Bu sene 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlar alanlarda çok sert oynadılar ve golü de attılar kanımca. Ne de olsa yasta değil isyandalar. Güçlerinin farkındalar!
Bu sene 8 Mart’ın bir diğer özelliği kadınların isyanının ve gün vesilesiyle toplumsal cinsiyet eşitliği söylemlerinin spor alanlarında varlığıydı. Özgecan cinayetinin artık yeter dedirttiği kadın cinayetlerinin itici güç olduğu 8 Mart spor etkinliklerinin/eylemlerinin umut dolu, üretim dolu pratiklerinin ve söylemlerinin kadınların isyanının hareket alanını genişlettikleri aşikar.
Kadınlar, 4 Bisiklet 4 Kadın 400 Km temasıyla Muğla’dan İzmir’e 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için pedallarken, Antalya’da, Kocaeli’de, Ankara’da bisiklete bindiler.
Bursa’da pedallayan kadınlar “… bisikletçiler olarak çevirdiğimiz her pedalı başta tecavüz ve şiddet mağduru kadınlarımıza olmak üzere dünyadaki tüm kadınlara armağan ediyoruz” dediler.
İstanbul Üniversitesi Bisiklet Kulübü, Özgecan Aslan'ın trafikte evine dönmeye çalışırken vahşice katledilmesinden yola çıkarak "kadına güvenli ulaşım hakkı istiyoruz" sloganıyla Boğaziçi Köprüsü'nde bisikletli geçiş etkinliği düzenledi.
Ankara’da ve İstanbul’da biraraya gelen kentli koşucular Kadına Yönelik Şiddete Hayır temasıyla kentlerinde koştular. Futbolcu, basketbolcu ve voleybolcu kadınlar maçlara 8 Mart temalı pankartlarla çıktılar.
Sporda toplumsal cinsiyet eşitliği
Kadınlar için Spor ve Fiziksel Aktivite Derneği (KASFAD) de kadınların dayanışmasını bir basın açıklamasıyla selamladı:
"KASFAD olarak toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının spor alanında hayata geçirilmesi ve spor yoluyla toplumda cinsiyet eşitliğinin sağlanması için görevlerimizi biliyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kurumları kadınların güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gündemlerine kadınların ve kız çocuklarının spora katılımlarını almaya davet ediyoruz.
"Kadınların ve kız çocuklarının özgürce sokaklarda koşabileceği, bisiklete binebileceği, futbol oynayabileceği, denizlerde yüzebileceği, istediği zaman istediği sporu yapabileceği ve sporun bütün kazanımlarından yararlanabileceği güvenli ve özgür spor alanlarının var olduğu bir ülke özlemiyle görevimizin başındayız."
Cinsiyetçi değil, eşitlikçi tezahürat
Tüm bu etkinlikler içinde çok özel bir atölyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum çünkü umut dolu genç kadınların sözlerinin hepimize güç vereceğine inanıyorum. Malatya Kadın Futbol Takımı ve Hacettepe Spor Bilimleri Fakültesi Sporda Toplumsal Araştırmalar Grubu (STOAG) Cinsiyetçi Değil Eşitlikçi Tezahürat isimli atölye çalışması gerçekleştirdi.
Tribünlerin değil sahaların elemanları olan kadın futbolcular önce kendilerini rahatsız eden tezahüratları ortaya koydular. Futbol oynarken dikkatlerinin dağılmasını istemiyorlar çünkü futbolu seviyorlar ve keyifle oynamak istiyorlar. Küfürden, ıslıktan ve onları sporcu olarak dikkate almayan taraftarların ve hakemlerin bakışlarından bıkmışlar.
Hal böyle olunca kadın futbolcuların tezahüratları tribünlerdeki (erkek) taraftarlara (aslında seyirci demek doğru olur zira onların taraftarlarının olduğunu söylemek biraz zor ama sevenleri çok!) ve (erkek) hakemlere yöneliyor.
“Islık çalma oyunuma mani olma” pankartıyla tribünlerdeki erkek taraftarlara bırakın da oynayalım dediler. Kadınların sert oynamamaları sebebiyle rahat ama keyifsiz bir maç çıkaracaklarını düşünen hakemlere ironiyle karışık “Kadınlar sert oynuyor, çaktırma” dediler. Futbolu erkek oyunu gören ve kadınları futbolda görmek istemeyenlere mesajlarını ise çok sevdikleri Malatya ve futbol özdeşliğiyle verdiler: “Gerek yok küfüre Malatya yeter herkese”.
Futbolcu Hazal’ın dediği gibi kadın futbolcular için AŞK 6 kelime: FUTBOL. Alternatif tezahüratları üretirken de referansları içlerindeki futbol aşkı. Bu son pankart da tüm kadın ve erkek futbolculara tüm kadın ve erkek taraftarlara geldi: Kadın ya da erkek ol, futbol ile mutlu ol! (CK/NV)
* Canan Koca, Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi