Kültürel dokusu ve ekonomik gücüyle Asya – Pasifik’in önemli ülkelerinden Japonya, pasif diplomasisine rağmen “gölge güç” olarak tanımlanabilir. Bu nedenle her ne kadar öne çıkmasa da Japonya Ortadoğu’dadır, Ortadoğu Japonya’dadır. Çünkü Japonya, enerjisinin neredeyse tamamını Ortadoğu’dan sağlarken Ortadoğu ülkeleri de aradıkları prestiji dünyanın bu uzak ülkesiyle ilişkilerini geliştirmekte arayabiliyor. Tabii hal böyle olunca ister istemez Ortadoğu’nun kadim halklarından Kürtler de sözkonusu oluyor.
Buna bağlı olarak Kürtlerin her gün biraz daha Japonya’da da öne çıkmaya başladığını söyleyebiliriz. Tabii bunun birçok nedeni var.
Birincisi, Japonya da enerjisinin neredeyse tamamını Ortadoğu’dan sağladığı için meydana gelen gelişmelere kayıtsız kalamıyor.
İkincisi, Japonlar da kendi vatandaşlarını katleden ve dünyayı tehdit eden bir IŞİD gerçeğiyle karşı karşılayalar.
Üçüncüsü de, Kürt sorununun barışçıl yollarla ve demokratik siyaset yoluyla çözülmemesine bağlı olarak artabilecek şiddet ortamının, Japonya’nın Türkiye’deki ciddi yatırımlarına zarar verebileceği korkusu.
Japonya’da Kürt diasporası
Genel siyaset gerçeğinin yanında bugün Japonya’da yaşayan ciddi bir Kürt diasporası var. Geçmişleri 25 yıl öncesine dayanan Japonya Kürtleri özellikle 2010 yılından sonra Japon kamuoyunda görünür olmaya başladılar. Tabii Japon Hükümeti’nin mültecilere olumsuz yaklaşmasına bağlı olarak çok ciddi sorunlar da var.
Şu an iltica eden Kürtlere herhangi bir mülteci statüsü verilmiş değil. Buna bağlı olarak Japonya Kürtleri sağlık, eğitim ve çalışma ile ilgili sorunlarla karşı karşıyalar. Ama bu yazımda Japonya Kürtlerinin sorunlarına değinmeyeceğim. Çünkü daha önceki yazımda bu konuya geniş bir şekilde yer vermiştim.
Bu yazıda Kürtlerin Japonya’daki örgütlenme çalışmalarına değinmenin yararlı olacağı kanaatindeyim. Çünkü Nisan 2017’de Tokyo’da yapılan “Uluslararası Kürt Konferansı”na katıldığımda ciddi çalışmaların yapıldığına bizzat şahit olmuştum. Tokyo’da bulunduğum süre zarfında birçok kişiyle sohbet ettiğimde ilginç ayrıntılar da ortaya çıkıyordu. Özellikle Japonya’da Kürt toplumunun ileri gelenlerinden biri olan Vakkas Çolak’la konuşmamız gayet yararlı olmuştu.
Çolak’ın Gaziantep’ten başlayan macerası önce Malezya’ya doktora eğitimine, oradan da 2009 yılında Japonya’ya uzanmış. Şu an Çolak, hem Japonya – Kürdistan Dostluk Derneği sekreterliğini hem de kurucuları arasında yer aldığı Japonya Kürt Kültür Derneği’nin genel sekreterliği görevini yürütüyor. Japonlara Kürtçenin öğretilmesi amacıyla gramer ve sözlük çalışması da yapan Çolak, Tokyo’da Japonlara Kürtçe dersler de veriyor.
Japonya’da Kürt dernekleri
Vakkas Çolak’a öncelikle Japonya’da Kürtler için faaliyet yürüten dernekleri soruyorum. Japonya’da dört resmi kurumun Kürtler için çalıştığını belirten Çolak “Tabii bunların bünyesinde “Japonya Kürt Öğrenci Birliği de var” diyor. Çolak sözlerini şöyle sürdürüyor.
“İlk önce 2009 yılında Japon siyasetçileri tarafından ‘Japonya Kürdistan Dostluk Derneği’ kuruldu. Bu derneğin temel amacı Irak Kürdistan Bölgesi hükümeti ile ilişkileri geliştirmekti. Ama şu an Kürdistan’ın her parçasıyla ilişkilerini geliştirmeye çalışıyorlar.
“Bu gelişmeden sonra Japonya Kürtleri de 2013 yılında ‘Japonya Kürt Kültür Derneği’ni kurdular. Bu dernek, Japonya’da yaşayan Kürtlerin resmi derneğidir. Bu dernek de Japon ve Kürt halkı arasında kültürel, siyasal ve sosyal ilişkileri geliştirmek amacıyla hem yerel yönetimlerde hem de bazı sivil toplum örgütleri ile çalışmalar yapıyor.
“Yine Tokyo’da Kürtler tarafından ‘Heyva Sor a Kurdistan’ da kuruldu. Bu dernek ile Japonya’da yaşayan Kürtler başta olmak üzere farklı ülkelerdeki Kürtlere yardımlar yapılıyor. Aynı şekilde Japonya’da yaşanan deprem veya diğer afetlerde de mağdurlara yardımlar ulaştırılıyor.
“Bunların dışında bir de ‘Japonya Kürdistan Parlamentolararası Dostluk Grubu’ var. Şu an bu Dostluk Grubu’nda Japonya parlamentosunda iktidar ve muhalefet partilerinden 12 milletvekili üye bulunuyor. Dostluk Grubu, başta Irak Federe Kürdistan olmak üzere diğer parçalardaki Kürt parlamenterlerle de siyasi ilişkiler geliştiriyorlar.”
Kürtler Japonya’da nasıl öne çıktı?
Tabii Japonya’da sayı olarak az olmalarına rağmen Kürtlerin Japon kamuoyunun objektifine bu denli girmeyi başarması dikkat çekiyor. Bunun bir nedeni her ne kadar 2010 yılı sonrası eğitimli Kürtlerin Japonya’ya gitmesi olsa da başka nedenler var. Bunu da Çolak’tan dinliyorum:
“Japon medyası ve kamuoyunda Kürtlerin objektiflere girmesini IŞİD öncesi ve IŞİD sonrası şeklinde ikiye ayırmak lazım. Çünkü IŞİD öncesinde Kürtler medyada kendilerine fazla yer bulamadılar. Kürtlere yer verildiğinde de bu ya çok az oluyordu ya da tek taraflı bir bakış açısı vardı. Kürtlerle ilgili yayınlarda Japonya’nın bölgedeki ülkelerle ilişkilerine zarar gelmeyecek şekilde haberler hazırlanırdı.
“Ama IŞİD terörizmine karşı Kürtlerin verdiği mücadeleden sonra durum çok değişti. Buna bağlı olarak Kürtler Japonya’da hem yerel hem de ulusal tüm medya kuruluşlarında yer almaya başladı. Dolayısıyla Japonya Kürtleri de yaygın bir biçimde Japon medyasının objektifinde yerini aldı.”
Çolak, Kürtlerin IŞİD’e karşı mücadelesinin yanında “Tabii kabul etmek gerekir ki bir de Ortadoğu’nun Bir Kürt sorunu gerçekliği var” diyor. Kürt realitesinin tetiklediği reaksiyonların bulunduğunu ifade eden Çolak şunları söylüyor.
“Ortadoğu’nun bir Kürt realitesi var. Tabii çözüme kavuşturulamayan sorunlar da var. Bu nedenle dünya da bu sorunlara eğiliyor. Japonya da özellikle 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde Tokyo’da Türkiye Büyükelçiliği önünde meydana gelen üzücü olaylardan sonra Kürtlerle ve Kürt sorunuyla ilgilenmeye başladı.
“Dolayısıyla Japon kamuoyu ve medyası da bu kavganın nedenlerini sorgulamaya ve Türkiye’nin Kürtlere yönelik politikasını araştırmaya başladı. Böylece hemen hemen her hafta Japon medyasında Kürtlerle ilgili haberler ve röportajlar yer almaya başladı.
“Tabii biz de boş durmadık. Özellikle üniversitelerde düzenlediğimiz seminerlerle Japon öğrencilerin Kürtlere ilgisini arttırdık. Bu da Kürtlerin akademi dünyasında tanınmasını sağladığı gibi yerel yönetimlerin ve yöneticilerin Kürtleri desteklemesine de olanak tanıdı.”
Japonlardan Kürtlere destek
Japonya’da yaşayan Kürtleri sadece Kürtlerin referansıyla tanımak yeterli olmaz. Bunun için ziyaret ettiğimiz Japonya Kürdistan Dostluk Derneği’nde Akinobu Kinoshita’yla sohbet etmiştim. Kinoshita şu an hem Japonya Kürdistan Dostluk Derneği’nin direktörlüğünü yapıyor hem de Japonya Kürdistan Parlamentolararası Dostluk Grubu’nun genel sekreterliği görevini yürütüyor.
Kürtleri yakından tanıyor. Irak Kürdistan Bölgesi’ne on defa seyahat ettiğini söylüyor. Japon – Kürt ilişkilerinin geliştirilmesine öncülük eden Kinoshita’nın Japonların Afganistan, Moğolistan, Bangladeş, Tacikistan ve Tayvan ile ilişkilerinin gelişmesine katkı sunduğu ifade ediliyor.
Japonya Kürdistan Dostluk Derneği’nde Irak Kürdistan Bölgesi bayrağı ile Japonya bayrağı yan yana duruyor. Derneğin tabelası da iki halkın renkleriyle oluşturulmuş. Duvarda özenle çerçevelenmiş bir resim dikkatimi çekiyor. Kinoshita, resimde yer alan kişinin Meiji döneminde yaşamış siyasetçi, filozof ve dini lider Mitsuru Toyama olduğunu söylüyor. Toyama, milliyetçi bir aktivist olarak tanımlansa da birçok halkın özgürleşme süreçlerini desteklediği ifade ediliyor.
Bugün bu misyonu Tokyo’da yaşayan torunu Okisuke Toyama sürdürüyor. Çünkü Okisuki Toyama da Asya’daki halkların özgürlük mücadelesine verdiği destekle biliniyor. Onunla görüştüğümde tek arzusunun Kürtlerin barış içinde huzurlu bir şekilde yaşaması olduğunu ifade etmişti.
“Amaç Kürdistan’la bağlarımızı güçlendirmek”
Akinobu Kinoshita’yla Japon – Kürt ilişkilerini konuşurken özellikle “Japonya Kürdistan Dostluk Derneği”nin kurulmasının amacını ve çalışmalarını soruyorum. Dernek bünyesinde bir öğrenci grubu kurduklarını da ifade eden Kinoshita şöyle devam ediyor.
“2007 yılında Irak Kürdistan Bölgesi, Japonya ile ilişkilerini geliştirmek istediğini ifade edince bu derneğin kurulma süreci başladı. Biz de genel olarak Japonya ile Kürdistan arasında diplomatik ilişkileri geliştirmek amacıyla yola koyulduk. Çünkü halihazırda ne Japonya’da Kürdistan temsilciliği vardı ne de Kürdistan’da Japonya temsilciliği vardı. Çabalarımız sonucunda yakın zaman önce Erbil’de Japonya Konsolosluğu açıldı. Bu da lobi çalışmaları, vize işlemleri ve konsolosluk faaliyetleri için önemli yararlar sağladı.
Bunun yanında biz de Japonya Hükümetini ve kurumlarını Kürtler konusunda bilgilendirme, medyayı harekete geçirme, Japonya’daki Kürtlere destek olma ve konferanslar düzenleme başta olmak üzere birçok çalışma yapıyoruz. Geçen nisan ayında gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Kürt Konferansı da önemli çalışmalarımızdan biridir.”
Sadece derneğe üye olanların profilleri incelendiğinde bile ciddi bir oluşumla karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Derneğin üyeleri ve amacıyla ilgili soruma Kinoshita şu cevabı veriyor.
“Derneğimizin üyeleri sadece Japonlardır. Tabii burada iki Kürt üyemiz de var. Yine Kürdistan Bölgesinden de üye olan parlamenterler, siyasetçiler, belediye başkanları bulunuyor. Japonya’da da aramızda çeşitli siyasetçiler, eski milletvekilleri ve akademisyenler var. Temel amacımız Kürdistan ile siyasi, diplomatik, sosyal, kültürel ve eğitim bağlarını güçlendirmektir.”
“Kürtleri destekliyoruz”
Kinoshita’dan Japonya’da Kürt – Japon ilişkileri üzerine de şöyle bir değerlendirme alıyoruz.
“Japon ve Kürt halkı arasındaki ilişkileri geliştirmek için çok ciddi çalışmalarımız var. Tabii Kürtlerin Japon halkıyla ilişkilerini geliştirmesi için Japonların yardımına da ihtiyaçları var. Ama şu an iki halk arasındaki ilişkiler istediğimiz seviyede değil maalesef.
“Kültürel farklılıklar, eğitim, dil sorunu, Japonya’nın hassas kanun ve kuralları Kürtlere biraz zor geliyor. Bunun için dil kursları, gönüllü temizlik faaliyetleri ve güvenlik aktiviteleri düzenlediğimiz gibi bu konuda yardımcı olmaları için belediyelerle görüşmeler yapıyoruz. Japonya’da yaşayan diğer halklara örnek olacak şekilde Kürtleri destekliyoruz.”
Bunun üzerine Japon – Kürt ilişkilerinin daha da sıklaşması amacıyla neler yapılabileceğini soruyorum. Kinoshita şöyle devam ediyor.
“Özellikle Kürt kadınlarının dil kurslarına, belediyelerin ve mahallelerin yapmış oldukları aktivitelere katılmaları gerekiyor. En önemlisi de çocuklarını okula göndermeleri Kürtlerin Japon kültürünü, tarihini, gelenek ve göreneklerini tanıması için çok yararlı olacaktır.
“İnanıyorum ki eğitim düzeyi arttıkça ve jenerasyon değiştikçe daha da iyi olacaktır. Burada beni memnun eden en önemli şey her gün biraz daha yerel yönetimlerin ve Japon halkının Kürtlerle ilgili aktivitelere yardımcı olma isteklerinin artmasıdır. Bu konuda iki halk arasında karşılıklı anlayışın gelişmesi ve devam etmesi bizleri daha da memnun edecektir.” (İG/YY)