Son birkaç yıldır anti-militarizm mücadelesi içerisinde bir takım anlaşmazlıklar, ayrılıklar, farklı çıkış noktasından gücünü alan yaklaşımlar oluşmaya başladığını görüyoruz.
Öncelikle tüm bu süreçleri doğal karşılamakla birlikte tartışmaya açmanın ve mikro politik kısır döngüden kurtarmaya çalışmanın aşama kaydetme açısından daha olumlu sonuçlar vereceği konusunda mutabık olmamız gerekir.
Anti-militarist mücadelenin sıklıkla tekrarladığı tartışmalar "militarist baskı araçlarıyla, kurumlarıyla kimin nasıl karşılaştığı, kimin nasıl etkilendiği, kimin hangi noktada neye 'militarizm' dediği gibi farklı deneyim, tercih ve hatta farklı kültür tanımlamalarına, algılarına, toplumsal kodlamalara" kadar uzanır.
Hal böyle olunca farkında olarak ya da olmayarak yapılan bazı "eylem biçimleri, müdahaleler, öncülükler" yanlış anlaşılmalara ya da daha doğru anlatımla "eksik, kurcalanmamış, üzerinde düşünülmemiş" praksislere varıyor. (İyi niyetli yaklaşım)
Birkaç aydır bir erkek tarafından hazırlanmış, üstelik sorunlu bir metnin mail gruplarında dolaşarak kadınları kolektif vicdani retlerini açıklamaya davet etmesi komik olmakla birlikte üzücü de. Çağrılan kadınların bir şekilde popüler isimlerden seçili olması ise durumun başka trajikomik tarafı.
Kadının vicdani retti bile yüzüne, yapıp ettiğinin "kadın olma haliyle kıymetine" kısacası sükse yapacak kadar ses getirmesine yettirilmeye odaklanılmıştır.
Durumun tiye alınacak tarafı ise hemcinslerimin metni yazacak kadar vakitleri olmadığı için (!) bu görevi sırtlanan hayırsever çağrı metni yazma insanının kalplerde sancı yapan, bizi bizden kopartan iyi niyetidir.
Anti-militarist mücadeleye "uzlaşmacı, merhametli, sağduyulu " gibi naif sıfatlarla çağrılan kadınların gene bu sıfatların rollerini sıralayarak (anne, kız kardeş, eş, sevgili) çağrıya dönüş yapmaları ise süreç içerisinde toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirmelerinin yanında üstüne üstlük kadını edilgenleştiren, sadece gerektiği vakit mücadeleye çağıran, cinsiyet odaklı hiyerarşinin buyurganlığındaki mücadeleye tutsak eder.
Yalapşap, alelacele ve hatta üzerinde konuşmaya, düşünmeye fırsat bırakmadan, şıpın işi bir mantıkla yapılan bu çağrının anti-militarist mücadeledeki kadına ne rol biçtiğini ya da hangi "hazır kalıba" sığdırmak istediğini etraflıca düşünmek gerekir.
Gene bu metinlerin askeri mahkemelerde yargılanan, hapsedilen, işkence gören erkeklerin beter örneklerine istinaden hukuksal yardım alınarak oluşturulacağı sözünün verilmesi ise kadını kaldıramayacağı ceza ve işkencelerden uzak tutma "iyiliği"nin yanında "talepleri" artırma isteğine yönelik, politik bir anlayış içerisine sızan ticari mantıkla eşdeğerdir.
İvedilikle "Haydi toplaşın kadınlar!" şeklindeki vicdani ret çağrıları, kadının anti-militarist mücadelesini meşru bir zemine taşıyıp, sıradanlaştırabilir; kaldı ki hemfikir olacağımızı düşündüğüm noktalardan biri de bunun övünç duyacağımız bir şey olmadığıdır.
Mesele "halkı askerlikten soğutma" cezasından yırtan metinleri almanak arşivlerine yığmak değildir. Mesele anti-militarist mücadele içerisindeki kadınları bir duldaya yığmak da değildir.
Anti-militarist mücadelede "vicdani ret" bir tercih meselesidir ve retler açıklandıktan sonra mücadele "yan gelip yatma" yeri değildir. Bununla birlikte vicdani retleri "bireysel" bir eylem alanına indirgemek de yanlıştır.
Bu açıdan bakıldığında bu tip yaklaşımların "entelektüel eylem biçimi" tanımlamasına takılması doğaldır. Kişisel gerekçeleri kabul ediyor ve önemsiyor olmakla birlikte yüzünü "toplumsal durumlara" dönen insanların bu alanda buluştuklarının altını tekrar tekrar çizmek gerekir.
Militarist algıyı salt "asker ve ordu" gündemine yerleştirmeye çalışmak başlı başına gündelik hayatta karşımıza çıkan militarist şiddet biçimlerini yok saymaktır.
Durum buna dönüştüğü taktirde kadının anti-militarist mücadeleden dışlanması kaçınılmazdır. Kaldı ki "anti-militarist mücadele için vicdani ret açıklamaları bir sonuç değil, bir süreçtir.
"Eğer sistem bunu meşrulaştırma, legalleştirme, kendi resmiyetine bağlı olma koşuluyla "hak olma iznini" verme stratejisine başvurursa farklı yöntemlerin gelişmesi, geliştirilmesi elzemdir.(FG/NV)