Söyleşiyi bu şarkılar eşliğinde okumanızı öneririz.
“Bütün dünya karanlıkken,
Umuda yer açmak (çok) zordur
Ama sabrı olan için
Güneş yine doğacaktır.
Yine akşam olsa da,
Her akşamın sabahı var (dır).
Herşey sana ters gelirken,
Bir de bakarsın bahar gelmiş.
Oysa hiç dönmeyecek
gibi gelmişti sevinç."
Sözler, rahip müzikolog Gomidas Vartabed’in.
Yazar Halide Edip Adıvar'ın ”Şarkı söylediğinde tanrı onu dinlemek için aşağı inerdi" dediği Gomidas, doğumunun 150. yıl dönümünde bir dizi etkinlikle anıldı.
Etkinliklerin dışında bir de kitap hazırlandı. Kitabı, Ermenistan Amerikan Üniversitesi (American University of Armenia) İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Melissa Bilal ve İstanbul Teknik Üniversitesi Müzikoloji bölümü öğretim üyesi Burcu Yıldız hazırladı. Birzamanlar Yayıncılık okurla buluşturdu.
İki etnomüzikolog Melissa Bilal ve Burcu Yıldız’ın kitapta yer alan makaleleri Gomidas Vartabed’in derleme çalışmalarının ve araştırmalarının tarihsel arka planına dair bilgilere odaklanıyor.
Kitapta yer alan çok sayıda fotoğraf ve belge, Gomidas Vartabed’in yaşadığı ortama, derlemelerine, yayınlarına ve dahası sağlığında ve daha sonra yapılan müzik kayıtlarına dair kapsamlı bilgiler içeriyor. Kitap bu yönü ile onun dünyasını daha yakından anlamamıza zemin hazırlıyor.
Kitabın yazarları Melissa Bilal ve Burcu Yıldız ile söyleştik.
Bu kitabı hazırlama ihtiyacını neden duydunuz?
Melissa B.: Bu kitabı hazırlamaktaki amacımız, bir müzisyen, besteci, araştırmacı ve derlemeci olarak Gomidas Vartabed’e dair yıllardır yürütmüş olduğumuz araştırmaları, akademik tartışmalarımızı, kısacası ona dair bizi heyecanlandıran aynı zamanda da sessizleştirilmesini adaletsiz ve anti-bilimsel bulduğumuz şeyleri Türkçe okurla paylaşmak.
Yani, hem onun akademik çalışmalarının önemini ortaya koymak hem de hayatına ve külliyatına dair akademik bir perspektif getirmek; döneminin tarihsel bağlamına yerleştirmek. Kitabın önemli bir odağı da Gomidas Vartabed’in İstanbul yılları.
Bu dönemi aydınlatan metinler, İstanbul’daki evinde tutuklanıp ölüm sürgününe gönderilmesi, Çankırı kampından ve soykırımdan kurtulup İstanbul’a dönmesi, ruh sağlığını yitirip hastaneye kaldırılmasına kadar geçen zamanda yürüttüğü çalışmalara, verdiği konserlere, ve genel olarak İstanbul’daki yaşamına dair fikir veriyor.
Burcu Y.: Gomidas Vartabed’in Türkiye müzikoloji tarihinde oldukça öncü bir figür olmasına rağmen tarih yazımında gözardı edilmiş olması da bu çalışmayı yayınlamak istememizin temel nedenlerindendi.
Dünyada müzik araştırmalarının ‘müzikoloji’ ismiyle bilimsel, disipliner bir kimlik kazanmaya başladığı bir dönemde, 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başlarında, bizim memleketimizden bir müzik araştırmacısı, halk şarkılarını derleyip yayınlıyor, Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde sunumlar, konserler verip Uluslararası Müzik Cemiyeti’nin konferanslarına katılıyor, dergilerinde yayınlar yapıyor fakat müzikoloji derslerinde, yayınlarında çalışmalarından hiç bahsedilmiyor.
Oysa, özellikle halk müziği çalışmaları açısından, Cumhuriyet öncesi dönemi içeren araştırmalara çok ihtiyacımız var. Daha iyi bir tarihsel perspektif kurabilmek için. Bu anlamda bu kitabın Türkçe yayınlanmış olmasını ve okuyucuyla buluşacak olmasını çok önemsiyoruz.
Ne kadar zaman çalıştınız?
Melissa B.: Kitabın araştırma aşaması oldukça uzun sürdü. Burcu ve ben ayrı ayrı ve birlikte tez çalışmalarımız için yürütmüş olduğumuz çalışmaları yan yana getirdik. Kitabın parçası olduğu proje 2010’da başladı.
Burcu Y.: Kalan Müzik ve Anadolu Kültür ile birlikte Hollanda’dan Prince Claus Fund desteğiyle ‘‘Resounding Gomidas’ Legacy’’ isimli bir proje çalışması başlatmıştık. Ari Hergel ve Saro Usta’nın da yer aldığı bu projenin ilk aşamasında Yerkaran: Gomidas Vartabed’in Ermenice, Kürtçe ve Türkçe Derlemelerinden Düzenlemler isimli bir müzik albümü yayınladık.
Melissa ve ben doktora tezlerimizi Ermeni müziği üzerine yazdığımız için Gomidas Vartabed ikimizin de araştırma alanındaydı. Bu proje ile daha da odaklanma fırsatı bulduk. Sonrasında Birzamanlar Yayıncılık ve Osman Köker devreye girdi ve bu kitabın yayına hazırlanmasında katkılarını sundular.
“Müzikte ‘özgün’ bir modernleşme arayışında”
Gomidas’a ait nasıl bir dünya ile karşılaştınız?
Burcu Y.: Bu çalışmada ikimiz için de ilginç ve zorlayıcı olan durum özellikle Ermeni toplumunda Gomidas Vartabed’e dair mitleri, yani yanlış bilinen ya da ön kabullerle varsayılan bazı söylemleri tartışma kısmı oldu. Biraz açmak gerekirse, örneğin Gomidas’la ilgili her anlatıda, biraz da romantik bir bakışla kendisinin Anadolu’yu köy köy gezen bir derlemeci olduğu söylenir. Aslında Gomidas’ın derlemelerindeki coğrafi çeşitlilikten yola çıkarak böyle bir kanıya varılır. Fakat yaşadığı dönemin koşulları da göz önünde bulundurulduğunda Gomidas’ın böyle bir imkânı olamamış.
Derleme çalışmalarına Eçmiadzin’deki ruhban okulundaki öğrencilerinden ve rahiplerden derlediği şarkı ve dini eserlerle başlamış, Eçmiadzin çevresindeki köyleri gezip Ermenice halk şarkıları kaydetmiş. Kütahya, İstanbul ve Eçmiadzin’de Türkçe şarkılar ve yine Vağarşabad civarındaki Ezidi köylerinde de Kürtçe şarkılar derlemiş.
Bu arada Dikran Çituni, Hagop Canigyan, Sahag Amaduni gibi derlemecilerin Ermenice Van ve Agn (Eğin-Kemaliye) şarkılarını, Sarkis Hayguni'nin de Kürtçe repertuarını notaya çekmiş. Hem çeşitli yörelerden gelen öğrencilerinden derlediği şarkılar hem de yukarıda saydığımız derlemecilerden notaya aldığı şarkılar ile aslında Anadolu coğrafyasına dair oldukça çeşitli bir repertuar sunmuş. Yani Anadolu coğrafyasını köy köy gezerek derleme yapmamış olması geride bıraktığı müzik mirasını daha az kıymetli yapmıyor.
Melissa B.: Gomidas Vartabed, 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başında Osmanlı ve Rus imparatorluklarında yaşayan çeşitli milletlerden aydınların izlediği kültürel modernleşme reçetesini yakından takip etmiş. Müzikte “özgün” bir modernleşme arayışı içinde, hem aşırı modernleşme ve batılılaşmayı simgeleyen tonal armoniyi, hem de aşırı doğululaşmayı simgeleyen gırtlak oyunlarını, uzun havaları, komalı sesleri Ermeni müziğinden uzak tutmak istemiştir.
Gerçi kendi icra pratiğinde mikrotonaliteye rastlamak mümkün ve bu da önemli bir tartışma konusu. Gomidas Vartabed müzikal tavırları kapalı kutular içinde tezahür eden şeylermiş gibi tahayyül etmenin imkânsızlığının bilincindeydi ve bunu çeşitli kereler ifade etmişti. O, Ermeni köylüsünün sözlü geleneğinin olmadığı iddialarına karşı çıkıyordu.
Ona göre dünya üzerinde hiçbir müziğin saf, karışmamış, birbirinden etkilenmemiş olduğu iddia edilemezdi. Ama bu, Ermenilerin müziklerinin olmadığı anlamına gelmiyordu. Halklar arasındaki karşılıklı etkileşim inkâr edilemez bir gerçekti; hiçbir millet bu tür bir kaynaşmadan izole kalmış olamazdı.
Gomidas’a göre, bir halkın dili ve edebiyatı ancak diğer halklardan etkilenerek dönüşebilir ve gelişebilirdi; ancak bir halkın kendine özgü bir dili ve edebiyatı varsa, bu dilin ses dünyasında doğan ve gelişen özgün bir müziği de vardı. Ermenilerin de kendi dillerine karşılık gelen bir müzikleri vardı.
Gomidas Vartabed, Ermenilerin yan yana yaşadıkları halkların müzikal pratiklerine dair çalışmalar yürütmüştü. Burada önemli bir hatayı düzeltmek isteriz: Kürtçe müzik üzerine yürüttüğü önemli derleme ve inceleme çalışmaları bulunmasına rağmen, Kürt müziği üzerine bir doktora tezi hazırlamış olduğu bilgisi yanlıştır.
“Ataerkil zihniyeti eleştirmişti”
Gomidas'ın en çok hangi özellikleri sizi etkiledi?
Burcu Y.: Gomidas Vartabed’in çalışma disiplini; din insanlığının yanında derlemecilik, bestecilik ve araştırmacılık gibi çok yönlü bir entelektüel çizgide yaşamını sürdürmeye çabalaması; çalışmalarının döneminin zor koşullarında uluslararası perspektifte ve avangard bir içerikte olması vs. pek çok nokta beni etkiledi.
Melissa B.: Gomidas Vartabed’in çok bilinmeyen yanlarından biri de, kadınların yüksek eğitim almalarına, icracı olarak sahneye çıkmalarına engel olan ataerkil zihniyeti, birçok kıymetli yeteneğin harcanıp gitmesine sebep olan cehaleti eleştirmiş olmasıdır.
Son olarak sizin eklemek istedikleriniz nelerdir?
Burcu Y.: Tabii böyle tarihsel anlamda ikon olmuş kişileri çalışırken sundukları katkıları paylaşmanın yanında, bugünün tarihsel birikimi doğrultusunda eleştiri gereken noktaları da es geçmemek gerekiyor. Örneğin ben kitapta yer alan makalemde, Gomidas Vartabed’in tanımlamaya çalıştığı “Ermeni müziği otantisitesi”nin komşu halklardan fazla ayrıştırılmış, dönemin ideolojik ruhu ile uyumlu bir biçimde fazla “saf” bir temsilde karşılık bulduğunu tartışıyorum.
Ya da çokseslilik ve Batılılaşma temelinde kurduğu müzikal estetik ve icra biçimi bugün birçok müzisyen tarafından başka tür icralara imkân vermeden, standartlaştırılmış bir norm gibi görüldüğünden halk müziğinin tınısal çeşitliliğini yansıtmadığını düşünüyorum. Yani Gomidas’ın yaptıkları ve yazdıklarının yanında yıllar sonra bunların nasıl yorumlandığı ve söylemleştirildiği de ayrı birer tartışma noktası.
Melissa B.: Ben de makalemde, Türkiye’de Gomidas Vartabed’in müzikal mirasıyla ilişkilenme biçimleri üzerinden, erken Cumhuriyet döneminde kurumsallaşan halk müziği çalışmalarının, ulusal söylemin kurucu sessizliklerinin üretildiği temel alanlardan biri olduğunu gösteriyorum.
Türkiye müzikoloji tarih yazımında, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde çeşitli milletlerden araştırmacı ve müzisyenlerin yürüttükleri halk müziği derleme, notaya alma, yayınlama, düzenleme ve icra çalışmalarına nadiren yer verilmiştir. Dahası, bir bilgi üretim kanalı olarak müzikoloji, ulus devletin millileştirdiği coğrafyanın yakın tarihinde yaşanan travmaları meşrulaştırma aracı olmuştur.
Gomidas hakkında 1869'da Kütahya'da doğan Ermeni müzisyen, müzikolog ve rahip. Küçük yaşta anne ve babasını kaybetti. Bakımını akrabaları üstlendi. 12 yaşındayken Ermenistan'daki Ermeni Kilisesi Eçmiyadzin'e gönderildi. Kilise ayinlerinde ilahiler söyledi, o dönem hiç Ermenice bilmiyordu. Ermenistan'daki Eçmiyadzin'de dini eğitimini tamamlamasının ardından "Vartabed", yani "evlenmeyen rahip" rütbesine yükseltildi ve geliştirdiği müzik yeteneği sayesinde koro kadrosuna alındı. O dönemde Ermeni Kilisesi‘nin en yüksek dereceli dininsanı olan Katolikos Hrımiyan ve Ermeni işinsanı Mantashev’in desteğiyle, yüksek müzik eğitimi almak üzere Almanya’ya gitti. Burada, Avrupalılar’ı Ermeni müziği ile tanıştırdı. Ermeniler’in sanat tarihinin en büyük iki merkezi olan dönemin Rus İmparatorluğu’ndaki Tiflis ve 1910’da yerleştiği İstanbul’da Ermeni kültür yaşamının önemli bir parçası haline geldi. Ermeni müziğinin icrası, geliştirilmesi, öğretimi ve yaygınlaştırılması yönündeki çalışmalarının yanı sıra İstanbul’da 300 kişilik bir koro da yönetti. 24 Nisan 1915’te tutuklanan Ermeni aydınlar arasındaydı. Diğer tutuklularla birlikte ülkenin iç kesimlerine doğru sürgüne gönderildi ancak nüfuz sahibi kişilerin araya girmesiyle geri getirildi. Sürgünde yaşadıkları ise birçok Ermeni’nin inanışına göre, yalnızca akli dengesini yitirmesi sonucunda meydana gelebilecek büyük bir değişim geçirmesine sebep oldu. Sürgünden dönmesinin ardından birkaç yıl İstanbul’da bir hastanede kaldı, 1919’da ise Fransa’ya götürüldü ve 1935 yılındaki ölümüne kadar tüm yaşamını Paris’in banliyölerinden Villejuif’te bir psikiyatri hastanesinde geçirdi. |
Melissa Bilal hakkında Ermenistan Amerikan Üniversitesi (American University of Armenia) İnsani ve Sosyal Bilimler Fakültesinde öğretim üyesi. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde tamamladıktan sonra Etnomüzikoloji doktora derecesini Şikago Üniversitesi (University of Chicago) Müzik Bölümünden aldı. Şikago, Columbia ve Boğaziçi üniversitelerinde, Tarih, Yakın Doğu Dilleri ve Medeniyetleri, Ermeni Çalışmaları ve Müzik programlarında ders verdi. 2017 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Tarih Bölümünde ziyaretçi araştırmacıyken, Lerna Ekmekçioğlu ile Feminist Ermeni Çalışmaları Çalıştayı (Annual Feminist Armenian Studies Workshop) ve Feminist Ermeni Araştırmaları Kolektifini (FemARC) kurdu. Lerna Ekmekçioğlu ile 2006'da Bir Adalet Feryadı: Osmanlı'dan Türkiye'ye Beş Ermeni Feminist Yazar (1862-1933) kitabını yayınladı. Halen Ekmekçioğlu ile Feminism in Armenian: An Interpretive Anthology and Digital Archive kitap ve dijital arşiv projesi üzerinde çalışıyor. Burcu Yıldız hakkında İstanbul Teknik Üniversitesi Müzikoloji Bölümünde doçent öğretim üyesi olarak etnomüzikoloji dersleri veriyor. Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde, yüksek lisans ve doktora eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi'nde (MIAM) etnomüzikoloji alanında tamamladı. Experiencing Armenian Music in Turkey: An Ethnography of Musicultural Memory başlıklı kitabı Ergon-Verlag tarafından Almanya'da yayınlandı. Antropolog Onur Günay ile Garod: Amerika'dan Diyarbakır'a Bir Hasretlik Hikayesi isimli belgesel filmi ve müzisyen Ari Hergel ile birlikte Yerkaran: Gomidas Vartabed'in Ermenice, Kürtçe ve Türkçe Derlemelerinden Düzenlemeler albümünü hazırladı; her ikisi de Kalan Müzik tarafından basıldı. Vokal performansları, Türkiye'de film ve TV dizileri için yapılan çeşitli soundtrack albümlerde yer aldı. İlk solo albümü "O Günler" 2019'da yayınlandı. |
(EMK/AS)