Birçoğunuzun duymuş olabileceği gibi, İstanbul Kadın Araştırmaları Merkezi (İKAM) ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından 5-6 Kasım tarihlerinde düzenlenen KADINist, Uluslararası İstanbul Kadın Buluşması, başbakanın konuşması sırasında yapılan sessiz protesto eylemi ile gündeme geldi.
İstanbul Feminist Kolektif'ten kadınların "Erkeklerin Sevgisi Her Gün 3 Kadını Öldürüyor" ve "Eşit Değilsiniz Dendikçe Daha Çok Öldürülüyoruz" sloganlarının yazılı olduğu dövizleri açarak, kadın cinayetlerini ve Başbakan'ın "kadın erkek eşitliğine inanmıyorum" sözlerini gündeme getirmek amacıyla yaptığı sessiz eylem ve buna karşılık salondaki kadınların eylem yapan kadınlara yönelik protestosu medyada da yer aldı ve tartışıldı.
Eylem yaklaşık bir buçuk dakika sürdükten sonra salondaki güvenlik görevlilerinin müdahalesiyle kadınlar salondan çıkarken, salonda bulunan ve birçoğu dövizlerde yazanları görmeyen kadınlar da sloganlar ve alkışlarla başbakana her koşulda desteklerini gösterdiler.
Bunu, kadınlar olarak birbirimizi dinleme, anlama ve ortak noktalarda buluşma gayreti göstermek yerine, ne yazık ki, çeşitli politikalarla karşı karşıya getirildiğimizin üzücü bir göstergesi olarak görüyorum.
Aslında protesto eden kadınların protesto edilen konumuna gelmesi KADINist'in düzenlenme biçimi, içeriği ve hedef kitlesiyle de yakından ilgiliydi. KADINist, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, Devlet Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi devletin üst düzey kurumlarının desteği, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, Büyükşehir Belediye Başkanı ve Başbakan düzeyinde yapılan açılışı ve uluslararası katılımcılarıyla, kadınlara yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda büyük ve iddialı bir organizasyon olarak düzenlendi.
Elbette şiddet, istihdam, yoksulluk, medyada kadınlara yönelik ayrımcılık, ulusal ve uluslararası kampanyalar gibi konulardaki oturumlar ve atölye çalışmaları ile KADINist bir ölçüde sorunların paylaşılması, deneyimlerin aktarılması ve uluslararası düzeyde bir buluşmanın gerçekleşmesini sağladı.
Ancak, ne yazık ki, böyle bir buluşmada, oturum ve atölyelere konusuyla ilgili kadın örgütlerinin bu konuda uzun yıllardır mücadele eden feminist aktivist, araştırmacı ve akademisyenlerin katılımı yok denecek kadar azdı.
Benzer şekilde yaklaşık 70 kadar sivil toplum örgütü, belediye, konuyla ilgili kamu kurumları ve benzerlerinin yer aldığı stant alanında, Türkiye'nin dört bir yanında, çok farklı alanlarda çalışan pek çok kadın örgütünün standını da göremedik. İki gün boyunca devam eden yoğun program içinde, farklı bağlamlarda da olsa 'kadınların sorunları' gündemdeydi ama bu sorunlarla nasıl başa çıkılacağı, mücadele edileceği çok fazla gündeme gelmedi, gelemedi.
Oturum ve atölyelerde, izleyicilerin aktif katılımına olanak verecek zamanın ayrılamaması, içeriğin genel olarak bu buluşmayı 'hayırlı kılacak' bir bakış ve yöntemle hazırlanmamasının eksikliği tüm buluşmada belirgindi. Oysaki devlet kurumları, Başbakan ve iktidar partisi tarafından desteklenen böylesi bir organizasyon, somut ve takip edilebilir taleplerin, uygulanacak politikaların belirlenmesinde etkili olacak raporların, eylem planlarının hazırlanması, ilgili kişi ve kurumlara sunulması ve takibinin sağlanması ile kadınlara yönelik şiddetin, ayrımcılığın sona ermesine, eşitlik politikalarının hayata geçirilmesine daha fazla katkı sağlayabilirdi.
Öte yandan buluşmaya gayet yoğun bir izleyici katılımı söz konusuydu. Kurucu başkanı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekili Alev Dedegil olan İKAM tarafından düzenlenen organizasyona özellikle AKP Kadın Kolları'ndan kadınların ilgisi ve katılımı yüksekti.
Bunun yanında farklı ayrımcılık biçimlerinin görünür olmasını, tartışılmasını, talepleri, deneyimleri ve mücadele yöntemlerini paylaşacak kadınların hem konuşmacı hem de izleyici düzeyinde azlığı, KADINist.'in iddia ettiği kadın buluşmasını gerçekleştirmesini ne yazık ki sağlayamadı.
Oysa ki buluşmaya çok ihtiyacımız var. Buluşmuş gibi, anlamış gibi, tartışmış gibi kalmadan, saçımızda örtüler olması ya da olmamasının aramızda kocaman mesafeler açmasına izin vermeden buluşmaya, kendimiz gibi düşünmeyeni 'yuhalamadan' birbirimizi bulmaya ihtiyacımız var... Çünkü şiddet, baskı, ayrımcılık ayırt etmeksizin hepimizi buluveriyor... (YT/EÜ)
___________________________________________________________________________________
* Yasemin Temizarabacı, Filmmor