizlikleri, bina yetersizlikleri planlamaya dahil bile edilmemiştir.
9- Özellikle ilköğretim okullarında okul binasının ve çevresinin fiziksel yetersizlikleri hızla artmaktadır. İlköğretim okullarında sınıf kontenjanları 50'lere ulaşmaktadır.Pek çok Avrupa ülkesinde sınıf mevcutları 24'tür.
10 -İlçeler arası eğitim kalitesi farklılığını gidermeyi amaçlayan kent ölçekli projeler gerçekleştirilememiştir. İlçeler arasında, kent-kır arasında eğitim kalitesi arkı hızla artmaktadır.
11- Çocuğa yönelik şiddet, hızla artmaktadır. Bireysel silahlanmanın denetim altına alınamadığı bu kentte çocuklar, adına "maganda kurşunu, gelenek" denilen yöntemlerle öldürülmektedir. Kamusal erk, bu soruna çözüm üretmekten çok uzaktadır. Bireysel silahsızlanma konusunda temel eğitim programı bile oluşturulamamıştır.
Çocuk yoksulluğu ile mücadele, evrensel hak temelli bir sosyal devlet yaklaşımı gerektiriyor. (CŞ/BB)
* Uzm. Dr. Cem Şahan, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Büyük Kongre Delegesi, 2010-2012