Dünyadaki kadınların çoğu için bir başka gün daha: Kahvaltı hazırlanıyor, altbezleri değiştiriliyor, tarlalarla ilgileniliyor, bilgisayarlar açılıyor, hastalar tedavi ediliyor, öğrencilere ders veriliyor ve evler temizleniyor.
Uzaklarda, grup grup erkekler, savaş tamtamları çalıyor. Bir arabaya yüklenmiş patlayıcıların temizlik gücünden bahsediyorlar. Kimliklerini gizleyip gökten füzeler yağdırıyorlar. Cılız iktidar pençelerini koruyabilmek için askerlerine kendi yurttaşlarını vurmayı emrediyorlar.
Eve yaklaştığımızdaysa, bir kadına vurmanın hakları olduğunu düşünen hâlâ çok fazla sayıda erkek var. Ya da hakları değilse bile, bunun biraz kontrolden çıkmış bir asabiyetin, ofiste kötü geçen bir günün veya biraz fazla kaçırılmış içkinin talihsiz bir sonucu olduğunu söylüyorlar.
Çocuklarımızı yetiştirmek gibi zor, şanlı, zahmetli ve insanı coşturan bir işin, nasılsa, bizim işimiz olmadığını düşünen hâlâ çok fazla sayıda erkek de var. Aynı zamanda, birinin onlar için yemek ve temizlik yapmasının da hakları olduğuna inanıyorlar, sanki aciz bir çocuk veya kralmışlar gibi.
Hâlâ, hükümetlerimizin, ekonomilerimizin ve ibadet yerlerimizin kadınların eşit önderliğinden neler kazanacağını anlamayan erkekler var.
Kadınların üreme haklarına ve kendi bedenleri üzerindeki kontrolüne karşı çıkan çok fazla sayıda erkek var.
İşyerindeki veya sokaktaki kadınların şakalarına, ıslıklarına, yorumlarına ve tekliflerine açık hedef olduğuna inanan erkekler var.
Sözlerin en basitini, "Hayır"ı hâlâ anlamayan çok fazla sayıda erkek var.
Bu günde, 8 Mart Uluslararası Kadınlar Günü'nde, kadınların yaşamları ve deneyimleriyle, erklerin yaşamları ve deneyimleri arasındaki normal kopukluktan daha fazla şey var gibi. Çünkü bugünlerde, kadınlar, ister savaş meydanında, ister ofiste, ister evde olsun, bu kör güç/iktidar kullanımına meydan okuyor.
Geçen 40 yıl, sayısız kadının ve kız çocuğunun cesaretiyle de biçimlendi. Sadece bir ya da iki kuşak içinde, tarihi yedi, sekiz bin yıla uzanan eşitsiz toplumsal ilişkiler, kadınlığa ve erkekliğe dair düşünceler bir kenara süpürüldü. Gezegenin dokunulmadık tek bir köşesi kalmadı. Bağışık hiçbir kurum yok.
Ve sonunda, sayıları giderek artan erkekler, kadınların bu ivedi ve coşkulu çağrısına yanıt veriyor. Erkek olmanın ne demek olduğuna dair kendi varsayımlarımıza meydan okuyoruz. Çocuklarla ilişkilerimizi yeniden biçimlendiriyoruz. Sözlerimiz ve davranışlarımız üzerine düşünüyoruz.
Kadınlarla yeni bir bağ kuruyoruz, tahakküme değil, paylaşılan sorumluluklara, saygıya ve sevgiye dayanan.
Başka hiçbir erkeğin adına konuşamam, ama şu sözleri paylaşan milyonlarca erkek kardeşim olduğunu biliyorum: Bize esin kaynağı olmayı sürdüren dünyanın her yerindeki kadınlara ve kız çocuklarına, Uluslararası Kadınlar Gününüz kutlu olsun! (MK/TK)
* Michael Kaufman, 1990'ların başında Kanada'da, kendini "Erkeklerin kadına şiddetini sonlandırmak için çalışan erkekler" olarak tanımlayan Beyaz Kurdele Kampanyası'nın üç başlatıcısından biri. Kampanyanın sloganı "Kadına yönelik şiddet uygulamayacağım, göz yummayacağım, sessiz kalmayacağım." Üyeliği olmayan bu hareket, her yerde kendi özgül koşullarıyla büyüyor ve kendi kampanyalarını yaratıyor.
* Michael Kaufman'ın bu mektubu ilk kez 2011'de yayınlandı.
* Kaufman'ın İngilizce yazdığı metni, Tolga Korkut Türkçeleştirdi.