Siber alan, gerek toplumda gerekse geleneksel medyada söz hakkı bulamayan kadınlar için bir çeşit kamusal alan hâline dönüşmeye başlamışken ne tesadüftür ki, şiddetin iktidarla olan ilişkisi devam ediyor, bu patriyarkal ilişkinin olağan hedefi yine kadınlar oluyor. Kadın gazeteciler, blog yazarları, akademisyenler, aktivistler, teknoloji endüstrisinde aktif olan kadınlar, sanatçılar, yazarlar, kadın siyasetçiler gibi tanınmış kadınlar, feministler, lezbiyen, biseksüel ve trans (LBT) kadınlar, siber şiddetin potansiyel “mağdur”u haline geldiler.
Özellikle kadın hareketinin son yıllarda ivme kazanması ve dijital aktivizmin etkili bir protesto biçimi hâline gelmesiyle doğru orantılı olarak insan hakları savunucuları ve feministlerin bu tür şiddete yaygın olarak maruz bırakıldıkları görülüyor. Başka deyişle, tarihsel süreçte değişen sadece şiddetin biçimi olurken, erk sahibinin gücünü kaybetme korkusu değişmiyor. Tam da bu nedenle şiddet olgusu kılık değiştirerek tarih sahnesindeki yerini aldı: Kadına Yönelik Dijital Şiddet.
Dijital şiddetin örnekleri
Kadına yönelik dijital şiddetin başlıca örnekleri şöyle sıralanabilir: İntikam pornosu (revenge porn) veya cinsel içerikli görüntülerin kötüye kullanılması, bir kimsenin özel bölgelerinin fotoğraf veya videolarının çekilerek başkalarıyla paylaşılması (creepshots, upskirting veya digital voyeurism), bir kimseye ait bilgilerin başkalarıyla paylaşılması (doxing), birinin saygınlığına zarar vermek amacıyla kimliğinin çalınarak tehdit edilmesi (impersonation), bir kimsenin özel hayatına ilişkin bilgi ve verilerinin ele geçirilmesi (hacking/cracking), görüntülerinin ele geçirilmesi (webcaming), siber takip (cyberstalking), cinsiyetçi nefret söylemi (sexist hate speech) ile çocuklara yönelik akran zorbalığından (cyberbullying) cinsel istismara uzanan suçlar.
Siber takip
Bunların içinde siber-stalking (siber takip) “zorla kontrolün en dramatik gözetim biçimlerinden biridir ve amacı istismarcının her şeyi yapabilme gücünü ve her yerdeki varlığını hissettirmek olan bir dizi taktikten oluşan bir süreklilik arz eder.” (STARK)Takibi korkunç hâle getiren şey, mağdura takipçinin her şeyi bildiği ve gördüğü; artık özel hayatının gizliliğinin ve kişisel güvenliğinin bulunmadığı duygusunu geçirmesidir (FRASER). Böylelikle siber-stalking, özellikle yakın partner tarafından, kadının fiziken hayatından uzaklaştırdığı bir kimsenin hayatına yeniden dâhil olmasına neden olur, bitmiş bir ilişkinin uzamsal sınırlarını aşındırır. Foucaultcu bir yaklaşımla, hem yakın partner hem de üçüncü kişilerce gerçekleştirilen böylesi bir şiddetin kadın olma hâli üzerinde bir gözetleme ve kontrol etme aracı olduğunu söylemek mümkün. Başka bir deyişle, siber-stalking “kadın üzerinde yeni tür panoptikon” veya tam tersi “ataerkil iktidarın devam eden panoptikonu” olarak nitelendirilebilir.
Siber stalking yöntemleri
Çevrimiçi alanda stalkerlar pek çok farklı yöntemle mağdura ulaşır ve onları takip eder. Bu yöntemlerle fail çoğunlukla hedef kişi hakkında (kimliği, kişisel özellikleri, hobileri, gittiği yerler gibi) bilgi toplar ve bu bilgileri kontrol, baskı veya intikam almak amacıyla kullanır. Aşağıda verilen yöntemler siber alanda yaygın olan örnekler niteliğinde olup bunlarla sınırlı değildir. Ayrıca yukarıda dijital şiddet örnekleri olarak saydığımız başta intikam pornosu olmak üzere, sexting, grooming, creepshots, doxing, impersonation, hacking/cracking, webcaming yöntemlerinin herhangi biri veya birkaçı stalking (ısrarlı takip) amacıyla da kullanılabiliniyor. Bunların başlıcaları şöyle sıralanabilir:
Sohbet medya uygulamaları ve sohbet odalarına katılma: Stalkerlar çoğunlukla gizli hesaplarla Instagram, Facebook gibi sosyal medya uygulamalarına dâhil olup bazen önceden tanıdıkları kadınlara ulaşır bazen de rastgele seçtikleri kişiyi takibe alırlar. Mağdurların sahte kimlik kullanan faillere güvenmeleri sağlandıktan sonra, sohbet yoluyla kendileri hakkında çeşitli bilgiler vermeleri bir yöntem olarak kullanılır.
ABD’de yaşanan bir vakada 13 yaşındaki bir kız çocuğunun doğrudan adres, kimlik vs. bilgisi vermemesine rağmen, sohbet sırasında okuldan sonra gittiği spor tesisi, fiziksel görüntüsü vb. bilgileri paylaşması sonucu adresi, failin küçük bir araştırması sonucunda tespit edilmiş ve fail çocuğa karşı cinsel saldırı gerçekleştirmiştir.
Sahte web sitesi kurma veya sahte ilanlar verme: Yine ABD’de pek çok olayda, faillerin genelde eski partneri olan kadınların kimlik, adres veya çıplak görüntülerini kullanarak sahte profiller oluşturdukları, özellikle cinsel çağrı içerikli mesaj ve ilanlarda bulundukları ve böylelikle mağdurun üçüncü kişiler tarafından sürekli olarak taciz ve takip edilmesine neden oldukları görülüyor. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin bir kararına konu olan olayda ise, uzun süren takipten şehir değiştirerek bir süreliğine kurtulan kadının yerini yeniden tespit eden fail, sahte iş ilanıyla kendisine randevu vermiş ve şiddet eylemlerine devam etmiştir.
Mesajlaşma (haber grupları dahil): Sosyal yaşamda bireyler mesleki gruplar, veli grupları veya hobi grupları gibi pek çok haberleşme ağına/uygulama gruplarına üye olur. Böylesi vakalardan birinde yazar Jayne Hitcock’un faili, ona bir yazar grubunu takip ederek ulaşmıştır. Gruptaki bir tartışmaya ilişkin olarak Hitcock’un düşüncelerine sinirlenen fail, mağdurun iletişim bilgilerini üçüncü kişilerle paylaşmış, onun adına sedo-seksüel fantezileri olduğuna dair yalan mesajlar atmış; ayrıca mağdurun eşi, meslektaşları ve edebiyat ajansını da mail bombardımanına maruz bırakmıştır.
E-posta ile görüntü / ses / video yollama: E-posta adresleri bugün pek çok kişinin iş, okul vs. nedenleriyle web sitelerinde yayınlanıyor. Herhangi bir kullanıcı da adresini edindiği kimselere virüsler veya Truva atı gibi zararlı içerikler, pornografik görüntüler içeren ekler yollayabiliyor. Ayrıca eski partnerler tarafından e-posta veya uygulamalar üzerinden intihar edeceğine dair görüntü/video yollanması veya tarafların cinsel ilişki sırasında çekilmiş görüntülerin yollanarak mağdurun ilişkiden çıkmamasına yönelik baskı kurulması da yaşanan örneklerdendir.
Veri kırıcılara başvurma: Veri kırıcılar, sosyal güvenlik numarası, adres, kimlik bilgileri, vatandaşlık numaraları, finansal bilgiler gibi pek çok kişisel veriyi küçük ücretler karşılığında şiddet faillerine satıyor. 1999 yılında Florida’da fail, 20 yaşındaki Amy Lynn Boyer isimli diş hekimi asistanını sosyal medyadan takip etmiş, önce 45 dolar karşılığında sosyal güvenlik numarası ile iş yeri adresini öğrenmiş sonrasında kadını işyerinde öldürmüştür. Yapılan soruşturmada failin, mağduru 2 yıl boyunca sanal ortamda takip ettiği, onunla birlikte olmak istediği ancak teklifinin reddedilmesi üzerine ölüm planına dair bilgileri dahi web sitesinde yayınladığı ortaya çıktı.
GPS cihazı ile takip: Yine yakın partner takibinde görülen bir metot, mağdurun yerinin ve dolaşımının takip edilmesidir. Fail bunu kadının cep telefonuna ondan habersiz olarak bir GPS uygulaması indirir veya aracına yine gizli biçimde bir GPS cihazı yerleştirir. Fail, mağduru takip etmekle kalmaz, aynı zamanda yazılı mesajlar veya aramalar yoluyla kendisinin bulunduğu yerler, kıyafetleri vs. hakkında haberdar ederek gözetim altında olduğunu hissettirir.
Türkiye hukukunda durum
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) mevcut düzenlemelere bakıldığında siber şiddet eylemlerine karşılık gelebilecek çeşitli hükümler bulunuyor. Örneğin söz, mesaj, görüntünün içeriğine göre cinsel taciz suçu (TCK. m. 105), tehdit (TCK. m. 106), şantaj (TCK. m. 107) hükümleri ilk akla gelenlerdendir. Eylemin niteliğine göre farklı farklı hükümler ihlal edilebilir. Örneğin, bir kimsenin fotoğraflarının veya mesajlarının ifşası, özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK. m.134), verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK. m. 136) suçlarını ihlal edebilir. Bu suçlar aynı zamanda bir kimsenin şeref ve haysiyetini etkileyebilecek nitelikte ise alenen hakaret (TCK. m. 125) suçunu da oluşturabilir. Ayrıca GREVIO raporuna karşılık hükümet tarafından stalkinge karşılık geldiği iddia edilen TCK.’nın 123. maddesi belirli ölçüde uygulanabilir durumdadır. Ancak, bu hükümlerin hiçbirinin gerek kapsam gerekse yaptırımları itibariyle etkin bir koruma sağladığından söz etmek mümkün değil. Kanunilik ilkesi bakımından incelendiğinde herhangi bir suç tipi stalkinge tam olarak karşılık gelmiyor.
Kaldı ki, Türkiye’nin tarafı olduğu İstanbul Sözleşmesi açık bir biçimde siber-stalking de dahil olmak üzere stalkingin bütün biçimleriyle suç olarak düzenlenmesi yükümlülüğünü öngörüyor.
Suç olarak düzenlenmeli
Siber-stalking’in sorumlusu kadınlar değildir, tedbiri devlet almalı! Siber-stalking suç olarak düzenlenmeli!
Siber şiddetle mücadelenin genel sorunlarının yanında esas mesele konunun toplumsal cinsiyet eşitsizliği bağlamından kopuk bir şekilde ele alınmasıdır. Basında ve kamuoyunda suçla mücadelenin kadınların salt sanal ortamdaki hesaplarında birtakım kişisel önlemler almalarıyla gerçekleşebileceği yönünde bir saptırma söz konusu.
Örneğin çeşitli platformlarda “trolleri beslememe”, kişisel verileri paylaşmama, genel kullanım için (gerçeğe uygun olmayan ) dummy email kullanma, karşı tarafı kızdırmama (!), eğitim alma, tehdit algılandığında iletişimin kesilmesi, çocukların ebeveynler tarafından izlenmesi, şifrelerin sıklıkla değiştirilmesi, e-postaların şifreli olarak gönderilmesi, mağdurun ISP numarasının takip edilemeyeceği güvenli chat programlarının tercih edilmesi, nickname kullanılarak gerçek kimliğin gizlenmesi, belirli formattaki veya uzantılı dosyaların kabul edilmemesi gibi önleyici tedbirler tavsiye ediliyor.
Bu önerilerin bir kısmı kabul edilebilir nitelikte. Sadece kadınların değil herkesin dijital okuryazarlık ve farkındalığını artırarak kendisi için güvenli bir sanal ortam yaratması elbette makuldür. Ancak kadına yönelik şiddet bağlamında kimliğin gizlenmesi veya bazı mecralarda bulunulmaması veya kız çocuklarının internet kullanımında baskılama üzerine kurulu öneriler, bu şiddetin normalleştirilmesi ve görünmez kılınmasından başka bir şey değil.
Böylesi otokontrol veya otosansür yöntemlerinin – sadece kadınlar bakımından- ve tek çözüm olarak gösterilmesi siber-stalkingin temelindeki amacına ulaşmasına ve kadınların kendilerini sanal ortamda kısıtlamalarına ya da geri çekilme ihtiyacı duymalarına neden olabilir. Bu da ataerkil panoptikonun işlevini yerine getirmiş olması demektir.
Elbette #Meetoo, #NON.NO.NEIN, #LasTesis, #aslayalnız yürümeyeceksin, #8M, #SendeAnlat, #Susma gibi hashtaglerle başlatılan eylemler, bu manipülasyonun boşa çıkartılması bakımından oldukça önemli. Bununla birlikte 2019 kışından beri yaşanmakta olan pandemi süreci dijitalleşmeyi kaçınılmaz hâle getirdi; kapalı kalma hâli bir yandan kadına yönelik fiziksel şiddeti artırırken, diğer yandan da kadınların sanal alanda daha çok var olmalarına neden oldu. Dolayısıyla bu alandaki şiddet de doğru oranda artıyor. Devlet acil bir eylem olarak siber-stalkingi suç olarak düzenlemelidir.
(NÖ)
*"Panoptikon "bütünü gözetleme" anlamına gelir. Bentham'ın bir hapishane mimarisi olarak tasarladığı ve tüm mahkumların sürekli olarak gözetlenmesini sağlayan "panoptikon" modeli bugün toplumsal düzlemde filozof Byung-Chul Han tarafından dijital panoptikon veya post-panoptikon olarak adlandırılmaktadır.