Belki bir daha hiç karşılaşmayacağım, ayak seslerinin kime ait olduğunu öğrenmek için arkasına dönüp bakmadığından yüzümü bile görmeyen “isimsiz” bir kadındı bu. Benimse onu başka bir zaman görsem tanıma ihtimalim düşük. Acaba biliyor muydu, “tehlikeli” sokağın onunla biraz daha “yürünebilir” olduğunu. Ya da onun da hiç olmuş muydu böyle isimsiz bir “koruyucusu”?
Erkek nedense hep edilgendir tabloda
Acaba o da hep duyuyor muydu kadınların “anlaşamazlık” yargısını? Arkadaş sohbetlerinde, kadın dergilerinde hep karşıma çıkar; “Kadınlar kadınları çekemez ama birbirleri için süslenirler. Tonlarca masraf yapıp alınan kozmetik ürünler birbirinden şık kıyafetler; bunların hepsi kadınlar içindir hani… Hemcinslerin 'çekemezliği' farklı karakterlerden değil cinsiyettendir zaten canım. Yuvayı dişi kuş yapar; bir diğeri ise yıkar. Erkek nedense hep edilgendir bu tabloda. Korkulacaksa kadından korkulur.”
O da duyuyor mudur, okuyor mudur bunları? Ve ya hiç düşünüyor mudur üstüne? Ben artık düşünüyorum.
Sizden habersiz kadınlar size güç veriyorsa
Gerçekten kadın kadının kurdu mudur? Hep bir hiyerarşi oluşturma çabasıyla mı geçiyor kadınların hayatları?
Dikkat etmeye başladım, hayatımda başka isimsiz kadınlar da var mıydı bana güç veren. Geç saatte bir otobüse binerken gözlerim hep bir “hemcins” arıyor. İlk aşama; onu bulmak. Yanı da boşsa; artık yerim belirlenmiştir. Rahatlatır içimi o “kalabalıkta” “yalnız” olmamak.
İşteki ilk gününüzde kaçamak bakışlarla etrafı süzmek aslında “onları” aramaktır. Girdiğiniz bir dükkanda ilk danışacağınız bir kadın çalışan olur. Eczanelerdeyse daha içeri girmeden dilersiniz “o”nun orda olmasını. Kahvehaneleri, çay bahçesi yapan “kadın”dır ve yine oturup oturmama kararınızı da bu “sizden habersiz kadın”ların varlığıyla belirlersiniz. Sayıları hareket özgürlüğünüzle doğru orantılıdır.
Birinin varlığı diğerini heveslendiriyorsa
Kadınlar birbirlerine güç verirler. Bazen hiç bilmeden... Varlıkları iç rahatlatır. Bir diğerinin varlığıdır orayı benimsemenin yolu. Aynı ortamda hemcinsler arası sürtüşme olsa da bu gizli bir anlaşmadır aslında. Gizli bir söz. Ne olursa olsun birbirlerini yalnız bırakmazlar, yan yana olmasalar da.
Acaba Meclis'te de oluyor mudur bu? Bir kadın o kalabalıkta da “yalnız” hissediyor mudur kendini? Daha da kalabalık olsalar Meclis'te, gece sokakta onlarca kadın görmenin verdiği rahatlıkla diğerlerinin de kendini dışarı atması gibi, heveslenmez mi diğer isimsiz kadınlar da kendilerini Meclis'te göstermeye? (BT/TK)
* Bahar Toker, üniversite öğrencisi.